Tunç Soyer: Taziyelere yolladığımız pideler artık domatessiz gidiyor, alamıyoruz

Tunç Soyer: Taziyelere yolladığımız pideler artık domatessiz gidiyor, alamıyoruz
Zamların İzmir Büyükşehir Belediyesi bütçesini de vurduğunu belirten Başkan Soyer 'Domates alamıyoruz. Çarpıcı bir örnek diye söylüyorum. Bu sadece küçücük bir örnek' dedi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, dolar kurundaki tırmanış ile akaryakıt ve elektrik fiyatlarındaki yüksek artışın belediye bütçelerine büyük darbe vurduğunu belirterek, "Domates alamıyoruz. Çarpıcı bir örnek diye söylüyorum. İzmir'de, vefat eden vatandaşlarımızın taziyelerine pide göndeririz. Senelerdir bunu yapıyoruz. O pideler domatessiz gitmeye başladı. Çünkü domates almak için yaptığımız ihalede belirlenmiş fiyatı üretici veremiyor" dedi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Ramazan Bayramı öncesi ANKA Haber Ajansı'nın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Kentin gündemindeki önemli konulara değinen Başkan Soyer, tırmanan dolar kurunun yanı sıra akaryakıt ve elektrik fiyatlarındaki aşırı yükselişin belediye bütçelerine getirdiği yüke işaret etti.

‘TAZİYE PİDELERİ ARTIK DOMATESSİZ GİDİYOR’

Başkan Soyer, şunları söyledi:

"Domates alamıyoruz. Çarpıcı bir örnek diye söylüyorum. İzmir'de vefat eden vatandaşlarımızın taziyelerine pide göndeririz. Senelerdir bunu yapıyoruz. O pideler domatessiz gitmeye başladı. Çünkü domates almak için yaptığımız ihalede belirlenmiş fiyatı üretici veremiyor. 'Ben bu fiyattan domatesi veremem size’ diyor. Bizim de kamu kurumu olarak başka türlü almamıza imkan yok. Bu, sadece küçücük bir örnek. Bunun gibi o kadar çok şey var ki."

‘İHALELERDE MÜTEAHHİTLER İŞİ YARIM BIRAKIYOR’

"Çıktığımız ihalelerde müteahhitler işi yarım bırakıyor, tasfiye etmek istiyor. Yeni ihalelere çıktığımızda müteahhit girmiyor. Belirsizlik nedeniyle tespit ettiğimiz yaklaşık maliyetlere katlanamayacağını düşünüyor. Bu ekonomik belirsizlik ve hayat pahalılığı her mutfakta bir yangına sebep oldu. Büyükşehir Belediyesi mutfağında da bir yangına sebep oldu. Belediyemiz Türkiye Cumhuriyeti devletinin sınırları dışında bir kurum değil ki. Bu memlekette yaşayan herkes nasıl mağduriyet yaşıyorsa İzmir Büyükşehir Belediyesi de tüm kurumsal kapasitesiyle büyük sıkıntılar içinde. Ama bunları aşacak gücümüz var. Halen uluslararası finans kuruluşları nezdindeki kredibilitemiz aynen duruyor. ‘3A’ olarak tarif edilen, güvenilir, yatırım yapılabilir seviyede olduğu tespit edilmiş derecelendirmeler devam ediyor. İzmirlilere şunu çok açık söylemek isterim; İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin yatırımları ve geleceğiyle ilgili hiçbir sıkıntı yok. Bunları da aşacağız. Üç yılda neleri aşmadık biz? İzmir Büyükşehir Belediyesi çok güçlüdür ve köklü bir kurumdur. Bu felaketlerin tahribatını yenebilecek güce sahiptir."

‘BUCA METROSU KALDIĞI YERDEN DEVAM EDECEK’

İzmir tarihinin en büyük yatırımı olan, yaklaşık 12 milyar TL'ye mal olacak Buca Metrosu ile ilgili belirsizliklere de açıklık getiren Başkan Soyer, İzmir 4. İdare Mahkemesi'nin aldığı kararın 'iptal' anlamına gelmediğini söyledi.

Soyer, Danıştay'dan hangi karar çıkarsa çıksın 490 milyon euro tutarındaki uluslararası yatırımla yapılacak Buca Metrosu'nda çalışmalara devam edeceklerini belirterek şöyle konuştu:

"Biz, kamu ihale mevzuatına tabi değiliz. Buca Metrosu ihalesi Kamu İhale Kanunu'na göre yapılmadı. Bu ihale FIDIC denilen (Uluslararası Müşavir Mühendisler Federasyonu) uluslararası ihale mevzuatına göre yapıldı. Oluşturduğumuz konsorsiyum, yani 490 milyon euroluk sendikasyon kredisi, bu ihale mevzuatına göre yapılması gerektiğine karar verdi. Biz de buna uygun davrandık. O ihale mevzuatına göre yol alındı. Nitekim aşırı düşük teklif veren iki firmanın sorgusunu o ihale mevzuatına göre yaptık. Sonuçlarını yine o mevzuata göre değerlendirdik ve bir firmayı tercih edip diğerini ihale dışında bıraktık. İhale dışında bıraktığımız firma, FIDIC mevzuatına göre hak etmediği bir sonuçla karşılaştığını ileri sürerek idare mahkemesine başvurdu. Orada iki şey ileri sürdü. Birincisi; iki kez sorgu yapıldı firmayla ilgili. İkincisi; belgelerinin kendisine aktarılmadığını ve yerinde analiz yapılmadığını iddia etti. Mahkeme de 'firma haklıdır' dedi. Biz de bunun üzerine Danıştay nezdinde itiraz ettik. Şimdi Danıştay karar verecek. 'Evet mahkeme haklıdır, bunların gereğini yerine getirin' derse bizim zaten elimizde. Biz o sorguları da yaptık, belgeler de elimizde. Biz, FIDIC'e göre tekrar firmaya verme zorunluluğu olmadığını biliyoruz, o nedenle yapmadık. Ama mahkeme derse ‘vermen lazım’ diye, veririz. Yeni bir idari işlem tesis etmemize gerek yok, çünkü yerinde analizler de yapılmış durumda. Mahkeme kararını bozarsa yine bir idari işlem tesisine gerek yok. Karar ne olursa olsun kaldığımız yerden devam ediyoruz. Zaten bu konsorsiyumun lideri olan Avrupa İmar Kalkınma Bankası ihaleyi kesinleştirdi ve onayladı. Orada bitmiş bir süreç var zaten. Burada çıkacak karar her ne olursa olsun bu süreci etkileyecek bir sonuç doğurmayacak."

‘CEBİMİZDEN BİR KURUŞ PARA ÇIKMAYACAK. TARİHİN EN RANTABL METRO PROJESİ’

Buca Metrosu'nun kent için önemine ve ekonomik avantajlarına da işaret eden Başkan Soyer, şunları söyledi:

"Bu, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en rantabl metro projesidir. Biz 3,20 faizle 490 milyon euroyu bulduk. Şu anda Türkiye Cumhuriyeti yüzde 8-9 faizle borçlanıyor. Bu, dört yıl ödemesiz, 12 yıl vadeli bir kredi. İnşaat süresi dört yıl. Yani inşaat süresi boyunca biz bir bedel ödemiyoruz. İş bitiyor, hat çalışmaya başlıyor. Elde ettiğiniz işletme geliriyle geri ödemeye başlıyorsunuz. Senede 45 milyon euro gelir elde edeceğimiz bir hat bu. 400 bin kişiyi taşıyacağız senede ve 13 senede kendi kendini geri ödeyen bir yatırım. Büyükşehir Belediyesi'nin cebinden bir kuruş para çıkmayacak. Kimsenin cebinden para çıkmayacak. Kendi kendini geri ödeyen, işletme geliriyle amortismanını sağlayan bir projedir. Dünyada bu ölçekteki metro yatırımlarının geri dönüş süresi 25-30 yıl. Biz, öyle bir güzergahta yapıyoruz ki bu hattı, öylesine cazip koşullarda yarattığımız finansmanla yapıyoruz ki emin olun sadece Türkiye'de değil dünyada da eşi az görülmüştür. En azından Türkiye'de böyle bir metro hattı yok. Burada ortaya çıkacak tasarrufu saymıyorum bile. Bütün o güzergahlardan çektiğimiz lastik tekerleklileri, otobüsleri düşünün. Trafikte ortaya çıkacak faydayı düşünün. Onlar bir tarafa sadece finansman açısından baktığınızda Türkiye'nin en rantabl projesini hayata geçiriyoruz. Şu anda şantiye yeriyle ilgili hazırlıklar devam ediyor. Zannediyorum bir ay içerisinde de Danıştay'dan geri dönüş olacak. Kaldığımız yerden devam edeceğiz."

‘BELEDİYE BİNASI YENİLENECEK’

Depremin ardından boşaltılan ve yıkımına başlanan Konak Meydanı'ndaki belediye hizmet binasıyla ilgili Soyer, "Orada, valilik binası ile uyumlu bir başkanlık binası yapacağız, aynı yerde. 2-3 katlı mı olur onu bilmiyorum, projeyi çalışıyor arkadaşlar. Başkanlık makamı, meclis salonu ve komisyon odalarının olduğu bir bina olacak. Onun dışında belediye binası ayrı yerde olacak" dedi.

‘BASMANE ÇUKURU HANÇERİNİ SÖKECEĞİZ’

Tunç Soyer, kentin en merkezi yerindeki "Basmane Çukuru" olarak bilinen, 22 yıldır atıl durumdaki 20 bin 855 metrekarelik araziyle ilgili de şunları söyledi:

"Sökeceğiz o hançeri. Bu süreç, üç yıldır çok yakından takip ettiğim bir süreç. Defalarca TMSF'ye gittik, başkanlarıyla buluştuk. Arkadaşlarım çok uzun zamandır titiz bir çalışma yürütüyor. Çok az kaldı, biraz daha sabır istiyorum. Şu an ne söylesem sürece zarar verir. Bu süreci bu şekilde yürütmemiz kamu menfaatidir. Gerçekten çok az kaldı. İnşallah hayırlı bir sonuçla İzmirliyi buluşturacağız."

‘GECEKONDULAR, YIKIK DÖKÜK BİNALAR… BU MEZBELELİK ORTADAN KALKACAK’

Yeşildere EXPO alanındaki arsaların el değiştirdiği ve simsarların ortalıkta dolaştığı iddialarıyla ilgili ise Başkan Soyer, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Yeşildere Atatürk büstünün olduğu yerden başlayıp denize kadar giden güzergah... Burası aslında İzmir'in kalbidir. İzmir'de belki de her kesimin üzerinden geçtiği bir güzergah. Burası aynı zamanda İzmir'in en mezbelelik alanıdır. Eski deri fabrikaları, gecekondular, yıkık dökük binalar... On yıllardır çürüyen bir doku. Biz burayı ayağa kaldırmak, yenilemek istiyoruz. Bunun için çok güçlü bir enstrüman yakaladık. 2026 Botanik EXPO'su. Kültürpark gibi, bu cennet mekan gibi bir botanik bahçesi yapacağız. İzmir, yeni bir Kültürpark kazanacak Yeşildere'de. Bu arada orada yeni bir kentsel dönüşüm de hayata geçirilecek. 2026'da düzenleyeceğimiz EXPO bittikten sonra orası İzmir'e yeni bir Kültürpark gibi hizmet edecek. O mezbelelik ortadan kalkacak. Biz, EXPO'yu, bu kentsel dönüşüm ve İzmir'in dönüşümü için İzmirli ile buluşturmuş olacağız. Yaklaşık 50 hektarlık bir alandan bahsediyoruz. Bu, etap etap daha da büyüyecek. Ben, ilk etabından bahsediyorum. Kamulaştırmalar başladı. Zaman kısıtı nedeniyle çok hızlı çalışıyoruz. Buradan suistimal yaratmak isteyecek, farklı niyetlerini gerçekleştirmek isteyecek yapılar çıkacaktır. Ama Büyükşehir Belediyesi kararlı bir biçimde burayı İzmir'in dönüşümü için bir kaldıraç olarak kullanmak üzere hazırlıklarını yapıyor. İzmirliler yepyeni bir Kültürpark'a kavuşacak."

YOLLARDAKİ ÇUKURLAR VE KOKU SORUNU: BİZ KİRLETMEZSEK DOĞA KENDİNİ KURTARIR

Başkan Soyer, körfezdeki artan koku ve yollardaki çukurlarla ilgili getirilen eleştirilere de şu yanıtını verdi:

"İzmir'de körfezdeki koku meselesi senede 10-15 gün ortaya çıkıyor. Her gün merakla bunu izlemeye çalışıyorum. Nerede, ne zaman yoğunlaştığını anlamaya çalışıyorum. İzmir'deki bu problem senede 10-15 gün arasında sıkışıyor. Bundan kurtulmamız lazım. Bunu yok etmemiz lazım. Bizim yaptığımız tespit; körfeze pis su akışını engellememiz lazım. Körfezin, doğanın kendini yenileme gücü var. Biz kirletmezsek doğa kendi kendini kurtarabiliyor. Çernobil, işte 36 yıl önce patlayan nükleer santrali düşünün, şimdiki videolarına bakın. Orman olmuş durumda. Doğa büyük bir nükleer patlamanın sonucunda bile kendini yenilemeyi başarmış. Burada da başaracak. Körfezi biz kirletmediğimiz takdirde kendi kendini temizleme gücüne sahip. Biz yeter ki kirletmeyelim. Şu ana kadar, üç yıl içinde, 196 kilometre yağmur suyu, pis su kanalı ayrıştırma çalışmasını tamamladık. Bunu 374 kilometreye kadar çıkacağız. Çünkü yağmur suyu ve pis su kanallarının körfeze aktığı toplam güzergah 374 kilometre. 196 kilometresi bitti. Şimdi bu çok büyük sıkıntı. Çünkü bir sokakta oturuyorsunuz. Temiz suyunuz, pis suyunuz birbirine bağlı. Sokakla ilgili sorununuz yok ama biz kazıyoruz. Durup dururken, bitmiş, etrafında huzurla yaşadığınız bir caddede İZSU kazı yapıyor. Konfor bozuluyor. Bunun derhal kapatılması her zaman mümkün olmuyor. Çünkü testinin yapılması, bağlantılarının kontrol edilmesi lazım. Bizden, ekonomik krizden, şundan, bundan kaynaklanan sebeplerle uzuyor. Yumurta kırılmadan omlet olmuyor."

‘İZMİR’E SÖZÜMÜZ VAR; O KÖRFEZDE YÜZECEĞİZ’

Dere yataklarına beton döküldüğü ve kötü kokuya bunun neden olduğu iddialarına yönelik ise Tunç Soyer, şunları söyledi:

"Sadece kent içindeki dere yataklarının temizlik maksadıyla betonlanması gerekebilir. Ancak metropol dışındaki yerlerde bunu yapmamak lazım. O doğanın ritmini de bozan sonuçlar ortaya çıkartabiliyor. Sebebin kirletmekten kaynaklandığını biliyorsanız kirletmeyi engelleyecek ne varsa onu yapmanız lazım. Bizim yaptığımız en büyük tespit yağmur suyu ile pis su kanallarının aynı noktadan akması. Bunu ortadan kaldıracağız. Bugün rahatını kaçırdığımız vatandaşlarımız şunu bilsinler ki bir iki ay içinde, en geç yaz sonuna kadar bunların tamamını kapatmış olacağız. Yeni bir çalışmayı başlatana kadar eskilerinin kapatılmasını şart koştuk. Önce bunlar kapanacak, vatandaşın huzuru, konforu teslim edilecek, ondan sonra yeni kanallar yapacağız. Önümüzdeki iki yıl boyunca bunun devam edeceğini söyleyeyim. Biz, bunu bitirmek mecburiyetindeyiz. İzmir'e sözümüz var. O körfezde yüzeceğiz. Bunu yapmak için de yağmur suyu ile pis su kanallarının ayrıştırılmasını tamamlayacağız."

‘BUCA CEZAEVİ YEŞİL ALAN OLMALI’

Başkan Soyer, geçen 17 Mayıs'ta kapatılan ve önceki günlerde yıkımına başlanan 62 yıllık Buca Cezaevi'nin 80 bin metrekarelik alanıyla ilgili de "yeşil alan" çağrısını yineledi. Adalet Bakanlığı'nın mülk sahibi olduğu bu araziyle ilgili hemen yeni imar düzenlemesi yapabileceklerini vurgulayan Soyer, şöyle konuştu:

"Millet Bahçesi, rekreasyon alanı, özetle yeşil alan olsun. Daha önceden burayla ilgili ticaret, konut ve benzeri şeyler yapılmış. Bunların hepsinden vazgeçmeye hazırız. Geçmiş dönemlerde sayın Özfatura (Burhan Özfatura) zamanında burayla ilgili yapılan imar planlarında konut, ticaret öngörülmüş. Biz, bunların hepsinden vazgeçmeye hazırız. İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak talebimiz; bu kadar sıkışmış bir ilçede, yoğun yaşanan, kalabalığın her gün arttığı bir ilçede nefes alacak alanlara ihtiyaç var. Doğaya ihtiyaç var. Kent giderek doğadan uzaklaşıyor. Buca da bunun en çarpıcı bir biçimde yaşandığı ilçelerimizden biri. Bu alan hazır yıkılıyorken şehre bir nefes alınacak alan hediye edilsin. Talebimiz bu, bunu söylemeye devam edeceğiz. ‘Buraya bina yapmayın’, söylediğimiz bu."

‘CRUİSE FUARINA EV SAHİPLİĞİ YAPMAK İSTİYORUZ’

Soyer, kruvaziyer gemilerinin altı yıl sonra tekrar İzmir Limanı'na yanaşmaya başladığının anımsatılması üzerine, "Çok şükür geldi. Büyük bir heyecanla karşıladık. Arkadaşlarım Miami'den yeni döndüler. Oradaki çok büyük bir fuara katıldılar. İki yıl sonraki cruise fuarına ev sahipliği yapma talebimizi ilettik. İzmir olarak ev sahipliği yapmak istiyoruz. Bu sene 34 kruvaziyere ev sahipliği yapacağız ama bunlar çerez. Biz, yüzlercesini ağırlamak istiyoruz" dedi.

‘MEYVE VEREN AĞAÇ TAŞLANIR’

Soyer, AKP cephesinden kendisine yöneltilen eleştirilere de "Meyve veren ağaç taşlanır. Gerçekten kamuoyu biliyor diye düşünüyorum. Kamuoyu bunun gereğini de yapar, cevabını da verir" yorumunu yaptı.

Öne Çıkanlar