Milli Eğitim Müdürü: Çocuklarınız YİBO'ya da gitse yanardı

Milli Eğitim Müdürü: Çocuklarınız YİBO'ya da gitse yanardı
Aladağ'daki yurt yangınında çocukları ölen aileler, İl Milli Eğitim Müdürü'nün kendilerine 'Çocuklarınız YİBO'ya da gitse yanardı' dediğini söyledi.

Adana'nın Aladağ ilçesinde, 11'i çocuk 12 kişinin yaşamını yitirdiği, 24 öğrencinin de yaralandığı, Süleymancılar cemaatine ait yurt yangını ile ilgili haklarında 2 ila 15'er yıl hapis cezası istenen, 2'si tutuklu 14 sanığın yargılandığı davanın 6’ıncı duruşması görülüyor. Kozan 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın duruşmasına  tutuklu sanıklar yurt müdürü Cuma Ali Genç, yurdun bağlı olduğu Aladağ Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Derneğinin Başkanı İsmail Uğur, tutuksuz sanıklar Mahir Kılıç, Mahmut Deniz, Mustafa Öztaş, Ramazan Keleş, Ramazan Dede, Mehmet İpek, eski Aladağ İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Aktaş, Davut Gökçeli, Ramazan Arı, Cihan Ünal ve Bayram Aydın ile müşteki aileleri, sanık yakınları ile taraf avukatları katıldı. 

'ÇOCUKLARINIZ YİBO’YA DA GİTSE YANARDI'

Evrensel’in aktardığına göre duruşma öncesi açıklama yapan Sosyal Haklar Derneği ve aileler adalet istediklerini belirterek serbest bırakılan sanıkların tutuklanmasını istedi. Aileler İl Milli Eğitim Müdürü ile görüşmelerinden bahsederek İl Milli Eğitim Müdürü'nün kendilerine "Çocuklarınız YİBO'ya da gitse yanardı" dediğini, söylediler. Aileler, "Çocuklarımızın kaderini onlar mı belirliyor" diye tepki gösterdi. SHD avukatlarından Can Atalay, Milletvekili adaylarına seslenerek  "Biz buradayız davamızın takipçisiyiz ailelerimiz de burada onlar da davanın takipçisi ama daha çok Türkiye'de kamusal laik eğitim sözünü söyleyenlere sesleniyoruz, Oradan değil buradan söylenmesi gerekiyor" dedi.

Adana Baro Başkanı Veli Küçük, Anayasadan kaynaklanan eğitim hakkının fırsat eşitliğine dikkat çekerek  "Devletin insanına sağlamakla zorunlu olduğu eğitim hakkının ihlal edildiği ve de devletin bu alanı cemaatlere dini gruplara teslim ettiği bir olay maalesef yaşanan olay" dedi. Türkiye'nin birçok yerinde ilçelerinde illerinde sayısı binlerle anılan başka yurtlar olduğunun bilindiğini dile getiren Küçük, "Bu vahim olayı basit bir ihmal, basit bir kaza olarak değerlendirmek hukuki değil bilirkişi raporlarıyla dosyada var olan delillerle sabit olduğu üzere var olan eksiklikler yangın çıkmasına yangının bu kadar ciddi  faciaya dönüşmesine kadar geldi ve bunun adı cinayet" dedi.

'TUTUKSUZ SANIKLAR TUTUKLANSIN' 

Duruşmada gelen evraklarla ilgili konuşan müşteki avukatlarından Evren İşler, daha önce sanık avukatı olan bir kişinin bugün davayı izlemek için geldiğini belirterek bunun bir cemaat yapısı olduğunun kanıtlarından biri olduğunu söyledi. Ailelere duruşma sonrasında saldırılar olduğunu, delil niteliğindeki yurdun yıkıldığını hatırlatan İşler, İl Milli Eğitim Müdürlüğünde ailelere "Beyaz kağıtta kara olsanız size inanmam, çocuklarınız YİBO' da da olsa yanacaktı" şeklindeki sözlerle aileler üzerinde baskı yaratılmak istendiğini ve tutuksuz sanıkların tutuklanmasını istedi. Adana Baro Başkanı Veli Küçük, dosyada toplanan deliller dikkate alındığında kasten öldürme ya da kasten öldürmenin ihmali davranışla gerçekleştirilmesi maddelerinin uygulanması gerektiğini belirterek tutukluların tutuklu hallerinin devamına tutuksuz sanıkların tutuklanmasına karar verilmesini istedi.

SAVCI TUTUKLULUK HALLERİNİN DEVAMINI İSTEDİ

Müşteki avukatları Aladağ yurt faciasında 'gözetim ve denetim görevini ihmal etmek suretiyle görevi kötüye kullanma' iddiasıyla 'FETÖ soruşturması' kapsamında ihraç edilen ve Adana 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan Aladağ eski Kaymakamı Ahmet Ziya Filizer dava dosyasının Aladağ dava dosyasıyla birleştirilmesini istedi.

Mezopotamya Ajansı'nın haberine göre sanık avukatları itfaiyenin sorumluluğu üzerinde durarak talimatla ifade veren itfaiye erlerinin mahkeme huzurunda dinlenmesi ve soru sorma haklarının gerçekleşmesini istedi. Ayrıca yetersiz itfaiye ekibi görevlendirilmesi ile ilgili sorumluların tespit edilerek dava açılması için Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasını istedi. Ayrıca sanık avukatları itfaiye ekipleriyle ilgili hazırlanan iddianamenin eksik olduğunu ve geri gönderilmesini talep etti. İddia makamı verdiği mütalaada Adana 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan Aladağ eski Kaymakamı Ahmet Ziya Filizer dava dosyasının Aladağ dava dosyasıyla birleştirilmesinin talebinin reddine, itfaiye ekiplerinin savunmalarının duruşma huzurunda ifade alınmasının reddine ve tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini istedi.

'EN GARİP KÖYLERİ SEÇTİM'

Yurt için Aladağ'ın imkanı olmayan köylerinden öğrenci seçtiğini söyleyen yurt müdürü Cuma Ali Genç, İlçe Milli Eğitimin yönlendirilmesiyle öğrenci toplamadığını savundu. Genç, ailelerle yaptığı görüşmeler sonucunda öğrencileri yurda aldığını belirterek, "Aladağ'ın en mahrum, en imkansız, en garip köylerini ben seçtim. Ben kendim köyleri dolaştım. Muhtarlar köylerine yardımcı olmak hususunda yardımcı olmuş olabilir. Bunları bugüne kadar söylemememin nedeni ailelerin acılardır. Ben 'Yurt müdüründen şikayetçi değilim' demelerini isterdim. Yurdu bilmiyorlar iftira atıyorlar" dedi. Yangın anıyla ilgili konuşan Genç, "Yangın benim yurdumda çıktı. Kapıları kısaydı deniyor. Duman bütün binayı sarmıştı. Maske ya da korunacak bir şey yok. Kurtarma imkanım olsaydı neden müdahale etmeyeyim" diyerek kendisini savundu.

AİLELERİN ŞİKAYETÇİ OLMAMASINI İSTEDİ

"Hiç bir aile yurda gelmemiştir. Yurdu görmemiştir. Sadece bir aile gelip görmüştür" diyen Genç, ailelerden kendisi hakkında şikayetçi olmamasını beklediğini kaydetti. Yangının elektrik ana panosundan çıktığını söyleyen Genç, TEDAŞ'ı suçladı. Kendisine iftira atıldığını ifade  eden Genç, "Ben evi ve yurdu yanan bir insanım. Birinci katı kurtaran biziz. Bu işi yaşayan ve gören bilir. Benim yurdum yangın denetimine uygundur. Denetim raporları gerçeği yansıtmıyor" iddiasında bulundu. Üzerine atılı suçlamaları ret eden Genç, beraat ve tahliyesini talep etti.

TUTUKLU DERNEK BAŞKANI : MAĞDURUM

Yurdun bağlı olduğu Aladağ Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Derneğinin Başkanı İsmail Uğur da, hasta olduğunu ve bu nedenle tahliye edilmesini talep etti. Uğur, "Ben yaşlıyım ve hastayım, mağdurum" dedi. Uğur'un avukatı Ömer Çiğli, müvekkilinin rahatsızlığı ile ilgili Adli Tıp Kurumu'nun 'periyodik tedavisi yapılması koşuluyla cezaevinde yaşamını idame ettirebileceği' yönünde rapor verdiğini dile getirdi. Çiğli, buna rağmen müvekkilinin kafasındaki kitlenin büyümekte olduğunu belirterek tahliyesini talep etti.

SANIK AVUKATLARI TEDAŞ VE İTFAİYEYİ SUÇLADI

Sanık avukatları itfaiyenin sorumluluğu üzerinde durarak talimatla ifade veren itfaiye erlerinin mahkeme huzurunda dinlenmesi ve soru sorma haklarının gerçekleşmesini istedi. Ayrıca yetersiz itfaiye ekibi görevlendirilmesi ile ilgili sorumluların tespit edilerek dava açılması için Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasını istedi. Yangının çıkış nedeni ile ilgili itirazda bulunan sanık avukatları, yangının girişteki panodan değil resepsiyon odasındaki kablodan çıktığının raporda yazdığını belirterek "Yine bilirkişiler raporundan ana panoda sayaç ve sigortanın olduğunu belirlemişlerdir" dedi. Yangının çıkış nedenine yoğunlaşan sanık avukatları TEDAŞ'ın çıkış nedeni olarak doğru bağlanmayan sayaç olduğunu ve itfaiyenin yeterli olup olmadığına dair belgelerin istenmesini istedi. Avukatlar, tutuklu sanıkların tahliyesini talep etti.

 Duruşma sanık ve avukatların savunmaları ile devam ediyor.

Öne Çıkanlar