Sinan Ateş’e “Ermeni Muamelesi” yapılıyor, öyle mi?

Bir Ermeni’nin öldürülmesinde hiçbir sorun görmeyen canavarlık, devlet, polis, jandarma, MHP’li kadrolar, uyuşturucu çeteleri falan bir olup öldürdüler Sinan Ateş’i. Bildiğiniz işler yani Alaattin Bey. Sinan Ateş’e “Ermeni muamelesi” yapılıyor.

“Ya bizlerden kurtulmak istiyor birileri. Derdiniz ne, bizden ne istiyorsunuz kardeşim? Biz bu ülkeye hizmetten başka ne yaptık yahu? Hrant Dink Ermeni’ydi, öldürün, bizi niye öldürmeye çalışıyorsunuz? Derdiniz ne, Sinan’ı niye öldürttünüz?”

Perşembe günü tarihler 19 Ocak’ı gösterecek. Hrant Dink’in katledilişinin 16. yılı dolacak. Memlekette yaşayabildiğim son ana kadar takip ettim bu davayı ben. Cinayetin öncesini, sonrasını, mahkeme süreçlerini, anmaları, tartışmaları, devlet içi kavgalara göre pozisyon alan savcıları, hakimleri, katille fotoğraf çektiren “Beyaz Bereli devleti” yakından takip ettim.

Dink Ailesi, avukatlar, Hrant’ın arkadaşları, gazeteciler, siyasetçiler, kamuoyu…

Bizler katili tanıyoruz…

Sizler tanıyor musunuz gerçekten?

TELE 1 kanalında, Gökmen Karadağ’ın konukları arasında olup, canlı yayında, yukarıdaki tırnak içinde yazılı cümleleri söyleyen Alaattin Aldemir, Hrant Dink’in katillerini tanıyor mu gerçekten?

“Ya bizlerden kurtulmak istiyor birileri. Derdiniz ne, bizden ne istiyorsunuz kardeşim? Biz bu ülkeye hizmetten başka ne yaptık yahu? Hrant Dink Ermeniydi, öldürün, bizi niye öldürmeye çalışıyorsunuz? Derdiniz ne, Sinan’ı niye öldürttünüz?”

Ülkü Ocakları Eski Başkanı, şimdinin CHP Üyesi Ali Aldemir… CHP’den bu sözlere pek bir itiraz duymadım.

Devlet Bahçeli’ye “Katilleri yanında saklanıyor, teslim et” diyen Kemal Kılıçdaroğlu, Sinan Ateş cinayetinin katillerini tanıyor mu gerçekten?

Peki şimdinin Ülkü Ocakları Başkanı, Sinan Ateş’in katilini tanıyor mu gerçekten?

Ülkücüler, milliyetçiler, ulusalcılar, Türkler, Sinan Ateş’in katilini tanıyor mu gerçekten?

Hadi Hrant Ermeni’ydi, öldürdüler…

Neticede Ermenilik, bir insanın öldürülmeyi hak etmesi için yeterince geçerli bir sebep öyle değil mi?

Peki Berkin Elvan niye katledildi?

Neticede bazen bir insanın öldürülmesi için Alevi mahallesinde yaşıyor olması yeterince geçerli bir sebep öyle değil mi?

Peki Hacı Birlik neden katledildi? Kemal Korkut neden katledildi?

Neticede bazen bir insanın öldürülmesi için Kürt olması yeterince geçerli bir sebep öyle değil mi?

Peki Özgecan Aslan neden katledildi?

Neticede bazen bir insanın öldürülmesi için kadın olması yeterince geçerli bir sebep öyle değil mi?

Peki Soma’da 301 işçi neden katledildi?

Neticede bazen bir insanın öldürülmesi işçi olması, yoksul olması, yeterince geçerli bir sebep öyle değil mi?

Roboski’de, Ankara Garı’nda, Suruç’ta, İstiklal Caddesinde, Hendeklerde, sokaklarda, trenlerde, eğlence mekanlarında, fabrikalarda, ceza evlerinde, işkencelerde, sınır boylarında, Diyarbakır ortasında…İnsanlar neden katlediliyor?

Uğur Mumcu, Muammer Üçok, Çetin Emeç, Ümit Kaftancıoğlu…

Eşref Bitlis, Gaffar Okkan, Adnan Kahveci, Muhsin Yazıcıoğlu, belki Turgut Özal…

İnsanlar neden katlediliyor?

Ali Aldemir bu memleketin özetidir.

Bu ülkede katilin “hafifletici” sebeplerine aşıktır insanlar.

Devlet öyle yetiştirdi nesilleri. Devlet öldürürse, öldürülen bunu hak etmiştir yani. Devletin cinayetlerine önce şahit, sonra ortak yazılmıştır bizim insanlar.

Katil itibarlıdır, katilin sofrası itibarlıdır, katilin heykeli dikilir sokak meydanlarına.

Bir buçuk milyon Ermeni’nin katilleriyle gurur duyarlar, cinayetten kalan ganimeti paylaşmak için birbirlerini yeniden katlederler, ellerinde detektör makinesi, mezar soymaya giderler.

Cinayetten, gasptan, hırsızlıktan, tecavüzden yüzleri kızarmaz.

Bugünkü rejim şansa değildir yani, Ali Aldemir’in kalbinde yatan aslandır.

Sinan Ateş’i sizinkiler öldürdü Alaattin Bey.

Bir Ermeni’nin öldürülmesinde hiçbir sorun görmeyen canavarlık, devlet, polis, jandarma, MHP’li kadrolar, uyuşturucu çeteleri falan bir olup öldürdüler Sinan Ateş’i.

Memleketin İçişleri Bakanı, savcısı, hakimi, polisi bu meselede katilin tarafındadır. Bildiğiniz işler yani Alaattin Bey. Sinan Ateş’e “Ermeni muamelesi” yapılıyor.

Zorunuza gidiyor mu gerçekten?

Türk’e layık gördüğünüz, uğruna mücadele verdiğiniz yaşam budur işte, siz ne zannediyordunuz?

Bir cinayet şebekesinin kendi vatandaşlarını öldürüyor olmasını ciddiye almıyor muydunuz?

Katillerin egemen olduğu bir rejimde nasıl yönetileceğimizi bekliyordunuz?

85 milyon insanın, gençlerin, çocukların geleceğini mezar soyguncularına emanet etmenin iyi bir fikir olduğunu mu düşündüydünüz?

Hrant’ın öldürülmesinin bu ülkenin geleceğine, umuda, barışa, bir arada yaşama nasıl zarar verdiğini, cinayetten sonraki 16 yılda geldiğimiz yeri nasıl öngöremediniz?

Hadi Hrant Dink Ermeniydi, öldürdünüz, öyle mi?

Sinan Ateş’i sizler; hayatınız boyunca inandığınız değerler, gurur duyduğunuz eylemler ve selam verdiğiniz kim varsa Ankara’nın ortasında öldürdünüz Alaattin Bey.

Huyunuzdur neticede…


Hayko Bağdat: 1976 yılında Rum bir anne ve Ermeni bir babanın dördüncü çocuğu olarak İstanbul’da doğdu. 1994’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü‘ne başladı. Babasının beklenmedik vefatı sebebiyle eğitimini tamamlayamadı. 2002'de Yaşam Radyo’da Türkiye’de ilk azınlık sorunlarını gündeme taşıyan “Sözde Kalanlar” programı ile gazeteciliğe başlayan Bağdat, Türkiye’nin önemli basın organlarından gazetecilik, köşe yazarlığı ve yorumculuk yaptı. 2007'de katledilen Hrant Dink’in ardından kurulan ve adalet arayışını sürdüren “Hrant’ın Arkadaşları” ekibinin kurucuları arasında yer alan Bağdat’ın “Türkiye’de Ermeni ve öteki olmayı” anlatan ilk kitabı ‘Salyangoz’ 2014’te, ikinci kitabı ‘Gollik’ 2015 yılında, üçüncü kitabı ‘Kurtuluş Ҫok Bozuldu’ ise 2016 yılında okurlarıyla buluştu. Kitabından esinlenerek kurguladığı tek kişilik gösterisi Salyangoz, 2016’da seyirci ile buluştu. 2017’de Almanya’ya taşınan Bağdat, Berlin’de gazeteciliğe ve üretmeye devam ediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hayko Bağdat Arşivi