Kavala'nın tutuklu olduğu Gezi davası: Mahkeme yine tahliye kararı vermedi

Kavala'nın tutuklu olduğu Gezi davası: Mahkeme yine tahliye kararı vermedi
Osman Kavala'nın yargılandığı davada tahliye kararı çıkmadı. Can Atalay, "Gezi’yi, 'fonlandı' diyerek uluslararası komplo olarak tasvir etmeyi deneyecek kadar düşkünleşilmiştir" dedi.

Yağmur KAYA

+GERÇEK - İş insanı ve insan hakları savunucusu Osman Kavala'nın birleştirilen Gezi-Çarşı davası kapsamında yargılanmasına bugün devam edildi. Duruşma savcısı, tutukluluğun devamını talep etti. Mahkeme oy çokluğuyla tutukluluğun devamı kararı verdi. 4 yıl 3 aydır tutuklu bulunan Kavala'nın tahliye edilmesi çağrısı yapan Avrupa Konseyi, Türkiye'ye yaptırım uygulayacak.

Duruşma öncesi Taksim Dayanışması'nın adliye önündeki açıklamasına çok sayıda siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ve Avrupa heyeti temsilcileri katıldı. Duruşma, 27. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda görüldü

Şehir Planlıyıcıları Odası Şube Başını Akif Burak Atlar, Gezi Direnişi'nin ülkenin,  toplum, kent ve demokrasi tarihinin en parlak, en onurlu sayfalarından biri olduğunu belirtti. Atlar, Gezi Direnişi'nin anayasal bir zeminde gerçekleştiği yargı kararlarıyla iki kez tescil edilmesine rağmen, hukuka ve gerçeğe aykırı, tümüyle mesnetsiz iddialarla, üçüncü kez yargılanmak istendiğini söyledi. 

'TEMEL HAK VE TALEPLER SUÇ UNSURU GİBİ GÖSTERİLİYOR'

Atlar, devamında şunları vurguladı: 

"Toplumsal muhalefetin en temel hak ve talepleri suç unsuru gibi gösterilmek, barışçıl direnişin tarihsel ve meşru gerçekliği israrla çarpıtılmak isteniyor. Dokuz yıl, üç dava, onlarca duruşma boyunca söylediğimizi yeniden tekrarlıyor, yıllardır süren hukuksuzluk ve gerçekliği çarpıtma israrına inat tekrar söylüyoruz: Gezi'yi kirletemezsiniz! Gezi Direnişi'ni suçla, terörle, darbeyle, kalkışmayla anılan bir eyleme dönüştüremezsiniz! Gezi Direnişi'ni bir kez daha yargi marifetiyle karalama çabanız boşunadır! Gerçekleri çarpıtmanıza izin vermeyeceğiz! 

'DİRENİŞİ KİRLETMENİZE İZİN VERMEYECEĞİZ'

Sipariş senaryolarınızla, milyonlarca insanın, demokratik hak ve talepleri için, parklarda, meydanlarda, sokaklarda; özgürlük, demokrasi ve insanca yaşam için ortaya koyduğu direnişi kirletmenize izin vermeyeceğiz! Bu ülkenin eşitlik, özgürlük ve adalet umudunu kirletmenize izin vermeyeceğiz! Abdocan'ın, Mehmet'in, Ethem'in, Medeni'nin, Hasan Ferit'in, Ali Ismail'in, Ahmet'in ve Berkin'in düşlerinin kirletilmesine izin vermeyeceğiz. Çünkü haklıyız! Gezi hep haklı! Dokuz yıldır içine sürüklendiğimiz karanlığı, emekçilerin, kadınların, lgbti'ların, öğrencilerin zorlaşan hayat şartlarını, yaşam alanlarında var olmak için karşı karşıya oldukları şiddet sarmalını ve ellerinden alınan gelecek umutlarını görüyor, bu karanlığa karşı israrla özgürlük, demokrasi ve insanca yaşamı savunmaya devam ediyoruz. Çünkü biliyoruz ki: Gezi'de yaşam alanlarımızı, kentsel hafızamızı savunurken ne kadar haklıysak, bugün barınma hakkını savunurken o kadar haklıyız! Gezide özgürlükleri savunurken ne kadar haklıysak, bugün Enes Kara'nın yaşama sevincini ve geleceğini çalan tarikat ve cemaat zorbalıklarının karanlığı karşısında aydınlığı savunurken o kadar haklıyız! Gezi'de meslek ilkelerini ve bilimsel doğruları savunurken ne kadar haklıysak, bugün akıl dışı yönetimsel kararlarla afetlere mahkûm edilen kentlerimiz için liyakati savunmakta o kadar haklıyız. 

'80 KETTE MİLYONLARCA YURTTAŞ YARGILANIYOR'

Gezi'ye faiz lobisi diyenlerin yüzüne gerçekleri haykırırken ne kadar haklıysak, bugün yaşadığımız ekonomik çöküşün sorumlusu iktidarınızdır derken de o kadar haklıyız. Ama bugün, tüm dünyada kabul gören bu haklılığa rağmen, Taksim Dayanışması'ndan kent, demokrasi ve hukuk emekçisi arkadaşlarımız Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman ve Can Atalay'ın da aralarında yer aldığı itham edilenlerin şahsında, ülkemizin 80 kentinde Gezi'ye katılarak anayasal haklarını kullanan, demokrasiye güç vermiş milyonlarca yurttaşımız bir kez daha haksızca yargılanmak isteniyor. 2017 yılından bu yana, somut hiçbir delil olmadığı halde siyasi bir tutsak olarak tutukluluğu devam eden Mehmet Osman Kavala bir kez daha yargılanmak isteniyor.

'AKIL VE HUKUK DIŞI DAVA DERHAL GERİ CEKİLMELİ'

Yeryüzündeki tüm renklere sahip çıkan Gezi Direnişi'nin siyah ve beyazı olan ÇArşı ailesi bir kez daha yargılanmak isteniyor. Bu beyhude çabanıza izin vermeyeceğiz! Çünkü haklıyız: Dayanışma, paylaşma, emek, yargılanamaz! Bu akıl ve hukuk dışı dava derhal geri çekilmeli, kurgu ithamlarla yargılanmak istenen arkadaşlarımız hakkındaki iddialar düşürülmeli, somut hiçbir delil olmadığı halde 1539 gündür siyasi bir tutsak olarak tutukluluğu devam eden Mehmet Osman Kavala serbest bırakılmalıdır!"

KAVALA KATILMADI

Duruşmada Gezi davası sanıklarından Can Atalay, Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman, Hakan Altınay, Mine Özerden ve Yiğit Ali Ekmekçi ile bir kısım Çarşı davası sanığı hazır bulundu. 

Sanık yoklamasıyla başlayan duruşmaya davanın tek tutuklu sanığı olan Osman Kavala katılmadı. 

'HANGİ SERMAYE ODAĞINA SÖZ VERİLMİŞTİ Kİ BU KADAR HIRÇINLAŞILDI?'

Duruşmada ilk olarak savunma yapan ismin Can Atalay oldu. Atalay, davada çok şey konuşulduğunu ancak Gezi Direnişi'nin konuşulmadını söyleyerek, "Çaresizlik nelere kadir! Milyonlarca yurttaşın kendi kaderine sahip çıkma iradesini hiçe sayarak Gezi’yi, 'fonlandı' diyerek uluslararası bir komplo olarak tasvir etmeyi deneyecek kadar düşkünleşilmiştir. Bu davanın iddianamesini hazırlayan savcının meslek içi eğitim programını Avrupa Birliği fonlamıyor mu? Siyasi iktidar, bu meydanı kamu yararına aykırı şekilde kendi kamusal tahayyülüne uygun 'tasarlamaya' çalıştığı için buradan bu itiraz doğmuştur. İktidar, tüm hak mücadelelerinin, toplumsal ve politik eylem ve etkinliklerin en önemli mekanını halka kapatmaya çalıştı. Burası hangi sermaye odağına söz verilmişti ki bu kadar hırçınlaşıldı?" dedi. 

KAHRAMAN: O GÜN SOKAĞA ÇIKAN TOPLUMUN VİCDANIYDI

Atalay ardından Çarşı davası sanıklarından Tayfun Kahraman savunma yaptı. Her şeyin bir  hukuk mücadelesiyle başladığını belirten Kahraman, "Gezi Parkının imara açılması üzerine bu yeşil alanın korunması için kentine sahip çıkan, mesleği bu olan insanlar olarak hukuki mücadeleye başladık. O gün sokağa çıkan toplumun vicdanıydı. Bu ülkenin gençlerinin parkına, ağacına, kuşa sahip çıkmasıydı. Ben, o gün gördüğüm şiddeti hayatımın başka yerinde yaşamadım

'İSTANBUL'UN YANINDA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ'

Bizler, İstanbul'un yanında olmaya devam edeceğiz, buradan suç çıkartmak mümkün değildir. Gezi'nin aslında hak olduğunun, yargılanmak istenenin bu hakkın kullanılması olduğunun altını yeniden çizmek istiyorum" dedi. 

YAPICI: SONU BELLİ BİR OYUNUN FİGÜRANLARI GİBİYİZ

Mücella Yapıcı 2015 yılından beri yargılandıklarını bu süreç içerisinde mahkeme heyetinin değiştiğini dile getirdi. Yapıcı yaptığı savunmada, "Şöyle bir kanıya vardım: Sanki sizlerle birlikte sahneye konmuş, sonu beli bir oyunun figüranları gibiyiz. Bu yargılamaların sebebi Gezi'nin bugüne kadar kriminalize edilmesi. Bence sizin işiniz de zor çünkü bize beraat veren hakim yok oluyor. Ben kirada yaşıyorum.  Hala çalışmak zorundayım ama Osman Kavala ile birlikte Gezi'yi fonladığım söyleniyor. Ama Osman Beye de sitem ettim çünkü o kadar mal varlığı ile bize sadece 30 tane poğaça almış" dedi. 

AVUKAT İŞLER: KARARI VEREN HAKİMLER HAKKINDA FETÖ DAVALARI VAR

Atalay, Kahmaran ve Yapıcı'nın savunmalarının ardından avukat Evren İşler söz aldı. 

Atalay, Kahmaran ve Yapıcı'nın avukatı İşler, "Bu davanın soruşturma aşamasında iletişimin tespiti ve fiziki takip kararı alınıyor. Bu kararlar, talep etmemize rağmen dosyada yok ve bize de verilmiyor. Kararı veren hakimler hakkındaysa FETÖ davaları var. Delil üreten hakim ve savcılardan bahsediyoruz. İddianame, 'Bu delilleri yeniden kıymetlendirdik' diyor. Mahkemeler değişiyor ancak aynı savcının devam etmesi savcılığın bu dosyaya özel şekilde önem verdiğini bize gösteriyor" diye konuştu. 

ALTINAY: 8 YILDIR BU VAKIFLA ALAKAM YOK

Sanık Hakan Altınay ise yaptığı savunmadan, "İddianamede Açık Toplum Vakfında çalışmış olmam dışında tek bir delil yok. 8 yıldır bu vakıfla alakam yok. Fakat bir vakfın üyesi ya da yönetim kurulu başkanı olmak anayasa ile korunan bir haktır" dedi. 

Sanık ve avukatların savunmalarının ardından duruşmaya 13:30'a kadar ara verildi. 

Duruşma aranın ardından Kocaeli'nden SEGBİS ile bağlanan sanığın savunması ile devam etti.  Sanık, Osman Kavala'yı tanımadığını söyleyerek, "Beraat aldığım dava niye bu dava ile birleştirildi, niye burada yargılanıyorum bilmiyorum ki" diye konuştu. 

ÖZERDEN: UYGUN BİR SUÇ MU BULMALIYIM KENDİME 

Gezi davası sanığı Mine Özerden, "Neden burada olduğumu anlamayamıyorum. Avukatım, savcının hakkımdaki suçlamaları bana iletmesini istemişti, ancak bu talebimizi reddettiniz. Bu ne demek şimdi? Düşünüp düşünüp uygun bir suç mu bulmalıyım kendime?" diye sordu. Özerden, "Göz göre göre ormanlar yanıyor. Sormayalım mı? Yüzlerce kadın öldürülüyor. Sormayalım mı? İsnat edilen suçların hiçbiri kanıtlanamadığı halde Osman Kavala tutuklu yargılanıyor. Neden? Sormayalım m?" dedi. 

Özerden'in avukatı Tuğçe Duygu Köksal da şunları söyledi: "Yargıtay, beraat kararında yanlış bir şey bulamamış. Ama bozma kararıyla henüz o sırada bozulmamış olan Çarşı Davasını kastederek demiş ki ben sanıkları geri yolluyorum, bir de bunlarla yargıla bakalım bir şey çıkacak mı demiştir. Demokratik toplumda ölçülü olması gereken adli kontrol tedbirleri yalnızca Gezi Davası sanıklarına uygulanıyor gibi gözüküyor. Müvekkilim hakkında da adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasını talep ediyorum."

EKMEKÇİ: BİZ İMKANSIZ BİR İŞLE UĞRAŞIYORUZ

Yiğit Ali Ekmekçi ise yaptığı savunmada, "Anlaşılan savcının iddalarının kanıtlarını sunmak gibi bir kaygısı yok. Bu durumda biz, olmayanın olmadığını ispatlamak gibi imkansız bir işle uğraşıyoruz" diye kaydetti. 

AVUKAT KOYUNCU: KAVALA TAHLİYE OLSA MECLİS GRUP TOPLANTILARI KISALIR

Duruşmada Osman Kavala'nın avukatı İlkan Koyuncu söz alarak, müvekkili Osman Kavala dışında bu davada yargılanan 51 kişinin  figüran olduğunu belirtti. Bu 51 kişinin Kavala'nın yargılanması, hapiste kalması için torbaya atılmış kişiler olduğunu söyledi. Koyuncu, "Kavala tahliye olsa Meclis grup toplantıları kısalır. Osman Kavala'nın 4 buçuk yıldır cezaevinde tutulabilmesi casus olmadığının, arkasında dış güçlerin olmadığının en büyük kanıtıdır. Siyasi iklim daha uygun gözüküyor, bu duruşmada ev hapsi ile de olsa tahliyesini talep ediyoruz" dedi. 

19 OCAK'TA AVRUPA KONSEYİ BAKANLAR KOMİTESİ KARARI DEĞERLENDİRECEK

Osman Kavala'nın avukatı Köksal Bayraktar ise şunları söyledi: "Üç duruşmadır verdiğiniz ara kararlar önceki mahkemelerin şablonları içinde yazılıyor. Şablonlar içinde yaşıyorsak güvensizlik vardır.Tahliye talebinin reddine ilişkin kararlarda gerekçe yok, sadece bazı kelimeler arka arkaya getirilmiştir. Üç duruşmadır AİHM kararından bahsediyoruz. AİHM, 18. Madde ihlal kararı nadirdir. Bu demektir ki ihlale sebep olan davanın arkasında siyasi saikler vardır. 19 Ocak'ta Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi kararınızı değerlendirecek. Eğer tahliye kararı çıkmazsa AİHM konseyin yaptırım uygulamasına karar verecek. Bu yaptırım konseyden çıkma şeklindedir. Eğer AB'ye girmek istiyorsak AİHM kararlarına da uymak zorundayız."

Duruşma savcısı Osman Kavala'nın tutukluluğunun devamına karar verilmesini talep etti. Duruşmaya ara verildi. Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme, Osman Kavala'nın tutukluluk halinin oy çokluğuyla devamına karar verdi. Duruşma 21 Şubat'a ertelendi.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar