Ülkeyi ve dünyayı kurtaracak olan örgütlü emek gücüdür

Ülkeyi ve dünyayı kurtaracak olan örgütlü emek gücüdür
DİSK Genel Sekreteri Adnan Serdaroğlu, Artı TV'de ekrana gelen Söz Sırası programına konuk oldu.

Adnan SERDAROĞLU


ARTI GERÇEK-Türkiye'deki ekonomik krizin üstüne yaşanmaya başlanan Coronavirus salgını işçi arkadaşlarımız hem ekonomik açıdan hem de sağlık açısından önemli derecede etkiledi. 

Salgın başlamadan önce yaşanılan ekonomik kriz, işçileri önemli ölçüde işsiz bırakmıştı ve gelecek ile ilgili karamsarlıkları daha da fazlalaşmaktaydı. Üzerine gelen Covid 19 salgını bunu çok daha belirgin bir hale getirdi. Bir yıldır şunu görüyoruz; siyasi iktidar sosyal devlet anlayışından tamamen uzaklaştı, patronların kurtarılması için de her türlü teşviği ve uygulamayı hayata geçiren bir anlayışı sürdürmeye başladı. Ama işçiler için baktığımız zaman, işsizlik, yoksulluk, ücretlerde kayıp ve salgınla karşı karşıya kalacak şekilde çarkların dönmesi zorlaması içerisinde bir yılı geçirmek durumunda kaldık. 

Bir yıl içerisinde ortaya çıkan gelişmelere baktığımız zaman Kod 29 gibi bir zulme uğrattı. Biz DİSK olarak yaptığımız başvuru sonucunda zorla da aldığımız rakamlara baktığımız zaman, 2020 yılında 177 bin kişi işten çıkartıldı. Ayda 15 bin bin kişi, günlük 500 kişi demek... Hani işten çıkartma yasağı vardı? Böyle bir dönemde işverenler Kod 29 saldırısını olabildiğince kullandılar ve işçileri sendikalaşmanın önünde o maddeyi bir silah olarak kullandı. 

Kod 29'dan rahatsız olan siyasi iktidar bunu parçalayarak hem işverenlerin elini rahatlatıyor, hem de hükümete yönelik Kod 29 eleştirilerini de elemine etmeye çalışıyor. Biz bunu görüyoruz ve işe yaramayacağını ısrarla söylüyoruz. 

Elbette işçilerin kayıpları çok oldu. Bu süre içerisinde patronlara verilen teşvik ve Kısa Çalışma Ödeneği ile birlikte patronların daha az ücret ödemesinden kaynaklı 2020 yılının daha karlı geçmesi de patronlara verilen desteğin açıkça göstergesiydi. 

Şu an işsizlik sigortasında 90 milyar para olması gerekiyor. Ama bu 90 milyar malesef kağıt üzerinde var ve hükümet bu parayı bir şekliyle kullanmış. Aynı 128 milyar doların kaybolduğu gibi, ne şekilde kullanıldığı bilinmediği gibi bu 90 milyarın da ne olduğu belli değil. Bu sebeple Kısa Çalışma Ödeneği'ni uzatmıyor. Daha az ücret verilecek olan ücretsiz izin uygulamasını devam ettiriyor. 

Biz tüm bu sorunların karşısında 1 Mayıs'a gidiyoruz. Bu kadar sorun yumağı içerisinde gireceğimiz 1 Mayıs bizim açımızdan umutların yan yana getirileceği bir 1 Mayıs olacak. Umut yan yana diyoruz. Umudu yan yana getireceğiz. İşten çıkartmalar yasaklansın, işçiler Coronavirus'ten korunur hale gelsin, işsizlik sigortası ödenekleri patronlara değil işçilere ödensin, hiçbir şekilde işten çıkartmalar serbest olmasın, kayıt dışı çalışanların yaşamış olduğu mağduriyetler giderilsin, sendikalaşma önündeki engeller hiçbir şekilde işverenlere verilecek yeni silahlarla engellenmesin, sosyal devlet anlayışı hayata geçsin, Türkiye bugün dünyanın virüs sayıları bakımından en kötü olma durumundan bir an önce uzaklaşsın diyeceğiz. 

Biz bugün karar vericilerin kendi kararlarına uymadığı bir ülkede yaşıyoruz. Ülkeyi yönetenlerin toplumu yanlış yönlendirerek içinden çıkılmaz bir duruma düşürdüğünü görüyoruz. Sendikaların, STK'lerin, demokratik kitle örgütlerinin süreçten uzaklaştırılarak kendi yandaşlarıyla birlikte yanlış süreçle daha tehlikeli bir döneme sokulduğunu görüyoruz. Bu sebeplerle diyoruz ki; 1 Mayıs bizim açımızdan tüm ülkede ve dünyada işçilerin daha gür bir şekilde sorunlarını dile getirdiği, çözüm önerilerini ortaya koyduğu ve umudun yan yana geldiği bir gün olsun diyoruz. 1 Mayıs Uluslararası Birlik Mücadele Dayanışma Günü bu sene de kısıtlamalar altında kutlanacak ve biz daha yaygın bir şekilde bir haftaya yayacak şekilde kutlanmasını sağlayacağız. İşçi sınıfı yaratıcıdır, her türlü baskıya karşı kendisinin önüne konulan setlere karşı mutlaka bir çözüm yolu bulacaktır. Hem ülkeyi hem de dünyayı bu saldırılardan kurtacak olan da örgütlü emek gücüdür. 
 

Öne Çıkanlar