Yöre halkı ve doğa savunucuları Kadıköy'den seslendi: İkizdere'de taş ocağı istemiyoruz

Yöre halkı ve doğa savunucuları Kadıköy'den seslendi: İkizdere'de taş ocağı istemiyoruz
İkizdere Vadisinde yapılmak istenen taş ocağı projesinin derhal geri çekilmesini isteyen yöre halkı ve doğa savunucuları, ‘önü arkası hukuksuz, keyfi kararlara da itiraz ediyoruz’ dedi.

Yağmur KAYA


ARTI GERÇEK- İkizdere Dernekler Federasyonu ve İkizdere Masası, İkizdere Vadisi'nde Cengiz İnşaat tarafından yapılmak istenen taş ocağına tepki amaçlı Kadıköy Rıhtım Meydan'da basın açıklaması gerçekleştirdi.

"İkizdere Taş Ocağı Olmasın, İkizdere Sahipsiz Değildir" pankartının yer aldığı açıklamada, "Ormanlarımızı devletten koruyoruz", "Diren İkizdere Munzur seninle", "Cengiz'in yoluna taş koyuyoruz" dövizleri taşında.

Polis, Kadıköy Rıhtım Meydan'da İkizdere'de yapılmak istenen taş ocağına tepki amaçlı yapılan açıklamada, tulum çalan müzisyen Mahmut Turan'ı herhangi bir açıklama yapmadan alandan uzaklaştırmaya çalıştı. Açıklama öncesi tulum çalan müzisyeni herhangi bir gerekçe sunmadan alandan uzaklaştırmaya çalışan polis, kitlenin duruma tepki göstermesiyle alandan uzaklaştı.

İkizdere Dernekler Federasyonu (İDEF) Başkan Yardımcısı Musa Yılmaz yaptığı açıklamada, 'İkizdere Taş Ocağı Olmasın" diye başlattıkları direnişinin 35'inci gününde olduğunu vurgulayarak, demokratik kitle örgütlerine, doğa savunucularına "Bir şeyler yapın" diye seslendi.

'BU DOĞA KATLİAMI YABAN HAYATINI DA YOK EDECEK'

Sürecin başından beri İkizdere Vadisinde yapılmak istenen taş ocağı projesini şiddetle kınadıklarını ifade eden Yılmaz, yaşam alanlarını korumaya ant içtiklerini söyledi. Hukuksuzluğa karşı sessiz kalmayacaklarını söyleyen Yılmaz, "Bu doğa katliamı sadece yaşam alanı değil, yaban hayatının da yok oluşudur. Havanın suyun yüzyıllık ağaçların yok oluşudur. Deli balın kayboluşudur. Tüm bunlar geri dönüşü olmayacak tahribattır. Bu yüzden taş ocağına sessiz kalmadık, kalamazdık! Haklı olduğumuzu kamuoyu da gördü, arkamızda durdu" diye konuştu.

'BU AYARSIZ GÜÇLERE KARŞI MÜCADELE EDİYORUZ’

Yılmaz, "Bizim başımıza gelen şirketlerin sorgusuz sualsiz, ayarsız keyfi hak ve imtiyazlarla doğal yaşam alanlarına saldırmasının son örneğidir. Bu ayarsız güçlere karşı verdiğimiz mücadele kamuoyu vicdanında yankı buldu. 'Biz kaybedersek herkes kaybeder' dedik. Kazandığını sananlar da 'kaybeder' dedik; hala da aynı sözümüzü ifade ediyoruz. İkizdere de kaybedersek bu ayarsız güçleri nerede durduracağız. Bugün burada, yarın başka bir yerde başka bir doğal yaşam alanı aynı riski yaşayacak. Buna bir dur denmesi gerekiyor. İkizdere de bizler sadece bir taş ocağına karşı değil ama önü arkası hukuksuz, keyfi kararlara da itiraz ediyoruz. Yaptığımız hakkı hukuku göstermek, hukuksuzluğu ifşa etmektir" diyen Yılmaz, her türlü haksız ithamlara, yaftalamaya rağmen geri adım atmayacaklarını söyledi.

'RİZELİLER OLARAK RİZE'DEN DESTEK BEKLİYORUZ'

Yılmaz konuşmasını şöyle sürdürdü:

Rizeliler olarak en başta Rize’den destek beklerken bildiğiniz gibi çeşitli meslek odaları ve STK’lar bizi ötekileştirme çabasına girdiler. Yazık ki bu vicdanları soğumuş, haktan uzak insanlarla aynı havayı soluyoruz. Ama biliyoruz ki hak varsa hukukta vardır. Hukuk varsa akıl ve bilim de vardır. 'Taş ocağı iyidir' diyen sözde meslek örgütü ve STK’lar kendi sözleri ile kendilerini tarihe mühürlemişlerdir. Bu yapıların ettiği sözleri tarih kayıt altına almıştır.

Bildiğiniz üzere Rize Valiliğince sadece İkizdere için bir yasak kararı dahi alındı. "İkizdere’de Taş Ocağı’na Hayır" diyen pankartı kaldırtacak kadar katlanılmaz bulanlar, ormana koydukları demir kapının üzerine kendi propaganda afişlerini koymaktan utanmadılar. 17 günlük pandemi yasağında bizlere sokağa çıkma yasağı uygulayıp bir tarafta şirketi gece gündüz çalıştırdılar. Diğer tarafta ise yasaklara rağmen kapalı yer toplantıları düzenleyip halkı doğru olmayan bilgilerle ikna etmeye çalıştılar.

'BİZLERİN BİR ARAYA GELMEMİZİ ENGELLEDİLER'

Pandemi yasağı yetmedi, bizim yaşam alanımızda uygulamaya koydukları olağanüstü hal ile bizlerin bir araya gelmemizi engellemeye çalışanlar, halen şirketin gece gündüz çalışmasına, her gün daha fazla ağaç, daha fazla doğa alanını tahrip etmesine zemin hazırladılar. Halen kendi özel mülkümüze kimliklerle girip çıkmaktayız. Bağımıza bahçemize giderken kimlik sorgulamaları ile karşılaşmaktayız."

‘NEDEN HER SEFERİNDE DOĞA ALANI YOK EDİLİYOR?’

İkizdere Vadisi'nin tahribatına sessiz kalmayacaklarını söyleyen Yılmaz, "Liman inşa etmenin çeşitli yolları var. Sadece doğadan kopartılan taşlarla liman inşa edilmediğini biliyoruz. Beton bloklarla da dolgu işi yapılabilmektedir. Neden her seferinde yeni bir doğa alanını yok etmek gereksin! Neden her bir proje için yeni bir taş ocağı açılsın! Her taş ocak bizim yaşam alanlarımızı yok ediyor, yaban hayatı yerinden yurdundan ediyor. Neden yaşam alanı kaybına daha fazla tahammül edelim! Yüzyıllık ağaçlar hoyratça sökülüp çöp gibi atılırken, su kaynağı derelerimiz çamurla kaplanırken, koca bir köyün altı gece gündüz dinamitle oyulacakken neden buna sessiz kalalım" diye sordu.

Öne Çıkanlar