Pelin Cengiz
Ruhsatı ve imar planı iptal ama inşaatı sürüyor: Çarşamba Ovası’nın kalbine biyokütle hançeri
Birinci dereceden tarımsal SİT statüsü koruma alanı olan Samsun’un Çarşamba Ovası’na proje ömrü sadece 30 yıl olan bir biyokütle santrali yapılıyor.
Yüksek tarımsal potansiyeli nedeniyle, 12 Aralık 2016 tarih ve 2016/9620 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile koruma altındaki Çarşamba Ovası’ndaki Eğercili Mahallesi mutlak tarım arazisi niteliğinde.
5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazilerin Kullanımı Hakkında Kanun’un en temel hükümleri gereği, büyük ovalarda bulunan tarım arazileri hiçbir surette amacı dışında kullanılamaz.
Bu statü değiştirilmeden ovaya bırakın sanayi tesisi yapılmasını çivi dahi çakılamaz. Ama gelin görün ki, yasalarla koruma altında olan ülkenin en değerli orman arazileri, tarımsal alanları, ovaları, nehirleri, dağları her geçen gün talana açılıyor.
Samsun Çevre Platformu başta olmak üzere kentteki sivil toplum örgütleri epeydir bu santralin durdurulması için mücadele veriyor.
Tesisi inşa eden şirketin profili de ilginç. Oltan&Köleoğlu Enerji şirketinin internet sitesindeki bilgilere göre, şirkete ait Afyon’da 25 MW ve Çorum’da 5 MW gücünde iki ayrı işletmede biyokütle santrali var.
Trabzon’da 20 MW gücünde biyokütle santrali proje aşamasında ve Samsun’daki 27 MW gücündeki santral de inşaat aşamasında.
Şirket geçmişte Trabzon merkezli Oltan Gıda adıyla fındık üretim ve ihracatı gerçekleştiren bir firmaydı. Türkiye’nin fındık devi olarak nitelendirilen şirket, fındık ihracatının önemli bir bölümünü gerçekleştiriyordu.
Ne olduysa 2014 yılında oldu ve Oltan Gıda, İtalyan çikolata devi Ferrero Grubu tarafından satın alındı. Ferrero, Türkiye fındığının işlenmesi konusunda büyük bir avantaj elde ederken, Oltan Gıda ismi de tarihe karışarak, Ferrero Fındık İthalat İhracat ve Ticaret A.Ş. olarak değişti.
Aile, o tarihten bu yana enerji sektöründe faaliyet gösteriyor.
Oltan&Köleoğlu Enerji’nin Yönetim Kurulu Başkanı ve aynı zamanda Trabzonspor Kulübü Başkan Yardımcısı Ertuğrul Doğan, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından geçtiğimiz günlerde koronavirüsle mücadele kapsamında IBAN numarası verilerek başlatılan "Milli Dayanışma Kampanyası"na Oltan&Köleoğlu Enerji olarak 5 milyon TL bağışladı.
Biyokütle santralinin özelliklerine tekrar dönecek olursak, santral Çarşamba Ovası’nın tam ortasında Eğercili Mahallesi sınırları içinde toplam 181 dönümlük sahada 27 MW elektrik üretim kapasiteli olarak planlandı.
Proje tanıtım dosyasına göre, Çarşamba ilçesi merkezli 180 kilometre yarıçaplı alandan temin edilecek tarım ve orman atıklarının yakılmasıyla elektrik enerjisi üretilecek.
Tesiste yılda 230 bin ton, günde 630 ton hammadde yakılacak.
Bu miktarda hammadde için Giresun sınırından başlayarak Ordu, Samsun, Amasya, Çorum ve Sinop’u kapsayan şekilde bütün Orta Karadeniz’in atıklarının toplanması gerekiyor. Samsun Çevre Platformu’na göre, yılda 230 bin ormansal, tarımsal ve hayvansal hammaddenin bölgeden toplanması pratik olarak mümkün değil.
Ayrıca, büyük ölçüde hayvan yemi olarak kullanıldığı için, tarımsal atıkların yakılmaları bölgedeki hayvancılığı olumsuz etkileyecek.
Yakma sonucu oluşacak günlük kül atığı miktarı 38 ton olacak ve küller proje sahasında geçici olarak depolanacak. Ayrıca, bacadan çıkacak günde 14,4 kilogram kül havaya salınacak.
Tesisin işletme faaliyetleri kapsamında kullanılacak makinalarda (ağaç-sap kıyma, taşıma, yükleme) günde yaklaşık 2 bin litre mazot harcanacak.
Yeraltı sularından günde yaklaşık 1500 ton su sondajla çekilecek, ısıl işlemlerden geçirilerek mevcut drenaj kanallarına verilecek.
Biyoenerji pek çok insanın kulağına hoş gelebilir ancak durum pek de öyle değil.
Biyoenerji endüstrisi doğrudan yakma yöntemiyle büyük bir kirletici unsur.
Biyokütle santralleri her 1 MW elektrik üretimi için, kömürlü termik santrallerden yüzde 150 daha fazla azotoksit, yüzde 600 daha fazla uçucu organik bileşenle, yüzde 190 daha fazla partikül madde, yüzde 125 daha fazla karbonmonoksit ve yüzde 50 daha fazla karbondioksit yayıyor.
Biyokütle santralinden kaynaklanan emisyonlar, her bir büyük kirletici için doğalgaz santralinden kaynaklanan emisyonları yüzde 800’ün üzerinde aşıyor.
Zaten, bu tesiste sadece tarımsal ya da ormansal hammadde yakılacağının da garantisi yok. Ne yakılacak belli değil.
Zira, 2016'da 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarından Elektrik Enerjisi Üretmeye dair Kanun'un 3'üncü maddesinin 9'uncu fıkrasında yapılan değişiklikle, biyokütle yakacak tesislerde petrokimya türevi atık maddeler de biyokütle tanımı içerisine alındı. Mesela, kentsel atıklar, atık lastikler ve sanayi atık çamurları da bu kapsama dahil.
Üstelik, Yenilebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) kapsamında HES’ler ve RES’ler için KW/saat başına 7,3 cent, jeotermal enerji kaynakları için KW/saat başına 10,5 cent üzerinden yüzde 100 alım garantisi varken, güneş ve biyokütle kaynakları için KW/saat başına 13,3 cent alım garantisi verilmiş durumda.
Haliyle, bu şirketin de 2020 yılında YEKDEM’e girmek için acelesi var ve mahkeme kararlarıyla alınmış iptallere rağmen orada salgın sebebiyle sokağa çıkma sınırlamalarını da fırsat bilerek her geçen gün inşaatını sürdürüyor.
Düşünebiliyor musunuz, böylesi olumsuz çevresel etkiler yaratacak 230 bin atığın yakılacağı bir tesis için Samsun Valiliği "ÇED Gerekli Değildir" kararı verdi. Tesisin kurulacağı alanın büyüklüğü ve günlük yakıt miktarı göz önüne alındığında "ÇED Gerekli Değildir" kararı yürürlükteki ÇED mevzuatının Ek-1 listesiyle de çelişiyor.
Ancak, Samsun 3’üncü İdare Mahkemesi, verdiği son kararla Valiliğin, "ÇED gerekli değildir" kararının uygun olmadığını belirterek, "ÇED Gerekli Değildir" şeklindeki Valilik işleminin iptaline karar verdi.
Bu sevindirici bir gelişme...
Bu tesisin yapımına ilişkin mücadele yürüten örgütleri tesisin sökülmesini ve taşınmazın eski haline getirilmesini istiyor. Samsun Çevre Platformu, yasanın bu konuda idareye tanıdığı azami 30 günlük yasal sürenin ardından yasal yollara başvuracak.
Diğer yandan, daha önce Toprak Korumu Kurulu'nun büyük ova kapsamında yer alan Çarşamba Ovası'nda santralin depolama sahasının yapılmasına yönelik kararının yürütmesini durduran Samsun 3’üncü İdare Mahkemesi, geçtiğimiz günlerde de santrale ilişkin 1/5000'lik Nazım Planı ile 1/1000'lik Uygulama İmar Planı'nın yürütmesinin durdurulmasına karar vermişti.
Dolayısıyla şu ana kadar projeye dair açılmış olan dört dava da kentte çevre mücadelesi verenlerin lehine sonuçlanmış durumda.
Samsun 3’üncü İdare Mahkemesi tarafından verilen bu kararlar gereği Samsun Büyükşehir Belediyesi ve Çarşamba Belediyesi tarafından yürütülen inşaat faaliyetinin bir an önce durdurulması gerekiyor.
Projenin artık hem yapı ruhsatı hem de imar planı hukuksuz.
Şimdi sıra mahkeme kararlarının uygulanmasında.
Şu haliyle devam eden inşaat pek çok mevzuata aykırılık teşkil ediyor.
Ülke olarak koronavirüs salgınıyla mücadele ederken, insanların evlere çekildiği şu günlerde fırsattan istifade ederek devam ettirilen projelere göz yumulmasın.