Nazım Alpman
Terzi Fikri'nin ardılları
Bütün Türkiye'de "Terzi Fikri" olarak tanınan Fatsa Belediye Başkanı Fikri Sönmez, bağımsız olarak girip kazandığı 14 Ekim 1979 Ara Seçimlerinin 38. yılında İstanbul'da tam gün süren bir sempozyumla anıldı.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi tarafından düzenlenen Fikri Sönmez Yerel Yönetimler Sempozyumu Taksim Hill Otel'de yapıldı. Toplantıya Terzi Fikri'nin izinden yürüyen değişik kentlerin belediye başkanları, milletvekilleri, Avrupa kentlerinden belediye başkanları, bilim insanları, politikacılar ve gazeteciler katıldılar.
Ovacık Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu, Hopa eski belediye başkanı Yılmaz Topaloğlu, Çamlıhemşin eski belediye başkanı İdris Lütfü Melek, Bursa Nilüfer Belediyesi Kent Konseyi BaşkanıFehmi Enginalp, Terzi Fikri'nin kendilerinde bıraktığı izleri ve yönetim deneyimlerini anlattılar.
Hepsi ilgi çekiciydi. Özellikle Nilüfer Belediyesi'nin yönetime kattığı "Mahalle Komiteleri"nin ayrı bir yeri bulunuyor.
Terzi Fikri'nin takipçisi olduğunu söyleyen bir başka yerel yönetici Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı olarak 2004-2014 yılları arasında görev yapan Osman Baydemir idi.
Baydemir'in olağanüstü sunumu zaman zaman Cem Yılmaz gösterilerinin hizasına çıkıyordu. Ama bunları "acıyı bal eyledik" departmanına dahil etmek gerekiyordu.
Osman Baydemir o kadar çok icraat örneği verdi ki, bunların büyük çoğunluğundan kimsenin haberi yoktu. Diyarbakır denildiğinde akıllara sert politik gerilimli günler geliyordu. Siyaset bütün güzelliklerin ve iyiliklerin üzerinden atlayıp geçiyordu.
Diyarbakır'ın nüfusu 1990'da 278 bin idi. Köy boşaltmalar, faili meçhuller, düşük yoğunluklu savaş sonunda 2000'lere gelindiğinde kentin nüfusu 1 milyona varmıştı. Osman Baydemir 2004'te yerel seçimleri kazanarak başkan olduğunda ağır göç yükü altında ezilen bir Diyarbakır vardı. 1998'de Türkiye'de görülen 800 bin sıtma vakasının 300 bini Diyarbakır'daydı. Baydemir yönetiminde (BDP) üç yıl sonra 2007'de sıtma vakası sıfırlandı!
Bunu kimseler görmedi, bilemedi. Çünkü sorun Kürtlerindi!
Diyarbakır'a devasa çamaşırhaneler kuruldu. Sayıları 7 idi. İstanbul basınından bunu görüp yazan tek gazete olarak BirGün'ü ayrı bir yere koymak gerektiğini buraya not düşelim. Aynı şekilde Fikri Sönmez Sempozyumunu "görmemesini" de tabii!
Osman Baydemir bir olay anlattı ki, bu tek başına Türkiye'de Kürtlerin devlet tarafından nasıl görüldüğünün en ilkel örneği olarak tarihe geçecek nitelikteydi.
Diyarbakır Sümerbank Fabrikası kapatıldıktan sonra binası ve 80 bin metrekarelik alanı belediyeye devrediliyor. Baydemir bu alanı Kent Üniversitesine dönüştürdüklerini anlattı, görselleriyle birlikte... Sonra bu alanın ortası yaklaşık 60 metrekare üzerine ahşap bir "Güneş Evi" kurulduğunu söyledi. Güneş panelleri olan kendi tükettiği enerjiden fazlasını üreten bu bilimsel yapıda 5 bin ilk ve ortaöğretim öğrencilerine eğitim veriliyor.
Ne güzel bir etkinlik değil mi?
Hayır!
Devlet bu Güneş Evi'ni beğenmiyor! Evet beğenmiyor. Osman Baydemir'e dava açıyor:
-Yeşil alanı tahrip etmek iddiası ile..!
Sonra bu Güneş Evi'ni yıkmak için girişimlere başlıyor. Neyse ki mahkemede bu girişim duvara tosluyor ve Güneş Evi kurtuluyor.
Devlet böylesi "işler" (!) için mesai harcıyor, düşünebiliyor musunuz?
Elbette yüksek ateşli politik gündem içinde bu türden "küçük" meseleler haber medyasında yer alamıyor.
Seçimle kazandığımız belediyeler OHAL ve KHK'lar ile elimizden alındı diye devam ediyor Osman Baydemir. Sonra da bir kıyaslamalı bilgi veriyor:
-Bir yıllık OHAL'de tam dokuz kayyum yolsuzluk suçu işledikleri için görevden alındılar. Bizler hakkında yüzlerce dava açıldı. İçlerinden bir tanesi bile akçeli konular üzerine değildir. Tek dava yok, içinde para iddiası olan. Hepsi konuşmalarımızla ilgili...
Terzi Fikri'nin 1979 Ekim'den 1980 Temmuz'una kadar sadece 8 ayda yaptıkları o kadar derin izler bıraktı ki, aradan 40 yıl geçmesine karşın unutulmuyor, örnek alınıyor ve yaşatılıyor.