İnsan hakları mücadelesi bitmeyen bir mücadeledir

İnsan hakları mücadelesi bitmeyen bir mücadeledir
Artı TV'de ekrana gelen Söz Sırası programının konuğu TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı oldu.

Şebnem Korur FİNCANCI


ARTI GERÇEK-Geçen hafta TTB ve KESK olarak İkizdere'yi ziyaret ettik. İkizdere'de yapılanlar gerçekten yerinde gördüğümüzde çok üzücüydü. Evet İkizdere'de bir taş ocağı açılması için yol yapımı başlamış bile. Bu çalışmaları yürüten bir özel şirket ancak alanın korunması içeride özel güvenlik olsa da dışarıda jandarma tarafından gerçekleştiriliyor. Ayrıca yol yapım çalışmalarının bulunduğu alanın kapatıldığı yere gittiğimizde ilk başta bir tepenin ardından kolluk görevlilerini koşarak, kalkanlarla bize doğru yaklaştığını gördük. Sonra bizi bir tehdit olarak görmediler sanırım vazgeçtiler ve geri döndüler. Ancak jandarma giriş alanını tamamen etten duvar şeklinde kapatmıştı. Zaten yolun yapıldığı alana çıkış öncesinde de hem kimlik kontrolü yapılıyor hem de çıkıp çıkamayacağınız kararına varılıyor. Özel sektöre ait bir inşaat alanının bizim kamu kaynaklarımızla sağlanan kamu görevlileri tarafından koruma altına alınmış olması ve biz yurttaşların bu alana girememesi ayrı bir tartışma konusu. Uzun zamandır İkizdereli köylüler kendi yaşam alanlarını korumak için mücadele ediyorlar. Nöbet tutan köylülere saldırılar, yerlerde sürüklemeler, kimyasal müdahaleler hep gördüğümüz ihlallerdi. 

Tam da o ziyaretin ardından peş peşe başka ihlallerle karşı karşıya kaldık. Biliyorsunuz hem İHD hem de TİHV bu ihlalleri belgeme çalışması yürütüyor. Bu belgeleme aslında toplumda da bu olayların görünür olması açısından çok büyük önem taşır. Bunun yanı sıra cezasızlık olgusunu yenmenin de bir parçasıdır. Şimdi neler oldu? Örneğin geçen hafta 27 Mayıs'ta Artvin'in Hopa ilçesinde yaş çaya uygulanan kota ve kontenjan uygulamasına karşı çıktı çay üreticileri ve ÇAYKU Müdürlüğü'ne yürüyüş yapmak istediklerinde bir müdahale söz konusu oldu, daha doğrusu bir saldırı oldu. Saldırı sırasında da 32 kişi gözaltına alındı ve 2 kişi yaralandı. Bu belgelerin kaynağı gazete haberleri. Gözaltına alınanlar daha sonra serbest bırakıldı çünkü zaten gözaltına almayı gerektiren bir durum yoktu, bir barışçıl eylem vardı. Burada genellikle gerekçe salgın oluyor, salgında bir araya gelmenin uygun olmadığı ifade ediliyor. Aynı gün başka bir eylem daha vardı, o da Van'ın Gürpınar ilçesine bağlı Yurtbaşı Mahallesi'nde bir taş ocağı yapılması çalışmaları vardı ve onlara müdahale ettiler. Orada taş ocağı yapılmasını engellemek isteyen buna karşı duran yöre halkına hem jandarma hem de korucular havaya ateş açarak saldırdılar. Bu saldırı sırasında da 4 kişi gözaltına alındı ve aynı gün içinde serbest bırakıldı. Yine gerekçe salgındı ne yazık ki. 

Tabi aynı günlerde, bu salgının gerekçe gösterildiği barışçıl gösterilerin engellenme faaliyeti sırasında Taksim'de Taksim Camii açıldı, uzun yıllara dayanan bir hayal olduğu ifade edildi. Açılış sırasında meydana serilmiş seccadeler üzerinde insanlar namaz kılıyor ve hiç de öyle mesafe kuralına falan uyulmuyor. Dolayısıyla bu çifte standartlarla karşı karşıyayız. Bunların görünür olması gerekiyor.

İnsan hakları mücadelesi tam da bunları görünür kılmak, tartışılmasını sağlamak ve cezasızlığı önleme amacını taşıyor. İşte bu cezasızlığı önleme davranışına baktığımızda da son günlerde Türkiye'de işlenen suçlar ve bu suçlarla ilgili bir takım itiraflarla karşı karşıyayız. Hem İHD hem de TİHV uzun yıllardır bu yayınlarda dile getirilen suçlara ilişkin tespitleri, yerinde yapılan incelemeleri paylaşmaya gayret ediyor. Bu noktada herhangi bir sorumluluk almamak hatta bunlarla ilgili soruşturma açılması taleplerine ve Meclis'te verilen önergelere ret kararı vermek de iktidarın uygulamaları arasında. Zaten suçu kimin işlediği bu önergelerin reddedilmesinde kimin imzası olduğuna bakarak anlaşılabilir. Dolayısıyla bu suçların faili bellidir. İnsan hakları örgütleri bu failleri yakından tanır, işaret eder. Bu işaretiyle de iktidarların hedefine dönüşür. Ancak insan hakları mücadelesi de bitmeyen bir mücadeledir. Bu mücadelenin sonucunda da sorumluların yargılanacağı, hesap vereceği günlerin geleceğini de biliyoruz. 

Öne Çıkanlar