Türkiye'de toptan doğalgaz ve elektrik fiyatları üzerinde baskı var

Türkiye'de toptan doğalgaz ve elektrik fiyatları üzerinde baskı var
Uluslararası spot doğalgaz piyasalarında yüksek seyreden fiyatların Türkiye'deki toptan doğalgaz ve elektrik fiyatları üzerinde belli ölçüde bir baskı yaratacağı kaydediliyor.

Enerji Verimliliği ve Yönetimi Derneği (EYODER) Yönetim Kurulu Başkanı Onur Ünlü, tam kapasite kullanılabildiğinde Türkiye’nin elektrik kurulu gücünün sadece birkaç sene daha artan elektrik talebini karşılamada yeterli olacağını söyledi.

Ünlü, elektrik faturasını düşürmek için atılması gereken adımları da sıralayarak, "Hava çok sıcaksa klimanın ayar sıcaklığını 16-17 derecelerde tutuyoruz. Halbuki yaz ayları için konfor şartlarını sağlayacak ayar sıcaklığı 24-25 derecelerde olmalı" dedi.

"Çevreyi kirlettikçe, enerjiyi doğru kullanmadıkça doğal yaşama geri döndürülemez şekilde zarar vereceğiz" diyen Onur Ünlü, Cumhuriyet gazetesinde yer alan röportajında şu değerlendirmelerde bulundu:

KRİTİK NOKTADAYIZ

- Geçen haftalarda aşırı sıcaklar nedeniyle elektrikte kesintilere gidildi. İklim değişikliği elektrik kurulu gücünü nasıl etkileyecek, burada ne tür riskler bekliyorsunuz?

Elektrik talebinde mevsimlere bağlı değişiklikler olması doğaldır. Yaz aylarında hem turizmdeki canlanmaya hem de yükselen sıcaklıklara bağlı olarak soğutma sistemleri ve klimalar daha çok çalışıyor. Tarımsal sulamalar da yaz aylarındaki elektrik talebinde saatlik pik farklılaşmalarına yol açıyor. Bütün bu talep tarafı kaynaklı etmenlerin yanında, arz tarafında da bazı kısıtlılıklar ortaya çıkabiliyor. Örneğin bu sene kuraklık nedeniyle hidroelektrik santrallerin üretim katkısı ikinci çeyrekten itibaren düşmeye başladı. Benzer şekilde doğal gaz arzında aralıklarla ortaya çıkan kısıtlılıklar, doğal gaz yakıtlı santrallerin performansını etkiledi. Bütün bunlar arz ve talebin dengelenmesini zorlaştırıyor ve enerji tedarikinde kısıtlılıklara yol açabiliyor.

Durum böyle olunca termik kaynaklı elektrik üretimi, elektrik sepetinde daha fazla yer ediniyor ve bu da sera gazı salımını artırıyor. Sera gazı salımının artışı ise aşırı hava olayları ve kuraklık gibi iklim değişikliği kaynaklı etkilerin şiddetini yükseltiyor. Sonuçta ortaya olumsuz bir kısır döngü çıkıyor. Tam kapasite kullanılabildiğinde Türkiye’nin elektrik kurulu gücü birkaç sene daha artan elektrik talebini karşılamada yeterli olacaktır. Ancak sonraki yıllar için yapılacak planlamada sözünü ettiğim kısır döngünün etkilerini kıracak bir yaklaşım sergilenmesi gerekli.

KUR YÜKSELDİKÇE ZAM ORANLARI ARTIYOR

- Haziran ayında elektriğe yüzde 15, doğal gaza yüzde 12 zam yapılmıştı, enflasyon ve döviz kurundaki hareketliliği de göz önüne alırsak yeni zamlar beklenebilir mi?

Elektrik ve doğal gaz tarifeleri regülasyonlar çerçevesinde her çeyrek güncelleniyor. Bu güncellemede petrol fiyatları, döviz kurları, arz-talep dengesi gibi parametreler dikkate alınıyor. Dünyada petrol fiyatları yükseldikçe, Türkiye’de de döviz kurunda artış oldukça bu zamların oranı yüksek oluyor. Günümüz itibarıyla dünyadaki referans petrol fiyatlarının 70 dolar bandında sabitlendiğini görüyoruz. Bu durumda, eğer Türkiye’de döviz kuru aşağı yönlü hareket eder veya sabitlenirse önümüzdeki çeyreklerde böyle yüksek zamlar olmayacağını öngörüyoruz. Bununla birlikte, uluslararası spot doğal gaz piyasalarında yüksek seyreden fiyatların Türkiye’deki toptan doğal gaz ve elektrik fiyatları üzerinde belli ölçüde bir baskı yaratması da kaçınılmaz görünüyor. 

KLİMA KULLANIRKEN DİKKAT

- Türkiye'de halkın enerji kullanım alışkanlıkları nasıl, gerek evlerde gerek sanayide enerjiyi verimli ve tasarruflu kullanıyor mu, bu alanda neler önerirsiniz?

Sanayi tarafına baktığımızda enerjinin daha verimli ve tasarruflu kullanıldığını görüyoruz. Bilgi ve ilgi seviyesi yüksek, dünyadaki gelişmeler yakından takip ediliyor. Ülkemizdeki işletmelerin yüzde 99,8’ini oluşturan KOBİ’lerde ise öncelik yatırıma ve pandemi koşullarında ayakta kalmaya verildiği için enerji verimliliği yatırımı maalesef geri planda kalıyor. Ancak özellikle ihracat yapan, global markaların tedarikçisi olan KOBİ’ler için bu verimlilik kaçınılmaz. Bu aşamada enerji verimliliği uygulamalarının hızlanmasında devlet destekleri ve teşvikler büyük rol üstleniyor. Örneğin Verimlilik Artırıcı Proje (VAP) desteği ile her ölçekten işletme yüzde 30 hibe desteğinden yararlanabiliyor. Ayrıca tüm maliyeti enerji hizmet şirketlerinin üstlendiği, işletmelerin bir kuruş dahi yatırım yapmadığı Enerji Performans Sözleşmeleri (EPS) ile de işletmeleri enerji verimli hale getirmek mümkün. İşletmelerde son derece pratik bir yöntem olan ısı geri kazanım ünitelerinin kurulması, tesisat yalıtımının yapılması, otomasyon sisteminin kontrolü, doğal aydınlatma, dış cephe yalıtımı, tesisat kaçaklarının giderilmesi veya iklimlendirme ayarlarının optimize edilmesi gibi uygulamalar da verimliliği artırırken faturaları düşürüyor. 

Konutlarda ise özellikle faturalar doğrudan cebe etki ettiğinden daha dikkatli davranılıyor, ancak burada da temel bilgi eksiklikleri söz konusu. Örneğin hava çok sıcaksa klimanın ayar sıcaklığını 16-17 derecelerde tutuyoruz. Halbuki yaz ayları için konfor şartlarını sağlayacak ayar sıcaklığı 24-25 derecelerde olmalı. Üstelik klimadaki her bir derecelik artış yüzde 5 tasarruf sağlıyor. Yani klimanın ayarını 22’den 24 dereceye getirerek yüzde 10 gibi yüksek bir tasarruf oranına ulaşmak mümkün.

Ayrıca içeride ilave sıcaklık artışına neden olan ürünleri dikkatli kullanmak, gün ışığından mümkün olduğunca fazla faydalanmak, dış cepheye yalıtım uygulamak gerekiyor. Önemli bir konu da fırın, bulaşık makinesi, çamaşır makinesi gibi beyaz eşyaları, güneşin etkisini yitirdiği saatlerde çalıştırmak. Çünkü bu cihazlar ısı yükü de oluşturduğu için klimanın soğutma yükünü ve dolayısıyla enerji tüketimini artırıyor. 

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar