TDİ: 60’ın üzerinde tutsağın infazı yakıldı, 103 hasta tutsak cezaevinde yaşamını yitirdi

TDİ: 60’ın üzerinde tutsağın infazı yakıldı, 103 hasta tutsak cezaevinde yaşamını yitirdi
Cezaevlerinde sayıları binleri geçen hasta tutuklu olduğunu açıklayan Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi 'Son 6 yılda 'veda' hakkı bile tanınmayan en az 103 tutsak yaşamını yitirdi' dedi.

Yağmur KAYA


ARTI GERÇEK-Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi (TDİ), hasta tutukluların serbest bırakılması ve infazlarının yakılmasına ilişkin eylem düzenledi.

Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi önünde yapılmak istenen eylem, Bakırköy Kaymakamlığı'nın yasağıyla engellenirken, İnisiyatif açıklamayı cezaevinden uzak bir noktada yapmak zorunda bırakıldı. Yoğun polis ablukası altında yapılan eylemde, "İnfaz yakmalara son, hasta tutsaklar serbest bırakılsın" pankartı yer aldı.

60’IN ÜZERİNDE TUTUKLUNUN İNFAZI YAKILDI, TAHLİYE EDİLMEDİ

Eylemde, cezaevlerinde 2021 yılı başında yürürlüğe giren yasayla İdare Gözlem Kurulları'nın politik tutukluların infazlarını yakmak için bahaneler ürettiğini vurgu yapılarak, şu an 60’ın üzerinde tutuklunun infazı yakılarak tahliye edilmediği belirtildi.

103 HASTA TUTUKLU ‘VEDA’ HAKKI BİLE TANINMADAN YAŞAMINI YİTİRDİ

Hasta tutukluların tahliyelerinin ise ya hastane ya Adli Tıp Kurumu (ATK) ya da savcılık engeline takıldığına dikkat çekilen eylemde, son 6 yılda "veda" hakkı bile tanınmayan en az 103 tutuklunun cezaevinde yaşamını yitirdiği vurgulandı.

‘PANDEMİ BAHANESİYLE TECRİT HİÇ OLMADIĞI KADAR DERİNLEŞTİRİLDİ’

Basın metnini okuyan Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi üyesi Ertan Çıta, koronavirüs salgınında cezaevlerinde hak ihlallerinin en üst boyuta çıktığını ve pandemi bahane edilerek tutukluların dışarıyla olan her tür iletişim kanalı kısıtlandığını ve tutuklular üzerindeki tecridin hiç olmadığı kadar derinleştirildiğini söyledi.

‘TAHLİYE, CEZAEVİ YÖNETİMİNİN KEYFİ KARARINA BAĞLI’

Son dönemde "iyi halli olmadığı" gerekçesiyle infaz yakmaların üst boyuta taşındığını ifade eden Çıta, tutukluların tahliye şartlarının da cezaevi yönetimlerinin keyfi kararlarına bırakıldığını vurguladı. Gözlem kurulları aracılığıyla tutuklulara "pişmanlık" dayatıldığını belirten Çıta, tutukluların görüştüğü, mektuplaştığı kişiler, okuduğu kitaplar, yazdığı dilekçeler, keyfi verilen disiplin cezaları ve bağımsızlar koğuşuna geçip geçmeme kararı dahi tutukluların "uygun halli olmadığı"na gerekçe gösterilerek tahliyelerinin engellendiğini söyledi.

‘DEVLET, CEZAEVLERİNDE KÖTÜ MUAMELEYİ ARTIRDI’

Çıta, devletin, cezaevlerinde her türlü baskı, tecrit, işkence ve kötü muamele uygulamalarını arttırdığını, infaz yakma politikası ile cezaevlerinde bulunan kişilerin tahliye edilmediğini, hukukun hiçbir biçimde işlemediği bir düzeni hâkim kılmaya çalıştığını dile getirdi.

'DARBE GİRİŞİMİNİN ARDINDAN DEVRİMCİ TUTSAKLARA SALDILAR HIZ KAZANDI'

Çıta, "Darbe girişiminin ardından devrimci tutsaklara yönelik bu saldırılar hız kazanırken, pandemi süreciyle birlikte daha da arttırıldı. Tutsakların yıllarca verdiği mücadeleler sonucu, bedeller ödeyerek kazandıkları birçok hakları gasp edildi ya da en aza indirgendi. Görüş, mektup, kitap, gazete, ortak alan kullanımları vs..." diye konuştu.

 ‘HAKARET, AYAKTA SAYIM, HÜCRE CEZALARI, ÇIPLAK ARAMA’

Çıta şöyle devam etti: "Bu dönemde işkence ve kötü muameleler de artarak devam etti. Küfür, hakaret, tehdit, ajanlık ve ayakta askeri sayım dayatması, disiplin cezalarının bir tehdit aracı olarak kullanılması, hücre cezaları, çıplak arama gibi saldırılar daha da arttı. Özellikle tahliye tarihi gelen tutsakların disiplin cezaları ve "iyi hal" bahanesiyle tahliyelerinin engellenmesi artış gösterdi. Bu saldırılar ve keyfi uygulamalar bir yandan pandemi aracılığıyla meşrulaştırılmaya çalışılırken, bir yandan da bu durum sorgulanamaz kılındı."

‘TUTSAKLARIN İRADESİ TESLİM ALINMAYA ÇALIŞILIYOR'

Devletin pandemi yasak ve baskılarından cesaret aldığını belirten Çıta, "Yeteri kadar gündeme getirilemediği ve mücadele edilemediği koşullarda bugüne kadar tutsaklara saldırı kapsamında ne varsa hepsini daha yoğun bir biçimde devreye koymaya ve tutsakların iradesini teslim almaya çalıştı, çalışıyor" dedi.

Çıta konuşmasının devamında şunları söyledi:

"Özellikle son dönemde neredeyse bütün hapishanelerden salgın durumuna, hijyen ve mesafe kurallarına dikkat edilmeksizin aramaların gerçekleştiği, tutsaklara yönelik tehditlerin arttığı ve hücrelerinin dağıtıldığı haberleri gelmektedir. Bu da apaçık göstermektedir ki hapishanelerde uygulanan yasaklar pandemi fırsatçılığıyla tutsaklar üzerinde baskıyı, tecrit ve tredmanı koyulaştırmak amacıyla hayata geçirilmeye çalışılmaktadır."

'KOŞULLAR F- TİPLERİDEN DAHA AĞIR'

"Toplumu F tipleriyle teslim alamadığını gören devlet, şimdi de F-tiplerinden daha ağırlaştırılmış koşulları devrimci tutsaklara dayatmaya çalışıyor. Bu nedenle de S tipleri ile devrimci tutsakları tehdit ediyor."

'SUDAN BAHANELERLE İNFAZLAR YAKILIYOR'

2021 yılı başında yürürlüğe giren yasayla cezaevlerinde oluşturulan İdare Gözlem Kurulları ile politik tutukluların infazlarını yakmak için bahaneler ürettiğine işaret eden Çıta, "Halay çekmek, türkü söylemek sebebiyle açılan disiplin soruşturmaları, tutsak edilmeden önce yapılan sosyal medya paylaşımları dahi infaz yakma gerekçesi olarak kullanılabiliyor. Her gün bir yenisine tanık olduğumuz onlarca örnek var ki, disiplin soruşturmaları ve infaz yakmalar artık sudan bahanelerin birer gerekçesi olarak tutsaklar üzerinde birer cezalandırma aracına dönüştü, dönüşmeye de devam ediyor. Şu an 60’ın üzerinde tutsak tahliyesi geldiği halde infazı yakılarak tahliye edilmedi" diye belirtti.

Cezaevlerinde sayıları binleri geçen hasta tutuklunun bulunduğunu söyleyen Çıta, "Pandemi bahanesiyle daha da ağırlaştırılan hapishane koşullarında hasta tutsakların düzenli kontrol ve tedavileri bugün için hala bir engel olarak karşımızda duruyor. Doğru ve sağlıklı bir yöntemle yürütülemeyen pandeminin tüm bir faturası içerdeki tutsakların canı ve sağlığıyla ödeniyor. Çoğu hapishanede revirlerin donanımsız olduğu bilinirken hastanelerin risk barındırması bahanesiyle aylarca sevki ertelenen ya da yapılmayan hasta tutsakların tedavileri aksıyor, ameliyatları erteleniyor.

Tedavi için hastaneye gidebilenlere ise kelepçeli muayene dayatması yapılabiliyor ve hapishaneye döndüklerinde uzun süre tecrit koşullarındaki karantina hücrelerine kapatılıyorlar."

'HASTA TUTSAKLARIN TAHLİYESİ HASTANE, ATK, SAVCILIĞA TAKILIYOR'

"Hasta tutsakların tahliyeleri ya hastane ya Adli Tıp Kurumu (ATK) ya da savcılık engeline takılıyor. Hastanelerden tutsakların onca zorlukla alabildikleri raporlar çoğu zaman siyasi tutumla karar veren ATK tarafından kabul edilmiyor. Kabul edilse ve ATK raporu alınabilse dahi bu raporla verilmesi gereken tahliye kararı "toplum güvenliği bakımından tehlike" bahanesiyle uygulanmayabiliyor. Son 6 yılda, "veda" hakkı bile tanınmayan en az 103 tutsak hapishanede yaşamını yitirmişken "toplum güvenliği" bahanesiyle tutsakların canlarının tehlikede olduğu ortadadır."

'BU SALDILAR BAŞKA SALDIRILARIN HABERCİSİ'

"Farklı hapishanelerden art arda duyduğumuz ve çoğunlukla politik tutsaklara yönelik olan saldırılar, yaşamın her alanında yaşayacağımız başka saldırıların da habercisidir. Devlet yeni saldırı dalgasını yine hapishanelerden başlatmıştır ancak tarih gösterir ki bununla sınırlı kalmayacaktır."

'19 ARALIK'A KADAR EYLEMLERİMİZ DEVAM EDECEK'

Çıta son olarak, tutuklu aileleri yakınları ve İnisiyatif olarak başta infaz yakmalara ve hasta tutsakların durumuna dikkat çekmek için 19 Aralık’a kadar her an ve alanda "İnfaz yakmalara son!", "Hasta tutsaklar serbest bırakılsın!" şiarıyla eylem ve etkinlik düzenleyeceklerini belirterek, "Hapishanelerdeki baskı, saldırı ve işkenceye karşı toplumun her kesimini içerideki tutsakların dışarıdaki sesi olmaya, mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz" diye ekledi.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar