Yunanistan'a tehdit: Silahlı kuvvetler gerekli cevabı verir

Yunanistan'a tehdit: Silahlı kuvvetler gerekli cevabı verir
AKP Sözcüsü Ömer Çelik, Yunanistan'ın Doğu Akdeniz'deki doğalgaz arama faaliyetleri ve kıta sahanlığı açıklamaları üzerine konuştu.

AKP Merkez Yürütme Kurulu toplantısının ardından Parti Sözcüsü Ömer Çelik, basın toplantısı düzenledi.

Ömer Çelik, Doğu Akdeniz'deki doğalgaz arama faaliyetleri ve Yunanistan'ın kıta sahanlığı artıracağı  haberleri nedeniyle Yunanistan'a tepki göstererek, "Bu çok tehlikeli bir yaklaşımdır. Kendilerine yüce Meclis'in 1995’te aldığı ikazı hatırlatıyorum. Bu şekilde kara sularının artırılmasına yönelik en ufak çabaya en sert cevap verilecektir" dedi.

Gündem başlıklarına ilişkin değerlendirmeler yapan Çelik'in açıklamaları özetle şöyle:

MELİH GÖKÇEK'İN ADAYLIĞI: Bugün yine bir kulis iddiasıydı. MHP İstanbul adayının Dalan olabileceği ama Dalan "düşünmüyorum" olarak açıkladı. MHP’nin Gökçek ve Dalan ismini açıklaması siyasi hamle olarak yorumlandı. Bunlar tabiidir. Her parti adaylarını açıklayacak. Herkes kendi ismi altında bu seçime giriyor. Herkesin kendi siyasi ajandası var. Her parti kendi planlamasını yapmıştır. Kesinlikli siyasi aktörlerle görüşüyorlardır. Siyasetin doğası gereği olan tartışmalardır. Dün sayın Cumhurbaşkanımız Gökçek ile ilgili olarak kendisinin dava arkadaşlığına, kardeşliğine vurgu yaparak açıklama yaptı. Bu sayın Gökçek’in AK Parti ailesi içinde kardeşlikle nitelenen bir siyasi şahsiyet olarak bir vurgudur. Sayın cumhurbaşkanımız bu şekilde değerlendirmiştir. Sayın Gökçek AK Parti ailesinin içerisinde bir siyasetçi. Bulunduğu konum ne olursa olsun bu konum değişmez. Bu açıklamalar kimlerin aktif olarak adayımız olacağı, olup olmayacağı şekilde bir sonuca bizi şu aşamada götürmez. Dünkü açıklama dava arkadaşlığına, kardeşliğe vurgu olarak değerlendirilmelidir diye düşünüyorum.

DOĞU AKDENİZ'DE SONDAJ MESELESİ: Çipras’ın sözleri olmuştu. Türkiye buna müsaade etmeyecektir. Yunanistan’da kendi kendilerine hukuk üretiyorlar. Net bir şey söyleyeceğim. Bu çok tehlikeli bir yaklaşımdır. Kendilerine yüce Meclis'in 1995’te aldığı ikazı hatırlatıyorum. Bu şekilde kara sularının artırılmasına yönelik en ufak çabaya en sert cevap verilecektir. Deniz kuvvetlerimiz, sahil güvenliğimiz çok yüksek performansı gösteriyor. Kendilerini kutluyoruz. Bahsettikleri yedinci parsel çok net koordinatlara sahip. Burası Türkiye’nin kıta sahanlığının dış sınırları içinde kalan bir bölge. Burada hak iddiasında bulunmamaları gerekir. Şunu her zaman yapıyorlar. Tek taraflı bir girişimde bulunuyorlar. Hukuki kılıf uyduruyorlar. Yedinci parseli dedikleri bölge kıta sahanlığımız içindedir. Silahlı kuvvetlerimiz tarafından gerekli cevap verilir. Yunan ve Rum tarafına herhangi bir girişimde bulunmamalarını tavsiye ederiz. Yunan tarafı 1995’teki Yüce Meclis’in ikazını unutmasın. Türkiye Cumhuriyeti gereğini yerine getirme konusunda tereddüt etmez.

KILIÇDAROĞLU’NUN AÇIKLAMALARI: Sayın Kılıçdaroğlu’nun son grup konuşmasında ortaya koyduğu sözler utanç vericidir. Bir şeyin altını çizmek isterim. Kendisi askerlikle ilgili meselelerden bahsederken, siyasette bir kural vardır. Aileyi işin içine karıştırmayacaksın, dışında tutacaksın. Utanç verici şekilde, kendi oğlunun askerliğinden bahsederken, cumhurbaşkanımızın oğullarının askerlik konularını gündeme getiriyorlar.

Elinde akıllı telefon var, kendi söylediğinin yalan olduğunu görecek. Bir tanesi askerlik görevini, yurt dışında okurken icra etmiştir, diğeri sağlık sorunu sebebiyle icra edememiştir. Bunu gündeme getirmek genel başkana yakışıyor mu? Şahsiyetli siyasetçiler ailesi konu olduğu zaman kendini öne atar. Kılıçdaroğlu ne yapıyor? Hem kendi ailesini, hem cumhurbaşkanımızın ailesini işin içine karıştırıyor. Birincisi cumhurbaşkanımızın ailesinden özür dilemesi gerekiyor. Yine işin içine karıştırdığı için kendi ailesinden özür dilemesi gerekiyor. Bu saygın olmayan, güçlü siyasi şahsiyetlere yakışmayan durumu açık ve net şekilde kınıyoruz.

CEMAL KAŞIKÇI CİNAYETİ: Cumhurbaşkanı beklentilerimizi sıraladı. Bir, Kaşıkçı’nın cesedi nerede? Bu işi yapanlar Suudi Arabistan makamlarının elindedir. Bunu öğrenememeleri gibi bir şeyin söz konusu olmadığını düşünüyoruz. İkincisi, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı tarafından söylenen yerli işbirlikçi kimdir? Üçüncüsü, bu talimatı kim vermiştir? Bu yüksek düzeyden talimat verilmeden gerçekleştirilecek bir eylem değildir. eylemin organizasyonu, önceden planlanması… Ki bunu Suudi Başsavcı da söylüyor. Girer girmez öldürülmüş ve parçalara ayrılmış. Bunlar kimler? Bu talimatı verenler kimler? Kimseyi peşinen suçlamıyoruz, hiçbir şeyin örtülmesine de izin vermeyeceğiz. Bir, cesedin yerini öğrenmek istiyoruz, iki, ifadelerin adli makamlarımızla paylaşılmasını istiyoruz. Üç, yerli işbirlikçinin kim olduğunun iletilmesini istiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti toprakları içerisinde gerçekleşmiştir bu eylem. Dolayısıyla bu şahısların adil şekilde yargılanması için bu yargılamanın İstanbul’da yapılması gerekir. Burada çok vahim olay var. şöyle bir şey olması gerekir. İstanbul’da yargılanmalıdır. Adil şeffaf bir yargılama olmalıdır. BM’den de sık sık çağrı yapılıyor. Adil ve şeffaf yargılama için. Bütün deliller ortaya dökülür ve dünya soru işaretlerinin ortadan kaldırılmasını izlemiş olur. Bunlar yapılmadığı sürece bu gündemden düşmeyecek hiçbir şekilde.

Kılıçdaroğlu utanmadan "sayın Erdoğan cinayetten haberdardı" diyor. Dünyada herkes tam tersini söylerken, hatta Türkiye’nin azılı düşmanları bile bu soruşturmada cumhurbaşkanımızın tavrını takdir ederken, dünyada bir tek Kılıçdaroğlu’ndan kara propaganda geliyor. Bu cümleyi söyleyen birisi Kaşıkçı cümlesini ört bas etmek istiyor. Bu kadar gayret gösterilirken, tutup da kendi ülkesini bütün dünya, Türkiye’nin tamamı başka türlü düşünürken itham etmek ört bas etmek isteyenin tavrıdır.

Diyor ki "niçin geç girildi" Nasıl gireceksiniz? Hukuki kurallar belli. Suud yetkililere başvurulmuş. Baskı yapılmış, en sonunda girilmiş. Burada Türkiye’nin eksik yaptığı bir iş yoktur. Kılıçdaroğlu diyor ki, "Suudi Arabistan’dan çıkar için ört bas ediyorsunuz" Bakın, kendi zihnindekini bize yansıtıyor. Bu kişiler İstanbul’da yargılanmalıdır. Bu kişilerin ifadelerine başsavcılığımız ulaşmalıdır. Cesedin nerede olduğu söylenmelidir. Bu kadar net. Bununla gurur duyacağına, Türkiye’nin yaptığı iyi işlerle gurur duyma duygusunu kaybetmiş.

DONARAK ÖLEN İKİ ASKER: Bir kere donarak şehit olan askerlerimizle ilgili yüreğimiz kanıyor. Çok üzüldük. Fakat buna yaklaşırken biraz kendisinden, Kılıçdaroğlu’ndan istismar yerine sağduyu bekliyoruz. Burası karayolu ulaşımı olmayan, helikopter ve yaya olarak ulaşılabilen bir bölge. Burada çok zor koşullar altında terörle mücadele yürütülüyor. Askerlerin teçhizatları uluslararası standartlarındadır. İstedikleri kurumdan öğrenebilirler, elimde listeler de var. Askerimiz hangi donanıma, teçhizatlara sahiptir? Hatta kendilerine başka ek teçhizatlar verilmektedir? Söz konusu bölgede 12 kişilik bir tim. Bu millet Mehmetçik üzerinde hassastır. Donanım ve teçhizat konusunda askerimizin herhangi bir eksikliği yoktur.

12 kişilik tim bırakıldıktan sonra, bozkır bir bölge, birden bire hava şartları değişiyor. Helikopter ulaşamıyor. Nakledildiklerinde şahadet mertebesine erişiyorlar. Diğer Mehmetçiklerimiz taburcu ediliyor. Yine savcılık adli soruşturmayı, jandarma da idari soruşturmayı içişleri bakanlığı bünyesinde yürütülüyor. Burada donanım yoktur demek için Kılıçdaroğlu nasıl bir bilgiye sahip? Cumhurbaşkanımız cevap verdiğinde diyor ki, "ben bunları gündeme getirmeyeyim mi?" Biz gündeme getirmeyin demiyoruz, yalan söylemeyin diyoruz. Bu bilgilere nereden ulaşmıştır? Söz konusu bile değil. Bahsettiği şeyler, bu tip bilgileri kendilerinin önüne koyanlar, sosyal medyada gördükleri bilgiyi Kılıçdaroğlu’nun önüne bilimsel bilgi gibi koyuyorlar. Google’a girerek öğrenilebilecek bir şeyi bilmeyen birisiyle karşı karşıyayız. Burada hiçbir eksiklik söz konusu değildir. Onun dışında gözümüzden kaçan bir şey var mıdır diye adli ve idari soruşturma sürecektir." (HABER MERKEZİ) 

Öne Çıkanlar