Loç'a HES yine gündemde, sarı yazma yine isyanda

Loç Vadisi halkının, 2009'da Cide HES projesine karşı başlattığı mücadelede süreç içinde kazanımlar elde edilse de yargı kararlarının arkasından dolaşılarak proje tekrar gündeme getirildi.

Rıfat Ilgaz'ın Cide'yi ve Cide insanını anlattığı otobiyografik romanı Sarı Yazma'yı bilir misiniz? Kitap adını Karadeniz'in emekçi kadınlarının simgesi olan sarı yazmadan almıştır. O sarı yazma uzun süredir Cide'de verilen önemli bir çevre ve yaşam alanı mücadelesinin de simgesi aynı zamanda. 

Kastamonu'nun Cide ilçesindeki Loç Vadisi'nde verilen HES mücadelesinde geçmiş yıllarda geleneksel kıyafetleriyle, "Köyüm darda, sarı yazma isyanda" diyen Cideli kadınlar ön planda yer almış, HES yapmak isteyen şirkete karşı verilen mücadelenin kazanılmasında da önemli rol oynamışlardı. Ve şimdi sarı yazma yeniden isyanda... 

Maalesef, Türkiye'de çevre ve yaşam alanları mücadelesinde yine yargı kararlarının ve yıllarca süren emeğin hiçe sayıldığı, sermayenin de OHAL şartlarının getirdiği ortamdan faydalandığı bir örnekle karşı karşıyayız.

Yıllardır HES'leri ve bu HES'lerin yarattığı ekolojik tahribatı konuşup duruyoruz. Anadolu'nun her köşesini yağmaya açarak suyun ticarileştirilmesine yol veren HES ve baraj projeleri ile doğa, yaşam ve kültürler yok ediliyor. Doğa ticari bir meta haline getirilerek şirketlerin talanına sunuluyor, yaşam alanlarına el konuluyor. HES'lerle doğaya vurulan darbe, ekolojik tahribat ve kirlenmenin yarattığı sonuçlar gözle görülür, elle tutulur şekilde ortada, onlarca örnek var, üstelik sebep olduğu göç ve yoksulluk da göz ardı ediliyor. 

Loç Vadisi, Karadeniz'in ve Küre Dağları'nın en bakir alanlarından birisi. Küre Dağları Milli Parkı, Anadolu'nun en önemli milli parklarından biri. Nefes kesen bir doğal güzelliğe sahip. Loç Vadisi aynı zamanda dünyanın ikinci en büyük kanyonu olan Valla Kanyonu'nu da kapsıyor. Sadece profesyonel dağcıların geçebildiği kanyon şelalelere de ev sahipliği yapıyor.  

Kastamonu Cide Loç Vadisi halkının, Mart 2009 tarihinde Cide HES projesine karşı başlattığı mücadelede süreç içinde kazanımlar elde edilse de, sıkça karşımıza çıktığı üzere, yargı kararlarının arkasından dolaşılarak proje tekrar gündeme getirildi. 

Küre Dağları Milli Parkı'nın tampon bölgesi içinde yer alan Cide Loç Vadisi'nde iptal edilen HES projesi kelimenin tam anlamıyla hortlatıldı. Danıştay'ın Cide Loç Vadisi'nde "HES yapılamaz" kararına rağmen Ümran Boru/Or-Ya Enerji ÇED raporunun sadece iki maddesinde düzenleme yaparak, ÇED'i tekrar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na gönderdi. 

Hukuki süreci kısaca özetleyelim. Or-Ya Enerji, Cide HES ile ilgili ÇED raporunu 2009'da sundu. Loç Vadisi halkı projenin hukuka uygun olmadığını tespit ederek 232 kişi ile Kastamonu İdare Mahkemesi'nde yürütmeyi durdurma ve iptal davası açtı. 

Kastamonu İdare Mahkemesi bilim insanlarından oluşan üç kişilik bilirkişi ataması yaptı. Dava sürerken Cide HES'in kaçak olduğu ispatlandı. Cide HES şantiyesi Aralık 2010 tarihinde mühürlendi. Ocak 2011'de Kastamonu İdare Mahkemesi Cide HES'i hukuka uygun bulmayarak yürütmeyi durdurdu ve ÇED'ini iptal etti. 

2012'de Danıştay'ın ÇED'i iptal etmesine kadar geçen sürede şirket ruhsatsız, izinsiz ve hukuksuz şekilde faaliyetlerine devam etti. Onlarca Cideli yıllardır HES'e karşı mücadele ettiği için yargılanıyor. 

Loç Vadisi Koruma Platformu'ndan Erdinç Ay, bunu engellemek için gösterdikleri girişimlerin de bir dava konusu olduğunu belirterek, "Şirkete burada faaliyet göstermek için ruhsatın var mı diye soranlar yargılanıyor" diyor. 

Or-Ya Enerji, üç kişilik bilim insanından oluşan bilirkişinin sunduğu raporun yeterli olamayacağı gerekçesiyle Danıştay'a itiraz etti. Danıştay, Kastamonu İdare Mahkemesi'nin kararını usul yönünden bozdu. Kastamonu İdare Mahkemesi, yedi kişilik bilim insanından oluşan yeni bir bilirkişi heyeti oluşturdu. Bu bilirkişi heyetinin yazdığı rapora istinaden Kastamonu İdare Mahkemesi, ÇED olumlu kararı verdi. Loç halkı temyize giderek karara itiraz etti. Bunun üzerine Danıştay 14. Daire Başkanlığı, Cide HES'in hukuka uygun olmadığı kararı vererek, ÇED'i iptal edildi.

Tabi burada, en az sermaye kesimleri kadar kirli ve suçlu bir kesim de bilirkişi heyetlerinde yer alan "akademik" çevreler. Sermayenin emrinde doğanın talanına kamuflaj sağlayan, sermaye doğayı rahatça talan edebilsin diye ısmarlama raporlar yazan, vicdan ve onur sefaleti içindeki akademisyenleri de anmadan geçmeyelim. 

Or-Ya Enerji, Danıştay 14. Daire Başkanlığı'nın sonuçlandırdığı mahkeme kararlarına rağmen ÇED'i tekrar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na sundu. Danıştay'ın iki kez ÇED iptaline rağmen şirket iki değişiklikle aynı proje dosyasıyla başvuru yapma arsızlığını göstermiş durumda. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İnceleme Değerlendirme Komisyonu'na sunulan proje ile ilgili olarak üçüncü toplantı 21 Aralık perşembe günü Ankara'da yapılacak, Cideliler de yine mücadelelerini devam ettirmek üzere orada olacak.

Yıllardır derelerin başında, ağaçların önünde, dağlarda, ormanlarda insanlar gece gündüz kar kış demeden net tutuyor, mahkeme salonlarında yaşam alanlarını savunuyor, kentlerde farklı platformlarda kamuoyunda farkındalık yaratmaya çalışıyor. Geldiğimiz yer, tamam kurtuldu dedikten sonra yine aynı hayal kırıklığı oluyor, bir arpa boyu yol kat edilemiyor. 

Her fırsatta çok çevreci olduklarından bahseden siyasilere bu vesileyle bir kez daha soralım, bu mu sizin çevreciliğiniz?

NOT: Ankara'ya gitmeden önce Or-Ya Enerji'ye karşı sesini duyurmak isteyen Cidelilerle, çevre ve yaşam hakları savunucuları, 17 Aralık pazar günü saat 14:00'te Beşiktaş Kartal Heykeli'nde buluşuyor, "Danıştay'ın kesin hükmüne rağmen vadimize HES yapmak isteyen Or-Ya Eneri'ye karşı yeniden bir araya geliyoruz. Sarı yazmanı da al gel" diyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Pelin Cengiz Arşivi