'Türkiye büyük bir aşı kıtlığı içinde, dışarıya el açmış bir ülke konumunda'

'Türkiye büyük bir aşı kıtlığı içinde, dışarıya el açmış bir ülke konumunda'
Prof. Dr. Ahmet Saltık, 'Bulduk da bunadık mı gibi bir söz var Türkçede, benzetmek için söylüyorum, aşı seçmek gibi bir şansımız yok. Türkiye'de de bir aşı kıtlığı yaşıyoruz' dedi.

ARTI GERÇEK- Artı TV'de ekrana gelen Nazım Alpman'la Gün Başlıyor programının bugünkü konuğu Prof. Dr. Ahmet Saltık oldu. Saltık, salgının başından beri sözünü esirgemeden uyarı ve eleştirilerde bulunuyordu. "Bugün 21. yüzyılın şafağında bu yaşadığımız 6. salgın" diyen Saltık, buna neden olan şeyin sermayedarların kurduğu insanlık dışı vahşi kapitalizm düzeni olduğunu söyledi ve ekledi:

"Son 40 yıl içinde, 30-35 dolayında dün olmayan ama bugün tanıdığımız hastalıkların çıktığı görülüyor. Bir de dün hallettiğimiz, çözdüğümüz, kapattığımız, tıp tarihine gömdüğümüz hastalıklar da yeniden hortlamakta, deyim yerindeyse. O bakımdan insanlığın köktenci bir biçimde yaşam biçimini gözden geçirmesi gerekiyor."

'AIDS HASTALIĞININ 40 YILDIR AŞISI YOK, O NEDENLE AŞILARIN OLMASINI SEVİNÇ VE ÖVGÜYLE KARŞILAYABİLİRİZ'

Prof. Dr. Saltık, aşılarla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:

"Öncelikle şu saptamayı yapalım ki, salgının birinci yılının bitiminde dünya genelinde elimizde 5 aşı var. Hiç olmayabilirdi. Hep söylerim, HIV etkeninin sorumlu olduğu AIDS hastalığının 40 yıldır, 1980'den bu yana aşısı yok. Yüzlerce bulaşıcı hastalık var ama elimizde hepi topu 40'a yakın aşı var. Türkiye'de de çocuklar için kullandığımız 13 aşı söz konusu. O bakımdan eksiğiyle, gediğiyle 5 aşının hedefe çok yaklaşmış olmasını bilim dünyası adına sevinçle ve övgüyle karşılayabiliriz.

'TÜRKİYE BÜYÜK BİR AŞI KITLIĞI İÇİNDE DIŞARIYA EL AÇMIŞ BİR ÜLKE KONUMUNDA'

"İkincisi, aşıların dünya gereksinimini henüz karşılayabilir düzeyden uzak oluşu. Bulduk da bunadık mı gibi bir söz var Türkçede, benzetmek için söylüyorum, aşı seçmek gibi bir şansımız yok. Aşıya hâlâ yeryüzü insanlarının ulaşamama gibi bir sorunu var. Türkiye'de de bir aşı kıtlığı, hatta yoksunluğu yaşadığımızı söyleyebiliriz. İngiltere 8 Aralık'ta başladı, bugün neredeyse 1 ay olmak üzere. İsrail, nüfusunun onda birini aşıladı. Pek çok ülke başladı, başlıyor, ABD büyük bir yol alıyor ama biz hâlâ başlayamadık. Ocak ayı ortalarına doğru başlayabileceğiz. Birkaç gün önce Çin'den getirilen aşının biyo güvenlik testleri en az 2 haftada tamamlanabiliyor. AB de 27 Aralık'ta başladı aşılamaya. Türkiye güya çok iyi yönetiyordu salgını ama bugün halkına aşıyı yeterince sağlayamayan, batı ülkeleri gibi erken başlayamayan, çok geciken, büyük bir aşı kıtlığı içinde dışarıya el açmış bir ülke konumunda.

'BÜTÜN CANLILAR ZAMAN İÇERİSİNDE MUTASYON GEÇİRİRLER'

"Üçüncü olarak, virüs mutasyon geçiriyor. Zamanın bir fonksiyonu mutasyon, bütün canlılar zaman içerisinde mutasyon geçirirler. Bu virüs de çok sayıda mutasyon geçirdi, artık bir yıl önceki virüs değil. Küçük, noktasal mutasyonlar belki fazla etkili olmuyor ama daha büyük çapta bir bölümü, segmenti ilgilendiren mutasyonlar haliyle bizi de bağlıyor. Dünyanın çeşitli noktalarından mutasyon haberleri geliyor, korkarım ki bu haberler çoğalacak.

'AŞI TARTIŞMALARI ASIL GERÇEĞİ, KÖK NEDENİ GÖZDEN KAÇIRMA ANLAMINA GELİYOR'

"Çünkü dünya salgını bastırmak için köktenci önlemlere başvurmuyor. Bunların başında 2-3 hafta kapatma geliyor. Biz BM'ye Dünya Sağlık Örgütü ile küresel çapta en az 2 hafta kapatma çağrısı yapmıştık. Ama küresel kapitalizm buna yanaşmıyor. Çünkü sermayenin kârını ve çıkarlarını öne alıyor. Nitekim, bu süreçte görüyoruz ki, varsıl insanlar sermayelerini daha da büyütüyor, yoksullar daha çok yoksullaşıyor. Salgında da küresel kapitalizmin vahşi, insanlık dışı sömürüsü durmuyor. İnsanoğlunun bu gerçekle de yüzleşmesi gerek. Öteki pek çok sorun ikincil değerde. Aşı tartışmaları türev sorunlar ve asıl gerçeği, kök nedeni gözden kaçırma anlamına geliyor. Bugün 21. yüzyılın şafağında bu yaşadığımız 6. salgın. DSÖ'nün web sitesine bakıldığında son 40 yıl içinde, 30-35 dolayında dün olmayan ama bugün tanıdığımız hastalıkların çıktığı görülüyor. Bir de dün hallettiğimiz, çözdüğümüz, kapattığımız, tıp tarihine gömdüğümüz hastalıklar da yeniden hortlamakta deyim yerindeyse. O bakımdan insanlığın köktenci bir biçimde yaşam biçimini gözden geçirmesi gerekiyor."

Öne Çıkanlar