TMMOB heyeti İliç’te: Sömürge altın madenleri derhal kapatılmalıdır

TMMOB heyeti İliç’te: Sömürge altın madenleri derhal kapatılmalıdır
Erzincan İliç’te doğa tahribatı sürüyor. İliç’te incelemelerde bulunan TMMOB heyeti, altın madenin riskinin bilinenden daha yüksek olduğu uyarısında bulundu.

Remzi Budancir


+GERÇEK- Erzincan'ın İliç ilçesi Çöpler köyünde faaliyette olan Kanada merkezli SSR Mining ile Çalık Grubu'na bağlı Lidya Madencilik ortaklığındaki Anagold altın madeninin siyanür borularından birisinin patlaması sonucu Fırat Nehri’ne zehirli madde akmasının ardından şirketin faaliyeti durduruldu. Şirket siyanürlü solüsyonun kuru alana aktığını iddia etse de, çevreciler ve yöre halkı aynı görüşte değil. 

TMMOB HEYETİ İLİÇ’TE İNCELEMELERDE BULUNDU
Altın madeni ile ilgili tartışmalar devam ederken, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB)  heyeti İliç’e giderek incelemelerde bulundu. TMMOB Yürütme Kurulu Üyesi Hüsnü Meydan, TMMOB Genel Sekreteri Dersim Gül, Ziraat Mühendisler Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez, TMMOB Tunceli İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Uğur Bayrak, İl Koordinasyon Kurulu Temsilcileri Haydar Evcin, Hüseyin Aslan, ve TMMOB Teknik Görevli Eren Şahiner’den oluşan heyet incelemenin ardından alanda basın açıklaması yaptı. 

TARIM TOPRAKLARI YOK OLUYOR
Heyet adına basın açıklaması yapan TMMOB Genel Sekreteri Dersim Gül, siyanür sızıntısı yaşanan, Anagold Madenciliğin kapasite artışını planladığını hatırlattı. 2021 yılı Ekim ayında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından kapasite artışı ve ek tesislere ilişkin projeye ÇED Olumlu kararı vermesinin ardından TMMOB’un "ÇED Olumlu Kararı"nın iptali için dava açtığını ifade eden Gül, "Dava konusu projenin bulunduğu alan, orman arazisi, mera arazisi, tarım arazilerini kapsamaktadır. Kapasite artışı ve ek tesisler yapılması planlanan Çöpler Kompleks Madeni projesi faaliyette bulunduğu ilk günden bu yana orman alanlarının, mera alanlarının ve tarım topraklarının yok olmasına neden olmaktadır. Proje, yeraltı su kaynaklarının ve yeraltı sularının besleme alanını oluşturduğu Fırat Nehrinin, bu bakımdan nehrin yayılım alanlarının, bölgedeki tarımsal üretimin ve hayvancılığın, neticeten bölgedeki ekolojik dengenin ve bir bütün olarak canlı yaşamı ile çevresel değerlerin telafisi imkansız zararlara, çok ağır tahribata uğramasına neden olmuştur. Projenin etkilerinin yalnızca proje alanındaki tarım arazileri ile sınırlı olmadığı, çok daha geniş alanlardaki tarım arazilerinin zarar görmesine yol açacağı bir gerçektir" dedi. 



TOKSİT AĞIR METALLER RİSK OLUŞTURUYOR
Madencilik faaliyetinde altın çıkarılırken, yer altında bulunan diğer ağır metallerin de yerüstüne çıkarıldığı ifadelerini kullanan Gül, topraktaki toksit ağır metallerini içeren atıkların atık barajında depolandığını hatırlattı. Atık havuzlarında yaşanan sızıntılarda geri dönüşü olmayan çevre felaketlerinin nedeninin siyanür ile birlikte, kurşun, kadmiyum, çinko, bakır ve cıva gibi toksik ağır metallerin doğaya karışması olduğuna işaret eden Gül, kullanılan tehlikeli kimyasalların taşınması esnasında yaşanan kazaların büyük risk oluşturduğunu söyledi. Bu kazalardan birinin yakın tarihte İliç’te gerçekleştiği bilgisini paylaşan Gül, "İşletme içi kaza ve sızıntılar; atık barajlarında yaşanan taşma yahut sızıntılarla ortaya çıkmaktadır. Örneğin yine İliçte, 2018 yılında madene sülfürik asit taşıyan tankerin ilçe merkezinde devrilmesi sonucu tehlikeli kimyasalın civarda ve sularda yarattığı tahribat bu durumun yarattığı tehlikeyi açıkça ortaya koymaktadır" dedi. 

7 İL RİSK ALTINDA
21 Haziran tarihinde yaşanan siyanür sızıntısının, işletmenin mevcut hali ile taşıdığı risklerden yalnızca birisini açığa çıkardığını hatırlatan Gül, "Daha büyük ölçeklilerin yaşanması an meselesidir. Proje alanı ve genişleme sahası, ülkemizin en geniş havzasına sahip Fırat Nehri’nin hemen yanı başındadır. Nehir Erzincan, Tunceli, Elazığ, Malatya, Diyarbakır, Adıyaman, Gaziantep illerimizden geçmektedir. Ülkemizin en büyük barajları da Fırat Nehri üzerinde bulunmaktadır. Ayrıca saha, Munzur Dağları ekosisteminin ve ülkemizdeki önemli biyoçeşitlilik koruma alanının bir parçasıdır. Saha aynı zamanda büyük depremler üreten fayların da yakınında bulunmaktadır. Bu tablo, karşı karşıya olduğumuz tehdidin sınırlarının anlaşılması açısından yeterince açıklayıcıdır. Kapasite artışı için hazırlanan ÇED raporunun bir formalite tamamlama işlemi olarak hazırlandığı açıktır. TMMOB, siyanür sızıntısı ve ardından yaşanan gelişmeleri, teknik ve hukuksal değerlendirmeler eşliğinde açtığımız ÇED olumlu kararı iptali davasında ek beyan olarak sunacaktır" dedi. 

TMMOB ŞİRKET VE SORUMLULAR HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDU
TMMOB olarak yaşanan çevre felaketi nedeniyle başta Anagold Madencilik yetkilileri olmak üzere, sorumluluğu bulunan tüm yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunduklarını ifade eden Gül, şunları söyledi: "İliç’te sürdürülen faaliyet bir sömürge madenciliğidir. Kimyasal işlem üzerine kurulu bu madencilik, doğayı ve insan yaşamını hiçe saymaktadır. Yeraltındaki zenginliğimizin en kısa sürede ülke dışına çıkarılması, geriye ise verimsizleştirilmiş ve zehirlenmiş bir toprağın bırakılmasına dayalı bu anlayış, yaşamı da sürdürülemez hale getirmektedir. Geçmiş yıllarda, Artvin Cerattepe’de, Uşak Eşme’de, İzmir Efemçukuru’nda, Bergama Ovacık’ta, Ordu Fatsa’da ve Çanakkale Kazdağları’nda gördüğümüz bu madencilik anlayışı Erzincan İliç’de de büyük bir yıkıma neden olmaktadır. Siyanürlü altın işletmeciliğinde hiçbir kamu yararı bulunmamaktadır. Bu madencilik anlayışının tek kazananı maden şirketleridir." 

"VERİLEN ÇED OLUMLU KARARI İPTAL EDİLMELİ VE İŞLETME KAPATILMADIR"
"Çevre Ve İnsan Sağlığını Yok Sayan Sömürge Altın Madenleri Derhal Kapatılmalıdır" çağrısı yapan Gül, "Maden Kanunu’nda 2004 yılında, Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği’nde 2005 yılında yapılan değişiklik ve düzenlemelerle madenlerimiz sömürüye açılmıştır. Bu tarihlerden itibaren, milli parklar, sit alanları, ormanlar, ağaçlandırma sahaları, özel koruma bölgeleri, meralar, su havzaları, kıyı alanları ve turizm bölgeleri madencilik faaliyetine açılmıştır. Sermayenin sınırsız sömürüsünün önündeki yasal engeller birer birer ortadan kaldırılmış ve İliç’te yaşadığımız faciaların zemini böylece hazırlanmıştır. TMMOB, İliç’te yaşanan facianın üzerinin örtülmesine ve unutturulmasına izin vermeyecektir. Geçtiğimiz yıl Giresun, Şebinkarahisar'daki çinko kurşun madeninin atık havuzunun çökmesi, bu yıl Erzincan, İliç altın madeninde yaşanan sızıntı bizlere bir kez daha göstermiştir ki çevre felaketleri yaşanmaya devam edecektir.  Bir kez daha İliç’ten sesleniyoruz; madenlerimiz ulusal ve uluslararası sermaye gruplarının yağma alanı olmaktan çıkarılmalı, İliç’te yaşanan felaketin tüm sorumluları yargı karşısında hesap vermeli, kapasite artırımı için verilen ÇED Olumlu kararı iptal edilmeli ve işletme gecikmeden kapatılmadır" ifadelerini kullandı. 
 

Öne Çıkanlar