UNESCO’nun yok saydığı Alevilik

UNESCO’nun yok saydığı Alevilik
Onları bilge yapan kendi sesleri değil, toplumlarının sesleridir, duruşudur, düşünme biçimidir.

Hasan HARMANCI


UNESCO 40. Genel Konferansı İdari ve Mali İşler (APX) Komisyonu’nda 2020-2021 yılı için 59 Anma ve Kutlama Yıl Dönümü kabul edildi.*** Bu kabul uluslararası bir özellik taşır. Bir yönüyle de insanlığın mirası olarak yerel durumda kalan değerler, düşünceler, görüşler ve kişiler hayata evrensel bir boyutla yeniden taşınır. Bu yıl yaşadığımız topraklara ait olmakla birlikte Alevi kimliğiyle bilinen şahsiyetler belirleyici oldu. Bunda tarihin kronolojik dizilimi önemli olduğu kadar hala bir yönüyle belirleyici olanlara da yer verilir.

2020-2021 ‘de Hâce Bektaş Veli, Emre Yunus ve Ahi Evran dikkat çekilenler arasında. Aleviler açısından övünç dolu bir dönem olsa gerek, her ne kadar haberleri olmasa da. Bu yıl bu üç önemli isimle Aleviler dünyanın her yerine kendilerini anlatmak için hayatın bin bir donuyla tarihin dibinden sesleniyorlar. Hâce Bektaş Veli de, Emre Yunus da, Ahi Evran da aynı dönemin zorluklarıyla karşılaşan ve hala insanlığa umudu, sevgiyi, hoşgörüyü, empatiyi ve sabrı sesleriyle evrensel hafızamıza taşıyanlardandır.

Bu üç bilge hayata bilgilerini bırakanlar arasında değildir. Emre Yunus’u ayırırsak yazıya dökülmüş bir ifadeleriyle de karşılaşılmaz. Ancak adları anılarak ya da atfedilerek çokça yazma ve hikmete sahibiz. Onlar tarihteki yerlerini örnek ve örgütleyici kişilikleriyle aldılar.

Günümüzün bencil, çıkarcı, emek sömürüsünü doğal karşılayan, ne insana ne de diğer canlılara ve doğaya empati yapmayan insanına hala örnek olabilmek için sezgi ve kerametlerini bıraktılar. Hâce Bektaş Veli ruhuyla güvercin olabilmeyi, taşlarla konuşabilmeyi, Ahi Evran çiçeklerin tohumuyla yaşamı yenilemeyi, yaban çiçekleri aşılayarak yenilemeyi, yılanın dilini çözmeyi insana bırakmıştır. Belki de bu üç şahsiyet arasında ayrım yapmak dahi mümkün değildir. Üçü de aynı mekânların ve zamanların diliyle insanlığa can vermişlerdir.

Onları bilge yapan kendi sesleri değil, toplumlarının sesleridir, duruşudur, düşünme biçimidir.

Şimdi bu üç evrensel dilin yolcuları olan Aleviler ise yaban, yanlış görülen toplumlar olarak yerinde yurdunda onurlandırılmazken, bilgeleri hayata anlam katan Ankalar olarak nefes veriyorlar dünyamıza. Hâce Bektaş Veli bir Alevi Pir’i, Hâcesiyken onun düşüncel yolunu sürdürenlere yasak bir mekânda tutsak alınmış durumda. O insanlığın huzuru için yollar aşmış, suları durultup yoksul ve çaresiz halka didar olmuş, savaşsız sınıfsız örgütlemiş, kini-kibri, düşmanlıkları kırmış bir Alevi mürşididir.

Ne yazık ki UNESCO bu yanını görmek yerine O’na olmadığı halde "yazar, şair" demiş. Utanmış bir halkın malı ve önderi olanı söylemeye. UNESCO bu yıl acaba Hâce Bektaş Veli’nin hangi şiir kitabını yayınlayacak Aleviler de merakla bekliyor. Hâlbuki Buda, Konfüçyüs neyse Hâce Bektaş Veli de odur. Olsa olsa O’nun bilgeliğini, hikmetlerini yayınlayabilirler. Ki ne önemli bir sorumluluk olacaktır.

Emre Yunus’a "sufi filozof" denmiştir ve O'nun bir de din içre söyleme taşımak  O’nu hiç anlamamak olmuştur. Aleviliğin kurucu şairi ve bilgesi, filozofu olan kişiyi toplumundan evrensele taşımak yerine, toplumunun hiç bilmediği bir sıfatla onu çağrıştırmak tüm varlığını yok etmektir. Yunus başındaki Emre sıfatıyla bir sufi değil, sufilik karşıtı bir Alevi piri, mürşididir.

O bu dünyanın hiçliğinin sesi, senlik-benlik anlayışının kalkanıdır. O dünyayı toz gören sesini yaşatanlarla bütünleşmiş bir evrensel şahsiyettir. Ancak düşüncesinin kaynağı Alevi toplumudur. UNESCO Emre Yunus’u Alevi toplumuyla paylaşmaya utanmış. UNESCO Emre Yunus’u hangi dinin sufisi olarak ilan edecek Aleviler de merakla bekliyorlar.

Yaşamın dinamiği durumunda olan zanaatkârlığın Pir’i, örgütleyicisi ve zanaatkârı adalet ve vicdan kuralına Erkan’la bağlayan Ahi Evran, Hâce Bektaş Veli ve Emre Yunus gibi bir taçtır. O bitkilerin ruhunu bilen ve onlara sezgisini de katarak can verendir. Dericilerin, tabaklamanın Pir’i olarak yılanla emsal sayılandır. Ahiliğin kurucu piridir. Aleviliğin şit/kuşak bağlayan, kemerbest eden, Erkan kuran piridir. Bir yazar sayılması hakkının ödenmesi olabilir mi? Ahi Evran’ın herhangi bir kitabı yok ancak O’nu pir, üstat sayanların O’nun yoluna bağlananların eserleri var. UNESCO Ahi Evran’ın erkânla kuşattığı toplumundan ve düşüncesinden utanmış. UNESCO Ahi Evran’ın hangi kitabını yayınlayacak Aleviler de merakla bekliyorlar.

UNESCO’nun amacı var olanı korumaktır, yok etmek değil.


*** UNESCO’nun Türkçeye çevrilmiş metninde Hâce Bektaş Veli, Yunus Emre ve Ahi Evren’e şu şekilde yer verilmiştir:

- Yazar, şair ve filozof Hace Bektaş Veli’nin vefatının 750. yıl dönümü (1209-1271).

- Şair ve sufi filozof Yunus Emre’nin vefatının 700. yıl dönümü  (1241-1321).

- Filozof ve yazar Ahi Evran’ın doğumunu 850. yıl dönümü.

Öne Çıkanlar