Tutuklu yakınlarından ESP ve TİP’e ziyaret

Tutuklu yakınlarından ESP ve TİP’e ziyaret
ESP ile TİP’i ziyaret eden tutuklu aileleri, sürdürdükleri Adalet Nöbeti’nde polis işkencesine işaret ederek, buna karşı destek talebinde bulundu.

Silivri 3 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Yakup Akman’ın annesi Fince Akman ve Afyon T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Hamgin Karakaş’ın annesi Cemile Karakaş, sürdürdükleri "Adalet Nöbeti" eylemi kapsamında Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) İstanbul İl Örgütü ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul İl Başkanlığı’nı ziyaret etti. Akman ve Karakaş’a Marmara Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Dayanışma Derneği (MATUHAYDER) Eşbaşkanı Nesim Özkan da eşlik etti.

Akman ve Karakaş’ı ESP İl Yöneticisi Hülya Gerçek ile beraberindeki heyet karşıladı. Ziyarette ilk olarak söz alan MATUHAY-DER Eşbaşkanı Nesim Özkan, tutuklu yakınlarının önce İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, sonra Adli Tıp Kurumu (ATK) ve adliyeler önüne taşıdığı Adalet Nöbeti’nin önemini anlatarak konuşmasına başladı.  Annelerin tutuklu bulunan çocukları için adalet talebinde bulunduklarını dile getiren Özkan, bu talebi siyasi parti ve sivil toplum örgütleri ile paylaşarak, destek ve dayanışma talebinde bulunduklarını kaydetti.

'DEVA VE GELECEK PARTİSİ RANDEVU VERMEDİ'

Bu güne değin CHP, Sadet Partisi ve birçok sol, sosyalist partiyi ziyaret ettiklerini paylaşan Özkan, DEVA ve Gelecek Partisi’nin annelere randevu vermediğini de aktardı. Aynı zamanda annelerin İstanbul Barosu ile görüşmek için başvuruda bulunduklarını kaydeden Özkan, baronun "dilekçeniz kayboldu" şekilde yanıt vererek, randevu vermediklerini belirtti.

'BARONUN RANDEVU VERMEMESİ BİZİ YANILTTI'

Özkan, "Baronun annelere randevu vermemesi bizi yanılttı. Soru işaretleri yarattı. Zor bir süreç var. Bu faşizmi yenmek için kenetlenmek gerekir. Türkiye, faşizme doğru gidiyor. Türkiye’yi yöneten Erdoğan önüne üç tane konsept koymuş. Bunlardan biri sınır ötesi operasyon, Gezi’yi gündemleştirmek ve soykırım operasyonlar. Buna karşı nasıl karşı çıkabiliriz onu tartışmak istiyoruz. Daha önce baskılara tepki gösteren kitle yerinde duruyor. Onu harekete geçirip bu baskıların son bulmasını sağlayabiliriz" dedi.

‘SADECE ADALET İSTİYORUZ’

Daha sonra söz alan Cemile Karakaş, adalet taleplerini dile getirdikleri her yerde baskıya uğradıklarını belirtti. Buna rağmen vazgeçmediklerini dile getiren Karakaş, "Nereye gidiyorsak bizi kovuyorlar. Eve dönerken bindiğimiz metroya kadar arkamızdan geliyorlar. Pes etmeyeceğiz, çocuklarımızın hakkını isteyeceğiz. Sadece adalet istiyoruz. Çocuklarımızın sağlığını istiyoruz. Çocuklarımız suçsuz. 5-6 ay önce çocuğumu buradan sürgün ettiler" diye konuştu.

‘SOKAKTA İFADE ETMİYORLAR’

ESP’li Hülya Gerçek de, iktidarın hem içeride hem dışarıda topyekûn saldırıda olduğuna işaret etti. Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik saldırısı ve HDP’ye yönelik kapatma girişimine dikkat çeken Çiçek, "Bunlar savaş politikasının bir parçası. Kürdistan’ın parçalarından savaş tırmandıkça, hapishanelerdeki saldırılar daha fazla oluyor. Bu durum artık adli tutuklulara da yansıdı. Bu durum parti ve örgütlerle çözülmeyeceği ortadır. Hata söz konusu Kürtler olunca, devrimci ve ilerici dediğimiz kesimler de yeterli tepkiyi göstermiyorlar. Söylemde söylüyorlar ama sokakta ifade etmiyorlar. Biz de bazı noktalarda eksikliğe düşüyoruz" diye belirtti.

‘DİRENİŞ ZEMİNİNİ BİRLİKTE KURMALIYIZ’

Saldırıların masa başında çözülmeyeceğini söyleyen Çiçek, "Bu savaş ve işgal politikaları ancak sokakta son bulur. Bu cepheyi genişletmek gerekiyor. Bu tüm devrimcilerin görevidir. Bu masada hapishaneye girmeyen ya da bir yakını olmayan kimse yok. Onun için bu saldırıların doğrudan muhatabıyız. Sadece anneler ile tepki koyulması cılız kalıyor. Annelerin iradesi ve kararlığı yıllardır bizlere yol gösteriyor. Hep önümüzü açtı ancak onlarla bir olmak zorunluğunun farkındayız. Hapishanelerden daha fazla cenazenin çıkmasını engelleyecek direniş zemini birlikte yaratmalıyız. Dün olduğu gibi bu günde üzerimize düşen ne varsa yapmaya hazırız. Annelerimiz yalnız bırakma gibi bir sorumsuzluğun içine giremeyiz" ifadelerini kullandı.

ESAT OKTAY ZİHNİYETİ

Konuşmalar ardından Akman, Karakaş ve Özkan buradan ayrılarak TİP’e gitti. Burada ise Akman, Karakaş ile Özkan’ı İl Başkanı Cengiz Yeter ile beraberindeki heyet karşıladı. Burada da söz alan Özkan, cezaevlerine dönük anti-demokratik uygulamaların arttığını ifade etti.  Bu durumun iki yıldır sürdüğünü ve işkencelerin arttığını dile getiren Özkan, "12 Eylül döneminin vahşeti, zihniyeti şu anda devreye konuluyor. Esat Oktay birey ve fiziki olarak yok ama düşünce ve zihinsel olarak şu anda cezaevlerinde bulunuyor. Tutukluların cenazeleri çıkıyor, sürgün ediliyorlar. Yolda işkenceye maruz kalıyorlar. Hastane hakları engelleniyor. Yani şu anda ateş çemberinde tutuluyorlar" dedi.

ÖLDÜRME POLİTİKASI

Cezaevlerinin kimin tarafından yöneltildiğinin net olmadığını söyleyen Özkan, "İçişleri mi Adalet Bakanlığı mı yoksa Erdoğan mı yönetiyor beli değil. Devletin politikası öldürmeye yöneliktir" diye konuştu. Var olan sorunların tüm siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinin gündeminde olması gerektiğini kaydeden Özkan, destek talebinde bulundu.

İÇ ÇAMAŞIRLARI DAHİ VERİLMEDİ

Burada söz alan Cemile Karakaş, çocuğunun Afyon’a zorla sevk edildiği sırada işkenceye maruz kaldığını paylaştı. Karakaş, "Oğlumun kulak zarını patlattılar. Boynuna kemer koydular. Sabaha kadar kulakları kanamasına rağmen hastaneye götürmemişler.  Şu anda adlilerin içinde kalıyor. Çok şiddet var. Her şeyi ellerinden almışlar. Bir hafta arıyorlar onu da paralı yapmışlar.  Dışarıdan gönderdiğimiz eşyaları vermiyorlar. Bir iki ay önce iç çamaşırı gönderdim bedeni nedeniyle vermemişler. ‘Bedeni senin bedenine denk değil’ deyip vermemişler. Ne alakası var?" diye sorarak, tepkisini dile getirdi.

‘ÖZEL MÜDÜR’

Söz alan Fince Akman ise, çocuğuna dönük işkencenin sistematik hale dönüştüğünü kaydetti. Her türlü fiziki ve psikolojik işkenceye maruz kaldıklarını belirten Akman, "Gece yarısı gidip kapılara vuruyorlar. Anlatımına göre biz ‘hayvanlarımızın’ kapısını bile vurmuyorduk. Böyle yaptıkları için ranzadan düşüyorlar. Zaten bu şekilde onların düşüp ölmesini istiyorlar" diye belirtti. Silivri Cezaevi’nde bulunan müdürün çocuğuna "Ben Ankara’dan sizler için özel geldim" dediğini paylaşan Akman, "Tayyip Erdoğan mı Soylu mu göndermiş? Bu müdürü kim göndermiş? Hasta olduklarında bile hastaneye gitmek istemiyorlar. Çünkü hastaneden sonra tek kişilik hücreye koyuyorlar. Onlar da korkuyor. ‘Bizi tek kişilik hücrede öldürürler’ diyorlar" dedi.

‘GERİ ADIM ATMAYACAĞIZ’

Adliyenin önüne gittiklerini ancak sürekli  polis şiddeti ve engellemesi ile karşılaştıklarını paylaşan Akman, "Biz çocuğumuzun tabut içinde çıkmasını istemiyoruz. Bunun için adliye önüne gidiyoruz. Ancak sürekli tehdit ve şiddete maruz kalıyoruz. Üç beş anne oraya gitmemize rağmen yüzlerce polis getiriyorlar. Bize karşı merhametleri yok. Biz bunu kabul etmiyoruz. Ne yaparlarsa yapsınlar çocuklarımızın peşini bırakmayacağız. Çocuklarımızın davasından geri adım atmayacağız" ifadelerini kullandı.

‘YANINIZDAYIZ’

Söz alan TİP İl Başkanı Cengiz Yeter de, saldırıların ideolojik olduğunu söyledi. Devletin tutukluları ideolojik olarak yok etmeyi hedeflediğini dile getiren Yeter, "Dirençlerini yok etmeye çalışıyorlar. Bu, bizler için yeni bir durum değil. Sık sık tekrarlanıyor ve yeniden üretiliyor. Bu durum 12 Eylül döneminde de yaşandı. Görülüyor ki; farklı siyasi iktidarlar bunu tekrar etmekte çekinmiyorlar. Bu günden sonra bu konuda daha da duyarlı olacağımızı sözünü verebiliriz. Takipçisi olmaya çalışacağız. Çok sayıdaki insan siyasi nedenlerle, siyasi suçlarla onlarca yıl ceza alıp hapse atılabiliyor. Bunun farkındayız ama daha çok sayıda insanın farkına varması hepimizin görevidir.  Bu anlamda yanınızdayız" diye konuştu. (MA)

Öne Çıkanlar