Pelin Cengiz
İmamoğlu'nun 'Yürü be İstanbul'undan Yıldırım'ın yeşil vadilerine
31 Mart seçimlerine tam üç hafta var. İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanlığı için 24'ü bağımsız olmak üzere toplam 31 aday yarışacak. Yarış, çok büyük oranda AKP'nin adayı Binali Yıldırım ve CHP'nin adayı Ekrem İmamoğlu arasında geçecek.
Her iki adayın hem sosyal medya paylaşımlarından hem de adaylık tanıtımlarının yapıldığı internet sitelerinden son birkaç ayda dile getirdikleri kent ve çevreyle ilgili vaatleri inceledim.
Çevre konusu, kamu sağlığını, kamu düzenini ve güvenliğini doğrudan ilgilendiren bir konu ancak aynı zamanda çok önemli ekonomik, sosyal ve toplumsal yaşam pratikleriyle doğrudan ilişkili bir konu.
Geçen yıl Konda tarafından hazırlanan Siyasal ve Toplumsal Araştırmalar Dizisi'nin Çevre Bilinci ve Çevre Koruma başlıklı araştırmasında önemli birkaç tespit vardı.
2018'de katılımcılara sorulan "Çevre sorunu deyince aklınıza ne geliyor?" sorusuna karşılık, birinci sırada çarpık kentleşme ve beraberinde getirdiği sorunlar yer aldı. Onu, çevre kirliliği ikinci sırada ve hava kirliliği üçüncü sırada takip etti.
Konda'nın 2012'de benzer biçimde yaptığı araştırmada "Çevre sorunu deyince aklınıza ne geliyor?" sorusuna karşılık verilen cevaplarda birinci sırada hava kirliliği, ikinci sırada altyapı ve ulaşım sorunları, üçüncü sırada ise kirlilik geliyordu.
Altı yıl arayla yapılan bu çalışma, çevre sorunlarında çarpık kentleşme ve beraberinde getirdiği sorunları ilk sıraya yerleştirdiği gibi bu sorun en çok metropollerde yaşayanlar tarafından ifade edildi.
İstanbul açısından bakıldığında çarpık kentleşmenin en yoğun şekilde yaşandığı kentin başta hava kirliliği olmak üzere her türlü kirlilik, trafik, nüfus baskısı, su ve gıda gibi yaşamsal ihtiyaçlarda kendi kendine yetememesi, beton, asfalt ve hafriyat kamyonlarının günlük yaşamın bir parçası haline gelmesi, kar, fırtına, sel gibi iklim değişikliğine bağlı aşırı hava olaylarına karşı giderek daha kırılgan olması gibi pek çok sorunu var.
Peki bu iki aday bu dertlerin ne kadarına derman olmaktan bahsetti?
CHP'li İmamoğlu'nun en temel vaatlerinden biri, "İstanbul'u yürünebilir ve erişilebilir bir kent yapacağız" şeklinde. O konuda neler yapmak istediği şöyle özetlenmiş:
"İstanbul, yürünebilir ve erişilebilir bir kent olacak. Önceliğimiz yürünebilir, konforlu, güvenli yaya bölgeleri/meydanlar yaratılması olacak. Tarihi Yarımada başta olmak üzere, kent bütününde yayalaştırma projeleri yaygınlaştırılacak ve yeni Yaşam Vadileri, yaya aksları ile İstanbul merkezi baştan başa yürünebilir bir şehir olacak. Dezavantajlı (engelli, yaşlı, bebekli) vatandaşlarımızın kaldırımlar ve parklar başta olmak rahatça erişimi sağlanacak. Yürü Be İstanbul mobil uygulaması ile hareketlilik teşvik edilecek."
Bir diğer vaat ise "Tarım alanlarını koruyarak kırsal bölgeleri kalkındıracağız" başlığı altında anlatılarak, iklim değişikliğine vurgu yapılmış:
"İklim değişikliğine karşı topyekün mücadeleyi başlatacağız. Öncelikle İBB olarak yenilenebilir enerji, atık yönetimi, enerji verimliliği, iklim değişikliğiyle mücadele ve adaptasyon gibi konuları içeren ilgili tüm kesimlerin katlımı ile bütüncül bir İklim Eylem Planı hazırlayacağız. Küresel ısınma iklim değişikliğinin yol açtığı risklere ilişkin öncelikli bölgeler tespit edilerek bu bölgelerde önleyici tedbirler ve acil durum müdahale planları hazırlayacağız. Yenilenebilir enerji üretimine yönelik enerji kooperatiflerinin kurulması destekleyeceğiz. Değişim hizmet binalarından başlayacak, tüm hizmet binaları ve ulaşım sistemleri çevre duyarlı ve kendi kendine yetecek biçimde yenileyeceğiz. Atatürk Olimpiyat Stadı ve çevresi, güneş enerji santraline dönüştürülecek ve aynı zamanda İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne ait kapalı ve açık otoparkları güneş enerjisi santrallerine dönüştüreceğiz. İstanbul'un kuzeyinde ve güneyinde 0-40 m deniz suyu kalınlığı olan bölgelerde rüzgar gülü enerjisi projeleri ile enerji sorununa çözüm getireceğiz."
Bu başlık altında ifade edilen yenilenebilir enerji kooperatiflerinin kurulmasının destekleneceği vaadi özellikle ilgi çekici. Zira, bu konuda şu sıralarda İstanbul'da sivil inisiyatifler tarafından bir çalışma yürütülüyor. Belediye desteği bu noktada önemli...
Malum, Türkiye haftalardır gıda fiyatlarının yüksekliğiyle yatıp kalkıyor. Domatesin, patlıcanın, marulun, patatesin fiyatı dövizden, borsadan daha çok takip edilir oldu. Tanzim satış noktalarının devreye girmesi de beraberinde pek çok tartışmayı getirdi.
İmamoğlu vaatleri arasında bu konuyu pas geçmemiş, zira sınırları giderek genişleyen, her türlü tüketim konusunda giderek azmanlaşan İstanbul'un gıda sorunu başlı başına üzerinde çalışılması gereken bir alan.
İmamoğlu'nun "İstanbullu sağlıklı ve ucuz gıdaya ulaşacak" başlığında şu ifadelere yer verilmiş:
"İstanbullu artık sağlıklı, ucuz, güvenli beslenecek. İstanbul'un kırsal mahallelerinde ve çevresinde tarım alanlarını koruyarak ucuz ve sağlıklı tarım ürünlerini aracısız olarak halka ulaştıracağız. İstanbul'un doğu ve batısında iki adet hayvancılık üzerine ihtisas OSB kuracak aynı zamanda uygun olan her alana, balkonlara, çatılara kent tarımı ve bahçeciliği yapılabilmesi için tüm organizasyonları gerçekleştireceğiz. İstanbul'un ve çevresinin tarım alanlarında süt üretimini teşvik ederek, İstanbullu'nun süt ihtiyacını karşılayacağız. Yeşil Kentler Deklarasyonu'nun imzacısı olan İstanbul'da halen kent tarımı yapılan alanlardaki mevcut üretim desteklenerek üretim modellemesi, mobil ve pazar yerleri, online satışlar, iyi tarım uygulamalarına uygun üretim pratikleri organize edilecek."
Orman alanları ve tarım arazileri her geçen gün daha fazla yağmalanan İstanbul'da bu ne derece gerçekleştirilebilir bilemiyorum ama istenirse mutlaka bir yerden başlanabilir...
İmamoğlu'nun farklı başlıklar altından seçtiğim ve önemli bulduğum birkaç vaadi ise şöyle:
- Türkiye'nin en pahalı şehri İstanbul'da gündelik yaşamı ucuzlatacağız. Üreticiden sofraya ucuz, sağlıklı yiyecek zinciri oluşturarak, su fiyatlarında yüzde 40 indirim yaparak, ulaşımda genç, kadın, çocuklara özel indirimlerle ve eğitim destek paketi ile yapacağız.
- Boş zamanlarını yeşil alanlarda geçireceği, temiz hava alabileceği, temiz su içebileceği, trafikte daha az vakit geçireceği bir şehri birlikte var edeceğiz. Kişi başına düşen yeşil alan miktarını üç katına çıkaracağız ve temiz enerji uygulamaları ile hava kirliliğini azaltacağız. Beş yıl sonrasında musluktan içilebilir su sağlanacak.
- Deprem başta olmak üzere her türlü afete hazır olacağız ve afet ve acil durumlar için etkin 'Afet Bilgi Sistemi' kurulacak. Her mahalleye, nüfusa yeterli büyüklükte, acil ihtiyaçlar ve müdahale araçlarını da içeren afet toplanma alanı tahsis edilecektir.
Sıra, Binali Yıldırım'ın vaatlerinde...
Yıldırım'ın adaylığı sürecine dair hazırlanan sitede Binali Bey'in "Sevgili İstanbullular" diye başlayan genel selamlama yazısının altında "Yeşil İstanbul", "Çevreci İstanbul", "Kolay İstanbul" gibi farklı başlıklar bulunuyor. Bunlar açıldığında karşınıza kısa videolar çıkıyor. Onlarında altındaki projeler başlıklı link ise çalışmıyor.
Bu açıdan bakıldığında İmamoğlu'nun sitesine kıyasla Yıldırım'ın tanıtım sitesi epey zayıf. Yazıya, izahata, vaatleri ayrıntılandırmaya ihtiyaç duyulmamış. "İstanbul'a yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır" diye düşündülerse demek...
"Gönül belediyeciliği" sloganıyla yürütülen Yıldırım'ın kampanyasında çevre ve kente dair ne var ne yok diye bakmak isterseniz Twitter'daki Binali Yıldırım İletişim Ofisi hesabında kazı faaliyeti yapmanız gerekiyor. "Hiç uğraşamam" diyenler ben sizin için baktım, orada da bol bol video var.
Çevre ve kent sorunlarıyla ilgili vaatlerden bazıları şöyle:
- Yeşil İstanbul'da iş dünyasının kalbi Büyükdere Caddesi şehir terasıyla nefes alacak
- Metrobüs ve metroyu Büyükçekmece'ye uzatacağız. Kuzeydeki ormanlarla güneydeki maviyi iki koridorla birleştireceğiz. Mavi bayraklı sahili ilçeye kazandıracağız.
- Albatros Parkı'nı Millet Bahçesi yapacağız.
- Atık ayrıştırma altyapısı kuracağız. 'Sıfır atık' projesi kapsamında atıklar ayrıştırılacak, işlenip paraya dönüştürülecek. Elde edilen geliri, öğrencilerin bilet ücretlerinden düşeceğiz böylece indirimi, kaynak oluşturarak yapacağız.
- Şile, İstanbul'un organik tarım merkezi olacak. Burada yetişecek ürünler, Anadolu gıda üssünden İstanbullulara iletilecek.
- Sizler bana enerji veriyorsunuz. Yenilenebilir enerji misali, benim enerjimi yenileyen de sizlerin heyecanı, mutluluğu ve ilgisidir. Teşekkürler Şişli.
- Esenler Otogarı'nı kaldıracağız, Yeni Havalimanı yakınlarına iki, Tuzla'ya da bir adet olmak üzere üç tane otogar yapacağız. Buralara yaptığımız raylı sistem ve toplu taşıma sayesinde bu otogarlara rahatlıkla gidilebilecek.
- İstanbul'un yeşil alan miktarını 55 milyon metrekare arttıracağız. Silivri'den Tuzla'ya kadar 20 tane yeşil vadi yaparak yeşille maviyi buluşturacağız. Dikey koridorları hem şehrin yeşil alanları, hem de insanların yürüme alanları yapacağız.