Yüzde 98 engelli Bekir Güven: Hayatımın en kötü 3 günüydü

Yüzde 98 engelli Bekir Güven: Hayatımın en kötü 3 günüydü
Önce tutuklanıp ardından serbest kalan Güven, 'Cezaevleri hasta tutuklular için uygun değil. Heyete çıkarken polislerden biri bana kelepçe takmaya çalıştı, hayatımın en kötü 3 günüydü' dedi.

Yüzde 98 engelli Bekir Güven 2015’te yaptığı sanal medya paylaşımları nedeniyle 22 aylık hapis cezasının onaylanması üzerine 20 Eylül’de tutuklandı. Güven, 11 Ekim’de İstanbul Adli Tıp Kurumu (ATK) tarafından "sağlık gerekçesiyle cezanın ertelenmesi" yönündeki raporun onaylanmasının ardından serbest bırakıldı. Huntington hastalığı (sinir sisteminin temel elemanı nöronları hedef alan hareket kaybına neden olan hastalık) teşhisi konulan yüzde Bekir ve Rukiye Güven, yaşam hikayelerini ve tutuklama sürecinde yaşadıklarını anlattı. 

12 EYLÜL DÖNEMİNDE BİRLİKTE MÜCADELE EDERKEN TANIŞTILAR

Güven ile eşi Rukiye Güven 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi döneminde Türkiye Komünist Partisi’nde (TKP) mücadele ederken, tanıştı. Güven, 12 Eylül Askeri Darbe döneminde 3 yıl cezaevinde kaldı. Rukiye Güven, tanışmalarını şöyle anlattı: "O dönem TKP üyesiydik, ikimizde cezaevine girdik, emniyette tanıştık. 1987’de evlendik. Cezaevinden çıktıktan sonraki süreçte demokrasi mücadelesi içinde yer aldık. 1991 yılında Mersin’de yaşadığımız dönem orada tutuklandı. Malatya Cezaevi'ne gönderildi. Malatya Cezaevi’nde 1 yıl yattı."

‘AÇLIK GREVLERİNİN TANIĞI’

Eşinin birçok tarihi olaylara tanık olduğunu aktaran Güven, "12 Eylül Darbesi’nden sonra 1984’te cezaevlerinde yaşanan açlık grevlerinin tanığıdır. 1989’da İstanbul’a yerleştik, sendikal faaliyet çalışmalarında yer aldık. Gazi Katliamı ve Sivas Katliamı’nın da tanığıdır. Türkiye’yi büyük değişimlere çeviren olayları birebir yaşadık" diye konuştu.

'DÜŞÜNCEMİZE EN YAKIN HDP GELİYORDU'

Ekonomik nedenlerden dolayı 2000 yılında aktif siyaseti bıraktıklarını belirten Rukiye Güven, 2006 yılında Eskişehir’e yerleştikleri burada kitapçı dükkanı açtıklarını söyledi. 2015 yılında HDP’de aktif çalışmaya başladıklarını ifade eden Güven, "Düşüncemize en yakın HDP geliyordu, demokratik mücadele alanı olarak HDP’yi görüyorduk. Eşimin hastalığı ilerleyince faaliyetlere katılamadı ben katılmaya başladım" dedi.

‘AVUKATIN GÖZÜNDEN KAÇIYOR...’

Açılan dava hakkında yaşadıkları süreci de anlatan Güven, "Bu soruşturma 2015’de başladı, sosyal medyada paylaşılan bir habere yorum yaptığı gerekçesiyle. Ayrıca dosyanın içinde kendi paylaşmadığı yorumlarda vardı. ‘Biji PKK, biji YPG’ paylaşımları yaptığı iddia edildi. Eşim hukuksal sürece hakim olan biri suç teşkil eden paylaşımlar yapmaz. Biz bunu mahkemede ispat edemedik ve araştırılmadan 22 ay 5 gün ceza verildi. Mahkemede görüntülü duruşma talep ettik, hakim kendisini gördü hastalığı ile ilgili bilgiler sordu. Hakim bize ceza vereceğini fakat erteleyeceğini söyledi. 24 Kasım 2017’de cezası onaylanıyor fakat bu avukatın gözünden kaçıyor, haberi olmuyor. Ocak ayında çağrı kağıdı geldi. Başvurduğumuz hiçbir yerden yanıt alamadık, onaylanmış cezanın geri dönüşü yok diye. O süreç içerisinde sinir, stresten hastalığı daha fazla ilerledi."

‘GECE 3'TE RİNG ARACIYLA İSTANBUL'A GÖTÜRÜLDÜ’

Eşi Bekir Güven’in yüzde 98 engeline rağmen tutuklandığını dile getiren Güven, sonrasında yaşananlara dair ise şöyle konuştu: "20 Eylül’de Eskişehir Ceza İnfaz Kurumuna götürüldü, cezaevine ilk girdiğinde tek kişilik hücreye kondu, sadece yatak vardı. Yemeğini tek başına yiyemiyordu. Sesini duyurmak için kapıya dahi vuramadığını, tuvalete gidemediğini, banyosunu yalnız yapamadığını söyledi. İnsan Hakları Dernekleri, baro ve sosyal medya kampanyası müdahalesiyle hastaneye yatırıldı. Orada biraz rahatladı. Ben refakatçisiydim. İstanbul Adli Tıp Kurumu’na (ATK) ambulansla gideceği söylendi fakat ring aracı ile götürüldü. ATK bugün değil yarın gelin deyince gece 3’ te ring aracı ile İstanbul’a götürüldü."

‘POLİSLER BANA KELEPÇE TAKMAYA ÇALIŞTI'

Konuşmakta zorlanan Bekir Güven ise yaşadıklarına dair şu sözleri sarf etti: "Ben yaşadım, hasta tutuklular için uygun değil cezaevleri. Derhal hasta tutuklular serbest bırakılmalı, heyete çıkarken polislerden biri bana kelepçe takmaya çalıştı, hayatımın en kötü 3 günüydü." 

Eşine yapılanlarını vicdansızlık olarak nitelendiren Rukiye Güven, "Biz insan hakları konusunda yıllardır mücadele ediyoruz. Bekir’e yaşatılanların haksızlık olduğunu bunun vicdana sığmadığını biliyoruz, bunu vicdan çürümesi olarak değerlendiriyorum" diye belirtti. 

ADALET BAKANLIĞI’NA ÇAĞRI: YİNE O SÜRECİ BAŞTAN YAŞAYACAĞIZ

Eskişehir ATK’nin hastalığından dolayı cezasına 6 ay erteleme verdiğini, savcılığın kararı ile 1 yıl ertelendiğini belirten Güven, "Cezası ev hapsine çevirilse bizim için çok daha rahat olacak. 1 yıl sonra hastalığı daha çok ilerlemiş olacak bunu da biliyor doktorlar tedavisi yok. Biz yine o süreci baştan yaşayacağız. Adil bir şekilde yargılanmıyor, araştırılmadan karar veriliyor. Adalet Bakanlığı’na çağrımız dosyayı bozun ve tekrar Yargıtay’da yargılansın" diye konuştu.

‘BİZİMKİ 20 GÜNDE ÇÖZÜLDÜ AMA YILLARDIR BU SORUNU YAŞAYANLAR VAR’

Yaşatılanların sadece eşine olmadığının ifade eden Güven, sözlerini şöyle tamamladı: "Sosyal medyadan görüyoruz, cezaevlerinde yüzlerce insan kötü durumda, binlerce hasta tutuklu var. Bu durumun insan olmanın getirdiği haklar çerçevesinde düzeltilmesini istiyorum.  Bizim 20 günde çözülen bir süreçti ama yıllardır bu sorunu yaşayan binlerce hasta tutuklu ve aileleri var. Hasta tutukluları ev hapsinde tutmaları gerek. Cezaevlerinden cenazelerin çıktığını görüyoruz çok üzücü bir olay hangi davadan olursa olsun cezaevindeki hasta engelli ve yaşlıların serbest bırakılması gerekiyor." (MA)

Öne Çıkanlar