Kılıç kimdeyse kral O'dur
KÜLTÜR SANAT - Geçtiğimiz ay vizyona giren Kral Arthur Kılıç Efsanesi filmi; gerçekleşmesi beklenen kehanetler zincirinin akışını değiştirmek isteyen amca ve yeğen arasında ki mitolojik efsaneye dayanıyor.
2017 yapımı, yönetmenliğini Guy Ritchie'nin üstlendiği Kral Arthur efsanesinden uyarlanan fantastik macera filmi, Klasik Kral Arthur efsanesine farklı bir cenahtan yaklaşmayı hedefliyor. Filmin senaryosu ise Joby Harold'a ait. Charlie Hunnam'ın Kral Arthur'u ete kemiğe büründürdüğü filmde, genç yıldıza Jude Law, Djimon Hounsou ve Eric Bana eşlik ediyor. Film, Marvel Cinematic Universe benzeri şekilde Kral Arthur karakterlerinin ayrı maceralarını anlatacak yeni bir film serisinin ilk filmi olma özelliğini taşıyor.
Çocukken babası Kral Uther Pendragon (Eric Bana) ve annesi Kraliçe Igraine zalim Vortigern (Jude Law) tarafından öldürülüp tahtı gasp edilen genç Arthur (Charlie Hunnam), Londinium sokaklarında yaşamakta ve geçmişine dair hiçbirşey hatırlamaktadır.
Ama bu durum sihirli kılıç Excalibur'u kayadan çekince değişir. Kılıcın gücü tarafından yönlendirilen Arthur gücüyle ne yapacağına karar vermek zorunda kalır. Guinevere (Astrid Bergès-Frisbey) adında gizemli bir kadınla tanıştıktan sonra kılıcı kontrol etmeyi öğrenmeye, şeytanlarıyla yüzleşmeye, ailesini katledip hakkı olan tahtı gasp eden tiran Vortigern'i yenmeye ve tahtını geri alıp kral olmaya karar verir.
Geçtiğimiz ay vizyona giren Kral Arthur efsanesi çok eski bir yaşanmışlık öyküsüne dayanıyor. İngilterenin kurucu kralı olarak görülen ve kaderi Amcası tarafından zaptedilen Arthur, kendisini bekleyen yazgısından kaçamaz ve nihayet tılsımlı kılıç Excalibur ile buluşarak kaderine teslim olur. O ingilterenin gerçek kralıdır.
Çocukken amcası zalim Vortigern (Jude Law) tarafından taht savaşları sebebi ile öldürülen babası kral Uther Pendragon’un ardından kaçırılan ve arka sokaklarda yaşamını sürdürerek büyüyen Arthur, geçmişine ilişkin hiçbirşey hatırlamamaktadır. Rivayete göre bir kayaya saplanmış tılsımlı kılıç Excalibur’un tek kullanıcısı gerçek kraldır. Amca Vortigern kılıcın kayadan çıkartılması ve gerçek kullanıcının bulunarak öldürülmesi için tüm İngiltere’den gençleri kılıçla test etmektedir. Bu efsaneye artık bir tek Vortigern inanmaktadır. Çünkü kılıcı yıllardır saplandığı kayadan çıkarmayı beşaran olmamıştır.
Kılıcın doğal sahibi tahtın sahibidir. Fakat kılıç Vortigern’in eline geçerse gücüne güç katacaktır. Bu sebeple Vortigern farkındalığı oluşmadan yakalayacağı esas kralın peşindedir. Birgün bu teste Vortigern’inde yeğeni olduğunu bilmediği Arthur katılır. Kılıç kayadan çıkar ve güç uyanır.
Kelt efsanelerinin değişmez hikayesi olan insan türünden farklı bir türün de (elfler) yaşadığı dünya dönemlerinde gerçekleşen efsanede, Guinevere (Astrid Bergès-Frisbey) adında gizemli bir kadın Arthur efsanesinin gerçekleşmesi için ona yardım eder. Kötülüğün dünyaya hakimiyetine karşı verilen savaşta kendi topluluğundan kalan son kişidir bu kadın. Ve görevi gereği Kral Arthur ve kılıç Excalibur’un efsanesinin gelişmesi gerekmektedir.
Başlangıçta kendisini bekleyen kadere direnen Arthur, bu kadının yardımı ile kendini tanır, kılıcı kontrol etmeyi öğrenir ve şeytanlarla yüzleşerek tahtı gasp eden amcası tiran Vortigern'i yenmey başarır.
Taht Kavgaları olarak gündeme gelen Game of Thrones dizisinden 3 oyuncununda (Aidan Gillen, Michael McElhatton ve Eline Powell) filmde yapımcılar, film için yeni bir runik alfabe yaratmışlar. Excalibur’un üzerinde yazan yazılar ve film boyunca görünen diğer yazılar bu alfabeyle yazılmış.
Yönetmenin kendine özgü teknikleri ile dinamik bir tempoda gerçekleşen film, klasik fantastik film türleriniden farklı bir tempo içeriyor.
2009’dan itibaren iki Sherlock Holmes filmi çeken yönetmen, 2015’te The Man from U.N.C.L.E, bu yıl ise King Arthur: Legend of the Sword ile beraber yüksek bütçeli stüdyo filmlerine geçiş yaptı. Ritchie aracılığı ile beyazperdede defalarca gördüğümüz, eski bir klasik olan Kral Arthur öyküsünü ağır akışından dinamik bir tempoya geçiş yapmış. Ritchie, görkemli savaş sahnelerine, yüce görünümlü büyücülere, garip Ortaçağ yaratıklarına sahip bu beyaz-gri renk dokulu fantezisinde Yüzüklerin Efendisi ya da Game of Thrones tarzı bir epikliğin peşinden gidiyor fakat hikaye anlatımı, hikaye kurgusu ve mizahı kullanım biçimiyle rutin stüdyo özelliklerine kendi ritmini yedirmeyi başarıyor.