Tarihe düşülen bir not olarak 'Ufka Bakma Durağı': Bir umut ve başlangıç hikâyesi

Tarihe düşülen bir not olarak 'Ufka Bakma Durağı': Bir umut ve başlangıç hikâyesi
Belgeselin yönetmenleri ve Kültürhane'nin kurucularından Barış Akademisyeni Ulaş Bayraktar, Artı Gerçek'e konuştu.

Nazlı Eda PİYADE


ARTI GERÇEK- Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen akademisyen Ulaş Bayraktar ve arkadaşlarının kurduğu Mersin’in 'alternatif akademisi' Kültürhane’nin hikâyesine odaklanan 'Ufka Bakma Durağı’ belgeseli yayınlandı. Belgeselin yapımcılığını Zeynep Ünal üstlenirken, yönetmen koltuğuna Çiğdem Mazlum ve Sertaç Yıldız oturdu.

Belgeselin tanıtımında, "Bir imza, bir insanın hayatını nasıl değiştirir? Bir insanın bireysel iradesi ile attığı imza, kaç kişinin hayatını etkiler? Hayata yeniden başlamak için ne kadar geriye gitmek gerekir? Okuduğun okullar; liseler, üniversiteler… Hepsini geride bırakıp yeni bir hayata başlamak mümkün müdür?" ifadeleri yer aldı.

689 sayılı KHK ile Mersin Üniversitesi’ndeki görevinden 29 Nisan 2017'de ihraç edilen Ulaş Bayraktar ile beraberindeki akademisyenler Ayşe Gül Yılgör ve Galip Deniz Altınay’la birlikte çıktığı Kültürhane yolculuğunu kameraya aktaran belgeseli, yönetmenler Çiğdem Mazlum ile Sertaç Yıldız ve Barış Akademisyeni Ulaş Bayraktar ile konuştuk.

YOLA ÇIKIŞ

Yönetmenlerden Çiğdem Mazlum, belgeselin çıkış fikrini şöyle anlattı:

"'Bu suça ortak olmayacağız!' bildirisinin kamuoyuna duyurulmasının ardından akademisyenler üzerinden başlatılan ‘cadı avı’ dehşetle tanık olduğumuz bir süreçti. Zaten yeterince karanlık olan bir dönemden uzun süre daha çıkamayacağımızı hissettiren bir yanı vardı elbette. Tabi bunları yaşarken birer tanıktık ve bu süreçleri anlatmak erken bir refleksti ve fazlaca ağırdı! Bir mağduriyet hikâyesi anlatmak özellikle kaçındığımız bir durumdu. Zaten sonrasında bir yandan akademisyenlere yönelik ihraçlar, soruşturmalar, davalar müthiş bir hızla sürerken diğer yandan etrafımız dayanışmanın birçok örneğiyle dolmaya başladı. Birçok farklı şekilde bir araya gelen akademisyenler, daha erişilebilir, toplumsal alanda daha çok yer alan, güç veren odaklar yarattılar. 2019 Aralık ayında yapımcımız Zeynep ile tam da bunun üzerine konuşurken dayanışmanın en güçlü örneklerden biri olan Kültürhane’den bahsetmesi ile anlatmak istediğimiz umut hikâyesi bizi Mersin’e ve Kültürhane’ye taşıdı. Böyle bir dünyanın varlığını olabildiğince fazla insana duyurmalıydık, çünkü ihtiyacımız olan en çok da buydu o dönem."

"Uzunca bir süre hikâyeyi en iyi nasıl anlatabileceğimize odaklandık ve belgeseli nasıl bir yaklaşımla kurmamız gerektiğine kafa yorduk" diyen yönetmen Sertaç Yıldız ise hazırlık süreçlerine ilişkin, "Kültürhane’ye odaklanmanın tarihsel bir sürece odaklanmak anlamına geldiğine karar verdik" dedi.

'MEKÂNI ANLATMAK, ÜLKENİN EN ZORLU DÖNEMLERİNDEN BİRİNİ ANLATMAKTI'

Kültürhane’yi, "Nihayetinde ihraçlar sonucu ortaya çıkan ve her aşaması içinde bulunduğumuz sürecin ve dönemin yarattıklarıyla şekillenen ve anlamlarla dolu bir mekân" olarak tanımlayan Yıldız, "Bu mekânı anlatmak aynı zamanda ülkenin en zorlu dönemlerinden birini anlatmaktı. Bu bağlamda Kültürhane’yi, hem sürece hem de bir kamusal alan olarak akademinin her yerde yaratılabileceğine güçlü bir örnek olarak merkeze almaya karar verdik" diye konuştu.

'BİR UMUT VE BAŞLANGIÇ HİKÂYESİ'

Ufka Bakma Durağı’nın kendileri için ‘bir umut ve başlangıç hikâyesi’ olduğunu söyleyen Çiğdem Mazlum, bu nedenle belgeselde Kültürhane’ye odaklandıklarını belirtti.

Mazlum, "Kültürhane, kendisini ortaya çıkaran reel sürece öfkeyle değil dayanışmayla ve umutla cevap veren bir mekân. Bu yönüyle filmimiz aslında, final sahnesinde olduğu gibi kaybettiklerimizi unutmadan, yaşamı dayanışmayla yeniden kurmayı, umuda sarılarak devam etmeyi öneriyor" dedi.

'BİRLİKTEYKEN İÇİNDEN ÇIKILMAYACAK KARANLIK YOKTUR'

Yönetmenlerden Sertaç Yıldız, belgeselin ‘tarihe düştüğü notu’ ise şöyle anlattı:

"Kültürhane’nin kentte, hatta yolu düşenler için daha geniş bir çeperde yarattığı etki önemli. Üniversite binalarının, akademik unvanların çok ötesinde geniş bir kesime hitap ediyor. Tez çalışmalarının devam ettirildiği, kütüphanesindeki 10 binden fazla kitapla, müzik dinletilerinden ekoloji, tarım, gıda sohbetlerine dek birçok kültürel etkinlikle alternatif bir akademi yarattı.

Şu anda yayıncılık alanında da birçok faaliyet yürütülüyor, bu anlamda kültürel üretimi toplumla buluşturan bir gelenek inşa etti Kültürhane. Böylesi bir mekân için verilen zaman, emek, çaba ve birliktelik olağanüstü elbette. Aynı zamanda bir hafıza mekânı, bu yönüyle de çok güçlü aslında.

Kültürhane’nin öyküsünü araştıran biri, barış için imza atan akademisyenlerin hangi süreçleri yaşadığına, ülkeyi terk etmek zorunda kalanların hikâyelerine, tüm süreçlere dair bilgi edinebilir. Belgeselin tarihe düştüğü not bu anlamda bir arada olmanın gücü sanırım. 'Birlikteyken, omuz omuzayken içinden çıkılmayacak karanlık yoktur' demek istiyor film."

'NEŞENİN DE BİR DİRENME BİÇİMİ OLDUĞUNU GÖSTERİYOR'

"Filmde aktarabildiklerimiz gördüklerimizin, duyduğumuz heyecanların çok küçük bir kısmı aslında" diyen yönetmen Mazlum da Kültürhane’yi ve tarihi yerini şu cümlelerle özetledi:

"Kültürhane o kadar zengin ve ezber bozan bir alan ki, her yönüyle araştırdığınız ve hakkında pek çok bilgiye sahip olduğunuzu düşündüğünüz anda yeni bir sürprizle çıkabiliyor karşınıza. Filmde Ulaş ve Deniz bir kısmını anlatıyor, içilen çaydan masa sandalyelere dek fikirlerle ve duygularla dolu. Her köşesi farklı öyküler barındıran, dayanışmayla örülü bir mekânla yaratılan koca bir umut adası. Afişimizde de yazdığı gibi, neşenin de bir direnme biçimi olduğunu gösteren en güzel örnek Kültürhane ve yaratıcıları."

'YAPABİLECEKLERİMİZE ENGEL OLAMAYACAKLARINI GÖSTERMEYE SOYUNDUK'

2017 yılının 29 Nisan'ında 689 sayılı KHK ile Mersin Üniversitesi’ndeki görevinden ihraç edilen Barış Akademisyeni Doç. Dr. Ulaş Bayraktar ise kendisi için yola çıkış hikâyesini yukarıdaki görselle anlattı.

"Bu duvar yazısını İzmir Kadifekale’de görmüştüm. İhraçtan sonraki ruh halimizi şahane bir şekilde özetleyen bir ifadeydi" diyen Bayraktar, şöyle devam etti:

"Yapageldiklerimize, yapmayı bildiklerimize kesik atılsa da yapabileceklerimize engel olamayacaklarını göstermeye soyunduk. Çünkü sevgili Bülent Şık’ın 'Bizi Yeryüzüne Bağlayan Hikâyeler'de yazdığı gibi bir şeyler yapmak için umuda değil, umut için bir şeyler yapmaya ihtiyacımız vardı. Hem bunun için ne unvan ne de makam gerekiyordu. Bilgi ve becerilerimizi dönüştürüp, yeni işler icat edip yolumuza devam ettik.

KÜLTÜRHANE: SEYİR HALİNDE OLMAK İÇİN ÇIKILMIŞ BİR YOL

Kültürhane işte bu yolun ve yoldaşlığın hikâyesi. Bir yere varmak üzere değil, seyir halinde olmak için çıkılmış bir yol. O yüzden ufka bakma durağı; bir varış noktası olarak değil, dengemizi, ritmimizi koruyacak bir kerteriz olarak ufuk.

Ufka bakma diyoruz ama sakın ha bakakalma durağı değil; seyretme, seyirde olma durağı. O yüzden bu durakta durulmuyor, inilmiyor, sadece gidiliyor ve umut devşiriliyor."

'KİŞİSEL HİKÂYELERİMİZİN ÖNE ÇIKMASINI İSTEMİYORUM'

Kültürhane sürecini kayıt altına alan belgesel için en başlarda çok da 'hevesli' olmadığını söyleyen Bayraktar, "Kişisel hikâyelerimizin öne çıkmasını istemiyordum çünkü bir tasfiye sürecinin aslında en ayrıcalıklı muhreçleriydik. Hem hayatta kalmamızı sağlayacak beceri ve birikimimiz vardı hem de Mersin gibi dostlarımızla sarmalanmış bir şehirde yaşıyorduk. Bir başarı hikâyesi olarak anlatılmasını hiç istemiyordum o yüzden. Şansımızı değerlendirdik sadece biz. Bu konuda güvence verdiler ve öyle başladık" dedi.

'BARDAĞIN DOLULUĞU YA DA BOŞLUĞU DEĞİL ÖNEMLİ OLAN BARDAĞIMIZIN OLMASI'

"Kendimiz için umut devşirme çabamızın filminin başkalarına da ilham vermiş olmasını umarım" diyen Bayraktar, sözlerini şöyle bitirdi:

"Çünkü bizim için önemli olan bardağın doluluğu ya da boşluğu değil, hala bir bardağımızın olması; elimizde varsa bir bardak nasıl olsa doldururuz evvelallah."

Belgeseli bu linkten izleyebilirsiniz.

Öne Çıkanlar