Tıbbi oksijen nereden geliyor, neden bazı ülkelerde krize yol açıyor?

Tıbbi oksijen nereden geliyor, neden bazı ülkelerde krize yol açıyor?
Oksijen, 2017'den beri WHO tarafından zaruri bir tıbbi ürün olarak kabul ediliyor.

Yattığı klinikte tıbbi oksijen bittiğinde 67 yaşındaki hemşire Maria Auxiliadora da Cruz da Covid-19'a karşı verdiği mücadelede olumlu bir aşamaya geçmişti.

Da Cruz'un oksijen düzeyi, 14 Ocak'ta yüzde 95 olan normal seviyenin üstündeydi. Ancak bu hayati kaynaktan mahrum kaldıktan sonraki saatler içinde bu düzey yüzde 35'e düştü.

Normal şartlar oksijen düzeyi bu seviyelere inen bir hasta entübe edilir. Ancak da Cruz için bu yapılamadı ve hayatını kaybetti.

Da Cruz'un yasını tutan gelini Thalita Rocha, yaşananları "korkunç" sözüyle tanımlıyor. "Felaket bir durumdu. Birçok yaşlı hastanın durumu kötüleşmeye ve rengi maviye dönmeye başlamıştı."

Rocha'nın Brezilya'nın kuzeyindeki Manaus kentinde bulunan Policlínica Redenção'da yaşananları anlattığı duygusal video sosyal medyada viral oldu:

"Çaresiz bir durumdayız. Acil kliniğinin tamamında oksijen tükendi... Pek çok insan ölüyor."

Rocha, yaptığı açıklamada,o gün koğuşta kalan 10 kişinin yaşamını yitirdiğini ve kayınvalidesinin de yaşamasının sağlanabileceğine inandığını söyledi.

"O, Covid'den ölmedi. Ne yazık ki; oksijen yetersizliğinden vefat etti."

Brezilya'da bugüne kadar Covid-19 kaynaklı can kaybı 219 binin üzerinde. Brezilya, dünyada en fazla ölümün görüldüğü ikinci ülke.

Manaus kentinin sağlık sistemi, pandemi sırasında iki kez çöktü ve Aralık ile Ocak arasındaki dönemde can kayıpları ikiye katlandı. Bu da yerel yönetimin 22 bin kişilik yeni mezar yeri planları yapmasına yol açtı.

Tıbbi oksijen konusunda sıkıntı yaşayan tek ülke Brezilya değil.

Pandemide 152 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği Meksika'dan hastanelerden ve kliniklerden oksijen tüplerinin çalındığına dair haberler geliyor. Başkent Mexico City'nin kuzeyinde, çalıntı oksijen tüpleriyle dolu bir kamyonun bulunmasının ardından iki kişi tutuklandı.

Bu ayın başlarında, Mısır'da en az iki hastanede yaşanan oksijen kıtlığını gösteren videolar ortaya çıktı. Bunlardan birinde, ülkenin kuzeydoğusundaki Şarkıya'da bulunan el-Hüseyiniye hastanesinde battaniyelerle örtülü yataklar görülüyor ve videoyu çeken kişinin de "yoğun bakımdaki herkesin öldüğünü" söylediği duyuluyor.

Mısırlı yetkililer ise dört hastanın oksijen eksikliğinden değil, kronik rahatsızlıkları nedeniyle öldüğünü açıkladı ve tedarik sorunları olduğu iddialarını şiddetle reddetti.

Ancak aynı anda birden fazla ülkeden benzer haberlerin gelmesi, hükümetlerin bu temel ve hayat kurtaran tedaviyie erişim için hissettiği baskıyı ortaya koydu.

'OKSİJEN KRİZİ' 

Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre, her beş Covid-19 hastasından birinin oksijene ihtiyacı oluyor. Ağır vakalarda bu, beşte üçe kadar çıkıyor.

WHO, elinde ülke bazında veriler olmadığını ancak bazı hastanelerde ağır ve kritik durumdaki hastaların sayısının artması nedeniyle oksijen talebinin de normal seviyelerin beş ila yedi katı arasında yükseldiğini belirtti.

Hükümetlere pandemiyle mücadele sürecinde yardımcı olan sivil toplum kuruluşu PATH, Covid-19 sonucunda kandaki oksijen düzeyinin düşüklüğü anlamına gelen hipoksemili hastaların artması nedeniyle 2020'de oksijen talebinin "önemli ölçüde arttığını" bildirdi.

PATH'ın piyasa dinamikleri programından Lisa Smith, "Elektrik, su veya diğer temel kamu hizmetlerini düşündüğümüz kadar oksijeni de düşünmemiz gerekiyor" diyor ve "Bu, yalnızca durum kötü olduğunda endişelendiğimiz bir şey olamaz, çünkü durum kötü olduğunda insanlar ölecek" diye ekliyor

Covid-19 Oksijen İhtiyacı takip listesine göre, şu anda salgının neden olduğu ek talebi karşılamak için düşük ve orta gelirli ülkelerde günde yaklaşık 1,5 milyon adet oksijen tüpüne ihtiyaç duyuluyor.

PATH ile düşük ve orta gelir düzeyine sahip ülkelerde oksijen tedarikinin iyileştirilmesini amaçlayan kamu-özel ortaklığı olan Every Breath Counts'ın da parçası olduğu Covid-19 Solunum Bakımı Müdahale Koordinasyon grubu tarafından geliştirilen bu çevrimiçi araç, yetkili makamların bu konuda karşı karşıya kaldıkları sıkıntıların tespitine yardımcı oluyor.

Every Breath Counts'tan Leith Greenslade, "Sahraaltı Afrika, Asya ve Latin Amerika'da oksijen krizi yaşanıyor" diyor ve ekliyor:

"Bu ülkeler, Covid-19 hastalarının ne kadar oksijene ihtiyaç duyduklarını pek kavrayamıyor. Bu hastaların bazıları, oksijene ihtiyaç duyan normal bir hastadan 10-20 kat daha fazla oksijene ihtiyaç duyabilir."

Bu takip listesine göre, Brezilya, Kasım ayından bu yana oksijen talebi konusunda dünyadaki en sert artışlardan birini gördü. Brezilya'da Covid-19 vakalarının tedavisi için günde tahmini 340 bin ek tüp gerekiyor.

Manaus'taki durumun kriz noktasına ulaşmasının ardından diğer eyaletlerden ve Venezuela'dan oksijen bağışları geldi.

Ancak Oswaldo Cruz Vakfı'ndan epidemiyolog Jesem Orellana, BBC'ye tedarikteki sıkıntıların devam ettiğini ve küresel talep nedeniyle durumun daha da kötüleştiğini söylüyor.

Hindistan gibi diğer gelişmekte olan ülkelerde, Nisan ve Temmuz ayları arasında tıbbi oksijen talebinde yüzde 68 artış görüldü. Bu artış oranı Temmuz ile Eylül ayında yüzde 84'ye kadar yükseldi.

Günde fazladan 10 bin tübe ihtiyaç duyulan Nijerya'da çalışan sivil toplum kuruluşu Save the Children'dan Adamu Isah, "ülkenin hemen hemen her yerinde oksijen kıtlığı olduğuna dair genel bir algı" olduğunu aktarıyor.

Oksijen takip listesine göre, Güney Afrika'nın günde 100 bin ek tübe ihtiyacı olduğu tahmin ediliyor. Sağlık Bakanı Zweli Mkhize, hükümetin "oksijenin mevcut olduğundan emin olmak için elinden gelenin en iyisini yaptığını" söyledi ve ana müşterileri normalde madencilik sektörü olan oksijen üreticilerinden tıbbi üretime öncelik vermelerini istedi.

TIBBİ OKSİJEN NEREDEN GELİYOR?

PATH'e göre tıbbi oksijen, dünyadaki oksijen üretiminin yalnızca yüzde 5 ile 10'unu oluşturuyor. Geri kalanı madencilik, kimya ve ilaç gibi sektörlerde kullanılıyor.

Bunu üretimi, fabrikalarda büyük miktarlarda gerçekleştiriliyor. Daha sonra hastanelere sıvı tanklarının içinde toplu halde ve tüplerin içinde basınçlı gaz olarak gönderiliyor.

Sıvı oksijen, mevcut en ucuz ve en iyi teknoloji ancak bunun hastaların yataklarına kadar taşınabilmesi için hastanelerde boru tesisatından oluşan bir altyapının bulunması gerekiyor. Bu altyapı da, genellikle ABD ve Avrupa gibi gelişmiş ülkelerde bulunuyor.

Tüplerin kullanımı için ise borulara ve gelişmiş bir altyapı sistemine gerek yok. Bununla birlikte, bunların daha küçük miktarlarda dağıtılması, maliyet verimliliğinin daha düşük kalmasına, nakliye ve kullanımının daha zahmetli olmasına ve bu da çapraz kontaminasyon riskinin artmasına neden oluyor.

Nairobi'deki KEMRI-Wellcome Vakfı Araştırma Programı Sağlık Hizmetleri Birimi ve Oxford Üniversitesi'ndeki Sağlık Sistemleri İşbirliği'nin Başkanı Prof. Dr. Mike English, "Bazı ülkeler, hastanelere oksijen sevkıyatının neredeyse tamamını engebeli arazilerde, uzun mesafe yolculuklarıyla ve tüplerle yapıyor" diyor:

"Bu büyük bir sorun. İhtiyaç duyulan miktarların sağlanması neredeyse imkansız."

English, oksijen tedarikinin pandemiden önce de Afrika'da bir sorun olduğuna dikkat çekiyor söylüyor:

"Covid'den önce de uygun hastanelerde bile hasta bir çocuğun, bir yenidoğanın veya acildeki bir hastanın ihtiyaç duyduğu oksijeni alamadığı durumlar oluyordu. Covid, bu sorunu daha görünür hale getirdi çünkü artık yetişkinleri de etkiliyor."

'OKSİJEN SONRADAN AKLA GELİYOR'  

Oksijen, 2017'den beri WHO tarafından zaruri bir tıbbi ürün olarak kabul ediliyor.

Ancak PATH'tan Smith, bunun şu ana kadar hep "sonradan akla gelen" bir ihtiyaç olarak ele alındığını belirterek, bunu mevcut durumu iyileştirmek için bir araya getirilmesi gereken farklı "bileşenlere" sahip "gerçek bir sağlık sistemi sorunu" olarak tanımlıyor.

Uzmanların tamamı, yaptıkları değerlendirmelerde ekipman, eğitim ve uzun vadeli çözümlere olan ihtiyaç gibi aynı noktaların üzerinde durdu.

Örneğin hastaneler, oksijen tedarikini düzenli hale getirmek için kendi tesislerini kurabilirler. Ancak, bu maliyeti yüksek bir seçenek olmasının yanı sıra enerji kaynaklarının da güvenilir olması ve uzman, kalifiye ekiplerin bulunmasını gerektiriyor. Bunları sağlamak da her zaman mümkün olmuyor.

Smith, "Her 'kolay çözüm'de olduğu gibi, oksijen tesislerinin de düzenli çalışabilmesi için sağlık sisteminin diğer bölümlerinin de işlevsel olması gerekiyor" diye ekliyor.

Malawi'de Blantyre'daki Kraliçe Elizabeth Merkez Hastanesi ve Nkhata Körfezi Hastanesi ile Lilongwe'deki Kamuzu Merkez Hastanesi'nde olmak üzere bu tarz üç tesis bulunuyor.

Hastanenin baş medikal mühendisi Grycian Mussa, bu tesislerin inşası için Güney Afrika'dan ekipman ve teknik bilgi getirmek durumunda kaldıklarını belirtiyor.

Mussa, "Kapanmayla birlikte bu bir krize dönüştü çünkü her şey Güney Afrika'dan geliyordu. Hem Güney Afrika hem de Malavi kapanmaya girdi" diye açıklıyor:

"Afrika ülkelerinin, her ülkede yerel teknisyen yetiştirmesi ve kendi başımıza nasıl ayakta durabileceğimizi düşünmenin zamanının geldiğine inanıyorum. Aksi takdirde, krizlerin ortasında yardım için her zaman diğer ülkelere bağımlı olacağız."

Save the Children'dan Isah da oksijen temini ve kullanımı konusunda tavsiyelerde bulunmak üzere Nijerya'da STK ve diğer kurumların desteğiyle kurulan "oksijen masasının" daha önce defalarca eğitim ihtiyacı olduğunun altını çizdiğini vurguluyor:

"Dünyadaki tüm oksijen sistemlerini getirseniz bile, insanları kandaki düşük oksijen seviyelerini nasıl tespit edecekleri konusunda eğitmezseniz, gerçekten zamanınızı boşa harcamış olursunuz."

Kandaki oksijen seviyelerini ölçmek için parmağa takılan oksimetreler, sağlık ekibinin de eğitimli olması halinde hasta takibinde kullanılan ekonomik bir yöntem oluyor. Ancak bunların da arzında hala sorunlar yaşanıyor.

Prof. Dr. English, "Yayın bir şekilde tedarik edilmesi kolay olması gereken bu cihazlar bile özellikle Afrika'daki düşük ve orta gelirli ülkelerde bulunamıyor. Bunların tedariki bile yeni yeni yapılmaya başlandı. Oksijen arzını sistem genelindeki bir sorun olarak görmek ve tüm unsurları birlikte ele almak gerekiyor" diyor.

Diğer kısa vadeli çözümler arasında, havayı filtreleyen ve tıbbi oksijene dönüştüren bir makine olan oksijen yoğunlaştırıcının kullanılması yer alıyor.

Bunlardan yaklaşık 16 bin adet pandemi sırasında WHO tarafından dağıtıldı. Ancak örgüt, "oksijen ihtiyacı daha yüksek olması beklenen kritik hastalığı olan hastalar için bunların yeterli olmadığı" uyarısı yaptı.

Pandemiden önce dahi, Unicef gibi birçok kuruluş, gelişmekte olan ülkelerdeki hastanelere oksijen yoğunlaştırıcısı dağıtımı yapıyor ve oksijen tesislerinin inşasına yatırım yapıyorlardı. Bu destek özellikle her yıl 800 bin çocuğun ölümüne neden olduğu tahmin edilen "sessiz katil" zatürre gibi hastalıklarla mücadelede önemli rol oynuyor.

Şu anda ise Covid-19'un oksijen kaynakları üzerindeki baskısının diğer hastalıkların tedavi süreçlerinde olumsuz zincirleme etki yaratabileceğine dair endişeler bulunuyor ve bu kaygılar da Save the Children gibi kuruluşlar ile Prof. Dr. English gibi uzmanlar tarafından da tasdik ediliyor.

Every Breath Counts'tan Greenslade, "Tıbbi oksijen, oksijene ihtiyacı olan en küçük bebekten ileri derecede kronik akciğer hastalığı olan bir hastaya kadar pek çok durumda yarar sağlar" diyor:

"Covid, bize aşı ve ilacın olmadığı ülkelerde oksijenin ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Çoğu zaman, yaşayıp yaşamayacağınız yeterli oksijen alıp almadığınıza bağlı oluyor." (BBC Türkçe) 

Öne Çıkanlar