Uzaktan eğitim: Kevgir, bozuk piyano, bal yapmayan arı

Uzaktan eğitim: Kevgir, bozuk piyano, bal yapmayan arı
ARTI TV'de ekrana gelen 'Söz Sırası' programının konuğu Eğitim-Sen Genel Başkanı Profesör Doktor Nejla Kurul oldu.

Nejla KURUL


ARTI GERÇEK- Sevgili ARTI TV izleyicileri merhabalar; Söz Sırası yine eğitimde. Ama biliyorsunuz, öğretmenler, öğrenciler ve veliler açısından zor bir dönem yaşıyoruz. Son dönem güncel politik gelişmelere baktığımızda da öğretmenlik yapmanın ve anne-baba olmanın gerçekten zor olduğu bir dönemle karşı karşıyayız. Neden derseniz; iyi nedir, güzel nedir, doğru nedir, bunların adeta biribirine karıştığı, siyasal iktidarın çeşitli uygulamalarıyla çocuklarımıza neyin doğru, neyin yanlış, neyin çirkin, neyin güzel, neyin iyi olduğunu anlatmakta zorlukla karşı karşıyayız. 

Yani şöyle bir şey: 'Çocuğum şunları yapmayacaksın.' Ama bakıyoruz, iktidarda bunların karşılığpını görüyoruz. 'Çocuğum yaan söylemeyeceksin.' Bakıyoruz, iktidarda algı operasyoınlarıyla kamuoyuna yanlış bilgi veriliyor. Diyorsunuz ki, 'Birlikte olun, yan yana gelin, ortak çalışmalar yürütün.' Ama bakıyorsunuz, sürekli rekabetçi ve bireyci bir kültür bize dayatılıyor. 'Birlikte yan yana gelişler örün' diyoruz, ama bakıyoruz ki kutuplaştırıcı süreçle insanların güçlerini ve yetilerini ortadan kaldıran korku iklimi yaşanabiliyor. Bütün bunlar zor bir dönem ama biz bununla birlikte iyinin, doğrunun ve güzelin peşinden devam edeceğiz, yani arayışlarımızı sürdüreceğiz. 

Bu dönemde eğitim alanında neler olup bitiyor? Biliyorsunuz, uzaktan eğitim bir taraftan sürüyor ve 1 Haziran'a kadar bir karar verilmek zorunda. Çünkü haziran ayı boyunca eğitim devam edecek mi, yoksa etmeyecek mi ya da eylül ayına kadar eğitimde neler yapılması gerekiyor, pandemi sürecinde öğretmenlerin tamamı aşılanacak mı, aşılanması dahilinde eğitime dair diğer önlemler alındı mı, alınacak mı bunlar hakkında tartışmayı sürdüreceğiz. Pandeminin başlangıcından bu yana 14 ay geçti, üç okul dönemi bitti ama eğitim alanı çok çeşitli sorunlarla karşı karşıya. 

Pek çok kişi, hatta iktidar nezdinde kişiler de konuşmaya başladı, 'Bir kuşak kayıp, bu öğrencilerimizin kaybettiklerini nasıl kazanacağız' diyen serzenişler artmaya başladı. Ki iktidar bunun müsebbibi zaten, onların eleştiri hakları yok aslında, yani kamuoyu bu tartışmayı sürdürmek zorunda. Öğretmenlerimiz, velilerimiz, öğrencilerimiz bu süreci sorgulamak zorunda. Bu sorgulamalar devam ediyor. Örneğin, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası olarak çok değerli iki araştırma yaptık. Bu araştırmaların birisi İzmir'den.

Eğitim-Sen İzmir 5 Nolu Şubemiz, çok güzel, çok detaylı bir çalışma yaptı ve öğretmenlerin, öğrencilerin ve velilerin duygularını ortaya çıkardı. Neye ilişkin duygular bunlar? Uzaktan eğitime ilişkin duygular. Yani Eğitim-Sen, biliyorsunuz uzunca bir zamandır şunu söylüyordu: Eğitimnde asıl olan yüz yüzeliktir. Göz göze geliriz, sesimizi duyarız, yüzümüzdeki jestler, mimikler, çizgiler birbirimize başka başka anlamlar taşır. Sosyal bir alandır eğitim, uyaranlar bu alanda çok çeşitlidir. Bu bakımdan okul ortamı çok değerlidir ve korunmalıdır. 

Böyle baktğımız için uzaktan eğitimi acil durumlarda başvurulması gereken bir yöntem olarak düşündük. Yani pandemi dönemi zaman zaman bunu zorladı. Kapanma dönemlerinde evde eğitimin sürmesi için çalışmalar yürütüldü. Çok ciddi eksikliklere rağmen bu arayışı sürdürdük. Ama dedik ki, uzaktan eğitim, yüz yüze eğitimin yerini alamaz ve ancak acil durumlarda başvurulması gereken bir yöntemdir. 

Araştırmalar da aslında bu söylediklerimizi doğrular nitelikteydi. Doktor Yaşar yavuz hocamız danışmanlığında öğretmen arkadaşlarımız güzel bir çalışma ortaya çıkarmışlar. Sorulardan birkaçı çok ilginç olduğu için sizinle paylaşmak istiyorum. Demiş ki öğrencilere, uzaktan eğitimi neye benzetirsiniz? Demiş ki öğrenciler, bozuk bir piyano. Yani yeterince ses vermeyen, notasız, uyumsuz bir bozuk piyanoya benzetmişler. Aynı zamanda, delikli bir kovaya benzetmişler. Yani bir sürü şey doldurulmaya çalışıyor ama altta bir boşluk var, bir dokunmayan yanı var uzaktan eğitimin çocuklara, onların öğrenmelerini engelleyen bir tarafı var, uo yüzden delikli bir kova benzetmesi yapmış öğrencilerimiz. 

Peki, öğretmenlerimize aynı soru sorulduğunda onlar ne demişler, biliyor musunuz? Kevgir, demişler. Yani çok çaba harcıyorum, derslerime hazırlanıyorum, günde 4-5 saat çevrimiçi derslerime katılıyorum ama öğrencilerimde yeterli bir öğrenme performansıyla karşı karşıya değilim. Ulaşmıyorum öğrencilerime, onlara dokunamıyorum diyorlar. Bal yapmayan arıya benzetmişler. Yani çalışıyor, çabalıyor, vızıldıyor, çiekten çiçeğe konmaya çalışıyor ama eğitimsel anlamda ortaya çıkmış çok az şey var. Çünkü çocuğun uzaktan eğitim koşulları yeterli değil, öğretmenlerin yeterli destek aldığı söylenemez, internet zaman zaman kopuyor, çocuklarımızın yüzde 48'i 4-5 saatlik dersleri cep telefonundan izliyorlar. Böyle baktığımızda ciddi sorunların olduğunu görüyoruz.

Yapılan ankette öğretmenlerin, öğrencilerin ve velilerin uzaktan eğitime dair duyguları alınmak istenmiş. Öğretmenlerin ve öğrencilerin uzaktan eğitime karşı duyguları açıkça olumsuz. Yani uzaktan eğitimden yeterince yararlanamıyoruz aslında, bu süreç öğretici değil, uzaktan eğitim temel ve esas öğretim yöntemi olarak sürdürülemez, bir an evvel önlemler alınsın ve bir an evvle yüz yüze eğitime geçilsin. diyen bir bakış açısı var. 

Tabii veliler arada kalmış durumdalar. Araştırmanın sonuçlarına göre, çoıcuğumun sağlığı korunsun da derme çatma da olsa uzaktan eğitimin veriliyor olmasını orta derecede olumlu olarak görmüşler. Ama eğitimin asıl iki bileşeni öğretmenler ve öğrenciler ise uzaktan eğitime olumsuz yönleriyle bakmışlar. Araştırmada, öğretmenler 'Oradasın, karşımdasın ama sana dokunamıyorum.' Bir ödül anında, başarılı, güzel bir cümle kurduğunda, bir soruya doğru yanıt verdiğinde öğrencisine dokunamayan, onun yüzündeki çizgileri göremeyen, jestlerini, mimiklerini okuyamayan bir öğretmen böyle bir serzenişte bulunmuş. 

Bir başka öğretmenimiz çok daha net biçimde durumu ortaya koymuş: Öğrencinin değil, öğretmenin merkezde olduğu, vasat bir eğitim süreci demiş uzaktan eğitim için. Bunları neden ortaya çıkarmış oluyoruz biz? Uzaktan eğitim, ancak acil durumlarda yararlanılması gereken ama bu acil durumlarda da öğrenciler arasındaki eşitsizliklerin ortadan kaldırılması için önlemlerin alınması gerekn bir yöntem olmalı. Bunun hazırlığı yapılmalı. Ama asıl olan yüz yüze eğitimdir. Bu yüzden hızlı bir biçimde ve bu yaz boyunca yeni okulların yapılması, yeni dersliklerin inşa edilmesi, 20 bin öğretmen ataması yetmez, ancak emekli öğretmenlerin sayısı kadar bu, 500 bine yaklaşmış olan ataması yapılmayan öğretmenlerin bir kısmının atanması, daha yüksek düzeyde öğretmenin atanmasına çok ciddi biçimde ihtiyaç var. İnternet altyapısının çok iyi bir şekilde yeniden yapılmasına, geliştirilmesine, güncellenmesine ihtiyaç var. Bütün bu sorunlar bir tarafta bekliyor. 

Haziran ayı içerisinde çok net, çok kesin bir karar alınması, bir seferberlik ilan edilmesi ve eğitimdeki bu çok olumsuz durumun ortadan kaldırılması için yaz boyunca Milli Eğitim Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Eğitim-Öğretim Politikaları Kurulu'nun etkin çalışmalar içerisinde olmasını talep ediyoruz. Hepinizi sevgiyle selamlıyorum.

Öne Çıkanlar