Türkiye’de yüzde 70’i geçen gıda fiyatları enflasyonu neden üç haneye varacak?

Türkiye’nin AKP dönemi tarım politikasındaki değişiklikler ve özellikle ikinci 10 yılındaki tarım politikasızlığı uzun süredir devam eden bir sorun.

Rusya Ukrayna'yı işgal etmeden önce bile, salgın sonrasında artan nakliye maliyetleri, enerji fiyatlarındaki yükselme ve tabi iklim krizine bağlı aşırı hava koşulları, işgücü sorunlarıyla birleşerek dünya genelinde gıda fiyatlarını yukarılara taşımaktaydı. Birleşmiş Milletler Gıda Örgütü’ne (FAO) göre daha Ukrayna işgali başlamadan önce ocakta küresel Gıda Fiyat Endeksi aylık %3,9 artışla yıllık %20,7 seviyesine yükselmişti. Ki tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşan endeksin aynı zamanda son iki senede %40 artması anlamına da gelmekteydi. 

FAO Gıda Fiyatları Endeksi


24 Şubat’ta Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmeye başlaması 120 milyar dolarlık tahıl ticareti rotalarını değiştirdiği gibi, gıda fiyatlarını daha da yukarılara taşıdı. FAO endeksi şubat verisini bu hafta açıklayacak ancak asıl etkiyi izlemek mart verisinden mümkün olacak. FAO mart sonunda yayınladığı raporda küresel gıda arzındaki daralmanın gıda ve yem fiyatlarını %8 ile %22 arasında artırabileceğini söylüyor. Tabi özellikle de Ukrayna’nın önemli üretim merkezi olduğu tahıl ve ayçiçeği çekirdeği pazarlarındaki arz açığı ile gelecek fiyat artışlarına dikkat çekiyor. Çünkü tarımsal üretimi etkileyerek fiyatları yukarıya iten faktörler kalıcı görünüyor. 

Türkiye’de pazartesi açıklanan mart enflasyon verisi içinde en dikkat çeken kalemlerden bir tanesi ise kuşkusuz gıda fiyatları enflasyonunun yıllık %70,3’e yükselmesi ve manşet TÜFE enflasyonu %61’in oldukça üzerine çıkması. Bu yeni bir durum değil ancak enflasyonun artma hızı ve ulaştığı seviye, harcamaları içinde gıdanın payı daha yüksek olan dar gelirliyi çok daha sert vuruyor. Hissettikleri ortalama enflasyon seviyesini gıda fiyatları enflasyonu seviyesinde eşitliyor. 

Üstelik işin korkutucu tarafı, Türkiye’de tarımsal üretimin yapısı gereği, maliyet faktörlerinin kaynakları nedeniyle gıda fiyatları enflasyonu mevcut %70’ten %100’ün üzerinde üç haneli seviyelere doğru ilerlemekte. 

Türkiye’nin AKP dönemi tarım politikasındaki değişiklikler ve özellikle ikinci 10 yılındaki tarım politikasızlığı uzun süredir devam eden bir sorun. Gıda fiyatları artışları ve yoksunluk konusunda işin uzmanları uzun zamandır uyarmakta olsa da, toplumun önemli bir kesimi çiftçinin çığlığını ancak Ukrayna savaşına bağlı ayçiçek yağı kuyrukları ve buğday ithalatının vardığı boyut sayesinde duydu. 

2022-2023 dönemi özellikle kritik görünüyor, FAO’ya göre bir açlık krizi kapıda. Keza dünyanın tahıl ticaretinin ¼’ünün merkezini Ukrayna ve Rusya oluşturmakta.  Savaş Rus askerlerinin Ukrayna’nın tarım üretim altyapısını parçalamasına, üretimin düşmesine ve tahıl stoklarının ülke içinde kilitli kalmasına neden olurken, Rusya’ya uygulanan yaptırımlar Rus tahılını da ulaşılmaz hale getiriyor. Artan risklere karşılık bazı ülkeler aynı pandemi başlangıcında olduğu gibi kendi gıda tedariklerini korumak için ihracat yasakları getirmeye başladı bile.    

Küresel tahıl fiyatlarını 2022 ilk çeyrek ve ötesinde yukarı iten en önemli neden elbette Ukrayna’nın savaş başlangıcından bu yana kapanan limanları. Karadeniz kaynaklı stoklardaki tahıl dünyaya dağılamıyor. Rusya'nın buğday sevkiyatlarının önemli kısmı geri dönmekte. Kısaca tedarik zincirleri dünyanın o tarafında neredeyse tamamen kırılmış durumda. Savaş ülkenin tüm tarım arazilerini olumsuz etkilerken, devam eden çatışmalar tahıl ekiminin yapılamayacağı ya da ekilen diğer mahsullerde hasadın savaştan doğrudan ya da eksik bakımdan zarar göreceği anlamına geliyor. 

Rusya ve Ukrayna küresel tahıl ticaretinin dörtte birini oluşturuyor

Tarımsal üretimde olmazsa olmaz giderlerin en önemlileri arasında ise gübre ve mazot var. Pandemi çıkışından bu yana küresel ölçekte talep patlamasına üretim seviyesinin yetişememesi dünya ekonomisinde bugün gelinen yüksek enflasyonun arkasındaki temel neden. Enerji fiyatlarındaki artış 2021 başından beri kademeli olarak izlenmekteyken, 2021 sonunda 76 dolar civarında olan varil başına petrolün fiyatı Ukrayna savaşı ile 140 dolara fırladıktan sonra bugün 110 dolar civarında seyretmekte. İşin uzmanları petrol fiyatlarında 100 doların altını kalıcı bulmuyor kısa vadede. Enerji fiyatları ile tarımsal üretimin bağlantısı, enerji fiyatlarındaki artışın doğrudan gıda fiyatları enflasyonunu tetiklenmesine neden oluyor. 

Özellikle Avrupa'da azotlu gübre üretimi için önemli bir girdi olan doğal gaz fiyatlarının geçen yazdan beri sert yükselmesi, kısmi üretim kesintilerine neden olarak arz sorunu yaratmıştı bile. Diğer taraftan çiftçilerin üretiminde kullandıkları makineler çalıştırmak için kullandıkları enerji maliyetleri petrol fiyatındaki artışla zirveleri zorluyor. Ukrayna işgali nedeniyle ABD ve İngiltere’nin yaptırımlar listesine Rus ham petrol ve diğer petrol ürünlerinin ithalat yasağını eklemeleri Rusya'nın Ukrayna'daki savaşının bir sonucu olarak artan enerji maliyetlerini kalıcı hale getirme riski taşıyor. Özellikle AB de bu trene binerse. ABD mayıs ayından itibaren altı ay süreyle stratejik rezervlerinden günde bir milyon varil petrol serbest bırakacak olsa da, enerji piyasası halen diken üstünde. Bu gerginlik de fiyatlara yansıyor. 
Çoğu mahsulü yetiştirmek için kritik önemdeki gübrede fiyatlar, üretim sıkıntıları nedeniyle işgalden önce de yükselmekteydi.  Savaştan sonra yepyeni zorluklar duruma eklendi çünkü gübre üretiminde hammadde kaynakları Rusya menşeili. Rusya ise yaptırımlara tepki olarak kendi gübre üreticilerinin ihracatına sınır getirdi. Bu durum Avrupa’dan Brezilya’ya kadar tüm çiftçilerin ortak sorunu haline çünkü fiyatlardaki astronomik artış bir yana gübre temini giderek zorlaşmakta.   
Türkiye’de yaşanan gıda fiyatları enflasyonu başka ülkelerde olmayan bir faktörle de yukarı yönde hareket etmekte. O da TL’nin eritilen değeri. AKP hükümetinin Yeni Ekonomi Modeli çerçevesinde Eylül 2021’de devreye sokulan faiz indirimleri Türk Lirasının değerini son bir yılda %90 aşındırmış durumda. Gübre ve mazotun dünyada artan fiyatları yanında TL’nin değersizliğine bağlı ithalat maliyetlerinin daha da yüksek olması tarım üretimini çok pahalı hale getirmiş durumda. Mevcut üretim seviyesi birçok tarım ürününde 2022’de 2021’in altına inecek çünkü Türkiye’de çiftçi 2021 sonunda başlayan tahıl ekimi ve ilerleyen aylarda devam eden ürünlerin ekiminde kullanması gerekenin çok altında gübre kullanmakta. %20-30 arası verim düşüklüğü arz sorunu yaratarak fiyatların bugün ulaştığı seviyeden hızla yükseleceği anlamına gelmekte. Dolar bazında son 3 ayda %50 artan petrol fiyatı TL’nin değer kaybı seviyesi ile birleşince çiftçinin traktörü tarlaya çıkaramaz hale gelmesine neden oluyor.

Kısaca dışarıdan gelen bir şok dalgası Türkiye’de uzun yıllardır irtifa kaybederek sorunlar yumağı olan tarım sektöründe yaşanan krizin, kısa bir vadede sofralarımızda kıtlık ve %100’ün üzerine yönelen gıda fiyatları enflasyonu olarak dönüşüyle sonunda gözle görülür hale geliyor.

Hindistan gibi Ukrayna pazarını kapmaya çalışan ülkeler tahıl üretimi seferberliği başlatırken, Türkiye’deki AKP hükümetinin aklına çiftçisine özel destekler vererek tahıl ithalatını sonlandırmak gelmiyor. Aksine, yabancı basından okuduğumuz üzere kaybettiği Ukrayna tahıl ithalatını yerine koymak için çok daha pahalıya mal olacak şekilde Brezilya, Arjantin ve Hindistan ile temas kurmaya çalışıyor. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Güldem Atabay Arşivi