Meclis'teki Çevre Komisyonu ne iş yapar?

TBMM'de 18 tane ihtisas komisyonu var, bunlardan biri de çevre ile ilgili. Çevre Komisyonu, TBMM'nin 22'inci döneminden bu yana kanun yapmamış. Şu anda Meclis, 26'ncı dönemde.

Yasama, demokrasinin en temel güçlerinden biri. Kısaca kanun yapmak. Anayasa ile yasama görevi TBMM'dedir. Tasarı, teklif veya Kanun Hükmünde Kararnameler'in hangi komisyonlarda görüşüleceği, işleyişin nasıl olacağı, esas ve tali komisyonların hangisi olacağı, işin komisyonlara havalesi vs. Anayasa'da detaylı şekilde tarif edilmiştir. 

TBMM'de 18 tane ihtisas komisyonu var, bunlardan biri de çevre ile ilgili. Çevre Komisyonu, TBMM'nin 22'inci döneminden bu yana kanun yapmamış. Şu anda Meclis, 26'ncı dönemde. 

TBMM'de 22'nci dönem 14 Kasım 2002 ile 23 Temmuz 2007 tarihleri arasını kapsıyor, yani AKP'nin ilk iktidara geldiği dönem.

Bundan sonra vereceğim bilgiler daha da ilginç. Bilgileri tamamen TBMM Çevre Komisyonu'nun herkese açık bilgilerin yer aldığı kendi internet sitelerinden aldım.

Komisyon, dediğimiz gibi en son 22'inci dönemde kanun yapmış, en son Nisan 2006'da Çevre Kanunu'nda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısıyla ilgili rapor vermiş, daha sonra o tasarı kanunlaşmış. İçeriği çevreyle ilgili mevcut ceza hükümlerinin genişletilmesini kapsıyor.

İnceleme gezisi anlamında Çevre Komisyonu, en son Nisan 2012'de İzmir Aliağa'da bulunan sanayi tesislerinden kaynaklı kirlilik, gemi geri dönüşüm tesisleri, balık çiftlikleri, rüzgar santralleri ve çeşitli konularda yerinde inceleme yapmış. Sitede yer alan bilgilere göre altı yıldır inceleme gezisi yok. Memlekette çevre namına neler olup bitiyor, gidip bakalım dememişler bir daha.

Diğer yandan, Komisyon en son Mayıs 2013 tarihinde brifing almış. O da elektromanyetik kirlilikle ilgili bir gündemle toplanmış. Memleketin çevre ve yaşam alanlarına dair onlarca sorun varken, bu Komisyon üyeleri hiç mi birşeyi merak etmemiş? Hiç mi çevreye dair bir konuyu uzmanlarından dinlemek istememiş?

Beş yıldır gündemlerine hiçbir konunun girmemesi epey ilginç. Demek yerli ve milli çevre politikası da etraftaki sorunları görmezden gelme, öteleme, iteleme şeklinde oluşturuluyor.

Komisyon'un yasama faaliyetleri başlığı altına baktığımızda ise, Komisyon'a havale edilen tasarı, teklif ve Kanun Hükmünde Kararnameler listesinde 79 madde görünüyor. Bunların 30 tanesi Komisyon'a esas olarak havale edilenler, diğer 49 tanesi ise Komisyon'a tali olarak havale edilenler olarak ayrılmış.

Komisyon'un raporunu verdiği tasarı, teklif ve Kanun Hükmünde Kararnameler ise 10 tane. Bunlardan sonuncusu Antarktika Antlaşması Çevre Koruma Protokolü'ne Türkiye'nin katılmasının uygun bulunduğuna dair bir kanun tasarısı mesela.

Bahsettiğim kanun teklifleri arasında da gerçekten ihtiyaç duyulabilecek, doğru işletildiğinde ve uygulandığında çevre koruma anlamında fayda getirecek teklifler de gelmiş. 

Örneğin, Şubat 2016'da CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, çevre için Kamu Denetçiliği Kurumu kurulmasına dair bir kanun teklifi vermiş. Çevrenin korunması meselesinde mevcut şartlarda kim kendini böyle bir kuruma denetlettirmek ister ayrı bir konu, özellikle muhalefet partilerinin milletvekillerinden gelen kanun tekliflerinin yok hükmünde olması ayrı bir konu haliyle...

Bir diğer örnek. CHP Milletvekilleri Engin Altay, Levent Gök ve Özgür Özel, Van Gölü'nün korunması hakkında Mayıs 2016'da kanun teklifi vermiş. Komisyon üyeleri baktım, epeyce kalabalıklar. İki yıldır kimse mi kalem oynatmaz şu teklif hakkında?Kirlilikten, insan baskısından korunmasın mı Van Gölü? 

Yine aynı şekilde CHP Tunceli Milletvekili Gürsel Erol da, Munzur Havzası'nın korunmasına ilişkin yasa teklifi vermiş. Korunmasın mı Munzur Havzası? Çevre Komisyonu'nun ilgi alanına girebilmek için ne yapmak lazım veya ne olması lazım?

Dediğim gibi mevcut durum gerçekten içler acısı halde. Eğer sitede yer alan bilgiler eski ve epeydir güncellenmiyor ise bu ne özensizlik, bu ne ilgisizlik... 

Hükümet, epeydir bütüncül yasalarla beceremediği rant, talan işlerini torba yasalar üzerinden değişikliklerle hallediyor. Zeytinliklerle ilgili, orman alanlarının ÇED'siz maden arama faaliyetlerine açılması gibi örnek verilebilecek pek çok madde var böyle...

O yüzden de torba yasalar içine gizlenen bazı maddeler komisyonlara bile gelmeden genel kurulda oylanarak yasalaşıyor. Bilimsel araştırmalara bakılmadan, tartışılmadan, sivil toplumun, akademinin, yurttaşların görüş ve katkıları alınmadan yasalar oldu bittiye getiriliyor. 

Epeydir erkler ayrılığı yerine yasama ve yargının yürütmeye bağlandığı, yürütmenin de bir kişinin isteklerine göre şekillendiği bir düzenin içine hapsolduk.

Giderek neredeyse tüm hayatımızı düzenleyen torba yasalar da, bu düzeni meşrulaştırmak için kullanılan en temel araç oldu. Son birkaç yılda, torba yasalara onlarca kanun ve KHK sığdırıldı. Bunlardan çevre ve yaşam alanlarını talana ve ranta açacak kanun değişiklikleri de nasibini kat kat aldı.

Uzun lafı kısası mesele çevre olunca Meclis'in Çevre Komisyonu bile çevreyle ilgili kanun taslaklarını kulak arkası etmiş. Nasıl olsa torba yasalar var. Çevreyle ilgili yasama faaliyeti "plaket al, plaket ver" şeklinde ilerliyor yani anlayacağınız...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Pelin Cengiz Arşivi