Alp Altınörs
Azerbaycan Milli Hükümeti’nin başına gelenler
Son Azerbaycan – Ermenistan gerginliğinde, İran’ın da harekete geçerek Azerbaycan sınırına asker yığması kimi TV yorumcularını epey şaşırtmışa benziyor. “İran da nereden çıktı?” diyorlar. Aslında İran’ın bu tavrı, Azerbaycan’ın yarıdan çoğunun İran sınırları içinde bulunmasından kaynaklanıyor.
Azerbaycan’ın kuzey ve güney olarak ikiye bölünmesi, Rus – İran savaşını izleyen 1815 Türkmençayı Anlaşması’na dayanmaktadır. Bu anlaşmayla Rus İmparatorluğu Bakü dahîl, Azerbaycan’ın kuzey kısmını topraklarına katmıştır. Tebriz ve güney Azerbaycan ise İran’da kalmıştır.
Ekim Devrimi’nin ardından Kuzey Azerbaycan’da Sovyet Cumhuriyeti kurulmuştur (1920). Bu devrimci gelişmeler, Güney Azerbaycan’ı da etkilemiş ve 1920’de Azadistan devleti kurulmuş ama kısa ömürlü olmuştur.
İran’da Rıza Şah diktatörlüğü, Azeri nüfus üzerinde büyük bir baskı ve asimilasyon siyaseti izlemiştir. Mustafa Kemal Atatürk ile çok yakın olan ve onu Ankara’da ziyaret de eden Rıza Şah, Türkiye’de o devirde Kürtlere uygulanan siyaseti neredeyse aynıyla kopya ederek İran’da Azerilere karşı uygulamıştır. Rıza Şah, Azeri – Türk nüfusuna yönelik Farslılaştırma siyaseti izlemiştir. “Türkçe diye bir dil yoktur. Türkçe aslında Farsçanın bozuk bir lehçesidir.” Resmi söylemiyle, okullarda, mahkemelerde, sokakta, çarşı pazarda Farsça mecburi kılınmış, Türkçe ise yasaklanmıştır. Güney Azerbaycan’daki yer isimleri Farsça isimlerle değiştirilmiştir. Türkçe kitaplar, dergiler yasaklanmıştır.
Ayrıca Rıza Şah diktatörlüğü, Tebriz’in ekonomik önemini azaltma, bu şehrin ticaret hacmini geriletme siyasetini izlemiştir. 1930’lar boyunca en koyu biçimde devam eden Rıza Şah diktatörlüğü, 1941’de Rıza Şah’ın devrilmesi ve yerine oğlu Muhammed Pehlevi’nin geçirilmesiyle son bulmuştur. Rıza Şah, ülkeden kaçmıştır.
İNGİLİZ-SOVYET İTTİFAKI
Rıza Şah’ın devrilmesini tetikleyen temel mesele, Nazi Almanya’sıyla ittifak kurmasıdır. 1941’de Nazilerin Sovyetlere saldırması ile İngiliz – Sovyet ittifakı kurulmuştur. Bu ittifak, ortak bir müdahale ile İran’ı işgal ederek, Nazi Almanya’sının cephe gerisine darbe vurmuş, aynı zamanda Sovyetler’e İngiliz askeri desteğinin sağlanabileceği bir kanal açmıştır. Rıza Şah’ın devrilmesi, İngiltere – Sovyet ittifakının ilk antifaşist zaferidir. Bu zafer, İran’da politik özgürlüğün var olduğu bir dönem başlatmıştır. Özgürlük ortamı ise ezilen uluslara, başta da Azerilere ve Kürtlere kendini ifade etme imkânı sağlamıştır.
Böylece İran’da, özellikle Sovyet kontrolü altındaki kuzey İran’da ezilen halkların yeni bir uyanışı başlamış, Rıza Şah döneminde yasaklanan dillerde yayınlar çıkartılmıştır.
Azerbaycan bölgesinde bu uyanış, 1945’te Pişerevi liderliğinde Azerbaycan Demokrat Partisi’nin kuruluşu ile doruk noktasına çıkar. ADP’nin kuruluşu Azerbaycan’da büyük bir heyecana yol açmış ve İran Azerileri arasında geniş ölçekli bir ulusal kaynaşmayı başlatmıştır. Pişerevi ve yoldaşları, Azerbaycan Sovyet Cumhuriyeti ve SSCB tarafından destekleniyordu. Sovyet kontrol bölgesinde faaliyetlerini serbestçe yürütüyorlardı. Ancak onların gücünün esas kaynağı, ezilen bir halkın özyönetim talebini hayata geçirmeyi hedeflemelerinde yatıyordu.
Aralık 1945’te Tebriz’de toplanan Ulusal Meclis, özerk bir yönetim olarak “Azerbaycan Milli Hükümeti”ni ilan etti. Özerk yönetim, kendisini İran’ın bir parçası olarak görüyordu; ancak güvenlik de dahil iç işlerde tam özyönetim kurmuştu. Aynı dönemde ilan edilen Mahabad Kürt hükümeti ile dostça ve kardeşçe ilişkiler kurmuşlardı. Pratikte birlikte hareket ediyorlardı.
Sovyet askeri birlikleri, Mayıs 1945’te İran’dan çekilmişti. Bu çekilmeden sonra İngiliz emperyalizmi, İran’da Sovyet etkisinin bir kalıntısı olarak gördüğü Azerbaycan Milli Hükümeti’nin yıkılıp imha edilmesinde ısrarcı olmuştur.
TÜRKİYE, AZERBAYCAN MİLLİ HÜKÜMETİ’Nİ TANIMADI
Türkiye hükümeti, Azerbaycan Milli Hükümeti’ni (AMH) tanımadığı gibi, onunla herhangi bir ilişki kurmayı da reddetmişti. Bunun iki temel sebebi; AMH yönetiminin Sovyet yanlısı olması ve Mahabad Kürt hükümetiyle birlikte kurulmuş olmasıydı.
Tahran’daki şah yönetimi, bu şartlar altında, önce Tebriz özerk yönetimiyle müzakereler yürütmeyi kabul etti. Pirevei’nin başkanlığındaki özerk yönetim ile Tahran merkezi hükümeti arasında yürütülen müzakerelerde, İran devleti başlangıçta özerkliği tanımış ve hatta Azerbaycan Milli Hükümeti ile yazılı bir anlaşma da imzalamıştır. Ancak sonrasında “yapılacak ulusal seçimlerin güvenliğini sağlamak” bahanesiyle İran ordusunu Tebriz’e sokar sokmaz özerk yapıyı dağıtmış, korkunç bir katliama girişmiştir. Böylece Türkçenin yasak olduğu günler geri gelmiştir! Pişerevi ise Sovyet Azerbaycan'ına geçmiştir. 1945 Aralık ayında kurulan özerk hükümet, 1946 Nisan’ında yıkılmıştır.
İşte Azerbaycan ordusunun tam kontrolü altına girmek üzere olan Karabağ bölgesi yöneticileriyle, Bakü hükümet temsilcileri arasındaki müzakereleri imzalarken aklıma, İran Azerilerinin yaşadığı bu deneyim geldi. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Karabağ Ermenilerine, aynı sonu yaşatmamasını diliyorum. Ama içten içe şunu da biliyorum ki, kapitalizm altında ulusal sorunlara adil çözüm mümkün değildir.
Not : 1945 - 46 Azerbaycan Milli Hükümeti deneyimiyle ilgili daha ayrıntılı bilgi için:
- Yakın Dönem İran Tarihi – Azerbaycan Milli Hükümeti (1945 -‘46), Sonay Ünal, Türk Tarih Kurumu, Ankara 2019
- Ervand Abrahamian, Communism and Communalism in Iran (The Tudah and Firgah-ı Dimukrat), International Journal of M.East Studies, vol.1, no.4, G.Britain 1970, s.291-316
- M. M. Çeşmazer, Azerbaycan Demokrat Partisinin Yaranması ve Faaliyeti: Cenubî Azerbaycan, 1945-1946, Azerbaycan SSR İlimler Akademisi, Bakü 1986
- Natalia I. Yegarova, The Iranian Crisis of 1945-’46: A view from Russian Archives, Washington, 1996
Alp Altınörs: Çevirmen, yazar, siyasal iktisatçı, düşünce işçisi. İngilizce, İspanyolca ve Rusça dillerinden çeviriler yapmakta ve bu dillerde araştırmalar yürütmektedir. "İmkânsız Sermaye- 21. Yüzyılda Kapitalizm, Sosyalizm ve Toplum" adlı kitabın yazarıdır. Uluslararası siyasal iktisat, uluslararası ilişkiler, filoloji ve tarih disiplinlerinde; SSCB, Çin Halk Cumhuriyeti ve Osmanlı İmparatorluğu tarihi, sosyalizmin sorunları ve 19. Yüzyıl Rus edebiyatı üzerine pek çok makalesi ve çevirisi bulunmaktadır. TED Ankara Koleji Lisesi'ni ve Eskişehir Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi'ni bitirmiştir. 2008 yılında İstanbul'da kurulan Nazım Hikmet Marksist Bilimler Akademisi'nin koordinatörlüğünü yürütmüş siyasal iktisat dersleri vermiştir. 2014-2016 yıllarında HDP Merkez Yürütme Kurulu'nda yer almıştır