Metin Yeğin
Özgürlüğün kültürü
Son haftalarda yazdıklarıma, ‘Nesne Bükmeye’, radikal demokrasiyle devam edelim.
Radikal demokrasi ‘Yeni İnsan’ yaratma sürecidir. ‘Yeni İnsan’ yaratma süreci radikal demokrasi ‘eylem’i ile başlar. MST-Topraksızlar üzerinden anlatmaya çalışırsak, büyük toprak sahiplerinin topraklarını işgal etmek eylemi ile başlayan radikal demokrasi, toprağın dönüşümü ile yani ‘Toprağın tek elde toplanması, temerküzü’ durumundan, kolektif olarak ele geçirilmesi, kolektifleştirilmesi, demokratikleşmesi ile birlikte, bu kararı almak, gerçekleştirmek ile yani ‘eylemek’ ile ‘özne’ olma hali gerçekleşir.
MST kolektif liderlerinden Charles Trocate ile konuşurken bunu şöyle anlatıyordu; ‘Biz bu süreci pratikleştiriyor ve sistematize ediyoruz. Halk hareketi olarak, bu bir pedagojik eğitim politikasıdır aynı zamanda. MST sadece işgal etmiyor. Başka bir dünya yaratıyor, başka bir kültür yaratıyor. Büyük toprak sahiplerine karşı toprağın özgürleşmesi, toprağın demokratikleşmesidir aynı zamanda. Brezilya’da büyük toprak sahibi olan çok az kişi vardır. Brezilya için toprağın -tek elde toplanmış olması-, monopolize karakteri önemlidir. Tarihsel olarak Brezilya’da toprağın monopolize olması demek, aynı zamanda açlığın kültürü, şiddetin kültürü demektir. MST’nin ise her zaman uyguladığı işgal, Paulo Freire’nin dediği gibi bir işgal, aynı zamanda özgürlüğün kültürüdür. Bir işgalde herkes anlar ki “yapabiliriz”. Politik olarak, bir eğitim ve bir kültür inşa edilir. Bir toprak işgali, politikanın ve kültürün kardeşliğini yansıtır. Bunu nasıl elle tutulur hale getiririz? Birinci olarak bu, bir kimliğin inşa edilmesidir.’ Diyordu.
Bir işgal edilmiş toprakta konuşuyorduk. Herkes 8 saat çalışıyor, eşit ücret alıyordu. Kadınlarsa 4 saat çalışıyor, aynı ücreti alıyorlardı!
‘Kalıcı kültür mücadelesinin birçok farklı etkisi vardır. Kalıcı onurlu yaşam, bir başka formdur. Komünün başarıya ulaşması için kültür mücadelesi, uygarlık için, evrensel nitelikte, toplum için bir kültür mücadelesi sürdürülür. Bence bu mücadele, aynı zamanda adalet için de bir mücadeledir. Bu adaletin toprakla birlikte hareket etmesidir. Bu politikanın tanımıdır, birçok insanın kişisel mutluluğudur. Zafer için gerekli olan toprağın işgali düşüncesinin, köylüler üzerinde kalıcı etkisi büyüktür. Bu etki hem hareket için hem de yeni bir toplum içindir. Kültürel formun tanımı, adalet ve kültürün birlikte olmasıdır. Bu adaletin kültürüdür ve farklı biçimlerde tezahür eder. Tiyatronun, resmin kültürü, şiirin, heykelin, müziğin, fotoğrafın. Bunların hepsinin kültürü. Bunların hepsi birbiriyle uyumlu bir şekilde eğitimin bir parçasıdır. Ve bu tartışmanın yaratıcı unsurudur. İşçiler, ancak ‘yurt’ için mücadele ederek yaratırlar.’
Yani, ancak eylersek, güzel eyleriz…