Heba olan 25 milyon dolar ve Istrancalar

Türkiye’nin enerji ve mega projeler alanında attığı her adım gibi Türk Akımı da ciddi bir çevre tahribatına yol açacak. Boru hattının geçeceği Kıyıköy, Istrancalar, Lüleburgaz, Vize, Saroz Körfezi için tam bir çevre felaketi yaşanacak.

Pelin Cengiz

Eğer politik küresel konjonktür izin verirse, gelecek dönemde ekolojik kırım projelerinden biri daha bundan böyle gündemimizde olacak. Size şimdi anlatacağım hikaye Türkiye’de doğanın koruma/kullanma dengesinin nasıl sürekli kullanmaktan yana kurulduğunu çok net şekilde anlatıyor.

Malum, Rusya ile Türkiye arasında son dönemde masada yer alan en önemli doğalgaz projelerinin başında Türk Akımı geliyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türk Akımı Gaz Boru Hattı projesini İstanbul’da Ekim 2016’da gerçekleştirilen Dünya Enerji Kongresi’nde imzalamasının ardından Putin, projenin onayını öngören kararnameyi geçen hafta imzaladı.

Proje kapsamında, Karadeniz’in derinliklerinden 15,75 milyar metreküp kapasiteli iki doğalgaz boru hattının inşa edilmesi öngörülüyor. Rusya’dan gelen gaz, Türkiye üzerinden Yunanistan’a ulaşacak, oradan geçip Avrupa’ya satılacak. Avrupa'ya doğalgazını Ukrayna üzerinden satan Rusya, bu ülke ile yaşadığı sorunlar ardından doğalgazını başka bir yolla taşımak istiyordu. Türk Akımı projesi böyle gündeme geldi. Türk Akımı sayesinde Rusya, Ukrayna'yı by-pass eden bir alternatifle Avrupa’ya gazını taşıyacak.

Bu Türkiye’nin bir enerji koridoru olması için atılmış bir adım olacak. Ancak, Türkiye’nin enerji ve mega projeler alanında attığı her adım gibi Türk Akımı da ciddi bir çevre tahribatına yol açacak. Boru hattının geçeceği Kıyıköy, Istrancalar, Lüleburgaz, Vize, Saroz Körfezi için tam bir çevre felaketi yaşanacak.

Doğal Yaşamı Koruma Vakfı (DAYKO) Başkanı Nusret Türkkan, boru hattı için Istrancalar’da bir kanal yaratılacağını, bu kanal nedeniyle Istrancalar’da kesilecek ağaç sayısının üçüncü köprü için kesilen ağaç sayısının kat kat üzerinde olacağını söylüyor. Türkkan, Istrancalar’daki ormanlık alanda önemli bir vahşi yaşam bulunduğunu, boru hattı için kanal geçirmek bir yana buraya insan elinin dahi değmemesi gerektiğini belirtiyor.

Projeyle ilgili Rusya tarafının prosedürleri tamamladığını şimdi Türkiye tarafında prosedürlerin tamamlanacağını ifade eden Türkkan, şöyle devam ediyor: "Daha önce deniz üzerinde sismik bir çalışma yapıldı. Henüz bu projenin ÇED’i yapılmadı. Proje daha önce gündeme geldiğinde Kıyıköy’de ÇED süreci kapsamında halkın katılımı toplantısı eylem ve tepkiler nedeniyle yapılamadı. Dolayısıyla ÇED süreci başlamıştı ama ertelendi. Artık bu proje uluslararası hukuka tabi olacak. ÇED’le ilgili durum belirsiz."

Projenin bölgenin geçim kaynağı olan balıkçılık, ormancılık ve turizmi olumsuz yönde etkilemesi, longoz ve lagün göllerinin üzerinden geçmesi, bölgenin doğal ormanlarıyla su toplama havzası içinde yer alması, deniz suyunun ve faunasının kirlenmesine ve ekosistemin bozulmasına yol açacak olması gibi pek çok tahribatı olacak.

Bölge, sadece boru hattı değil başka projelerin de baskısı altında. Vize’ye termik santral, İğneada’ya hem nükleer santral, hem çimento limanı gündemde. "Doğal alanlar, tamamen enerji alanına dönüşüyor" diyen Türkkan, İğneada Longoz Ormanları’nın dokuz kriterden altısını yerine getiriyor olmasına rağmen hala

sulak alanların korunması ve sürdürülebilir kullanımını sağlamayı amaçlayan uluslararası Ramsar Sözleşmesi’ne dahil edilmediğine dikkat çekiyor.

Türkkan, devletin Istrancalar bölgesinin korunmasıyla ilgili uzun yıllardır çalışma yaptırdığını, Istranca Biyosfer Projesi ile Orman Bakanlığı ve Dünya Bankası işbirliğiyle hazırlanan Biyolojik Çeşitlilik ve Doğal Kaynak Yönetimi projelerine bugüne kadar 25 milyon dolar harcandığını kaydediyor.

Milyonlarca dolarlık koruma projeleri hazırlanmış ancak belli ki hepsi tozlu raflarda kalmış. Kullanma daha cazip gelmiş olmalı ki, koruma bırakılmış.

Bölgedeki çevre korumacılar, haklı olarak bu dosyaların UNESCO’ya sunulması gerektiğini, sunulmayacaksa neden hazırlandığını soruyor.

Türk Akımı’nın Avrupa’ya gidecek ikinci hattı için Avrupa Birliği’nin onayı gerekiyor.

Putin’in imzasının ardından Rusya Dışişleri Bakanlığı, "garanti olmazsa projenin yapılamayacağına" dair açıklamalarda bulundu. Büyük oranda ekolojik kaygılarla olmasa da, Avrupa’nın alacağı bazı politik kararlar, Istrancalar ve Longoz ormanlarının en azından Türk Akımı projesinden kurtulmasını sağlayabilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Pelin Cengiz Arşivi