Millet Bahçesi furyası ve yok olan kentsel hafıza

Millet Bahçesi furyası ve yok olan kentsel hafıza
TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, 'Millet Bahçesi adı altında betonlaşmış ve ideolojik olarak da caminin odağa koyulduğu kamusal özgürlük yok ediliyor' dedi.

Tezcan KARAKUŞ CANDAN


ARTI GERÇEK-Başkent Ankara'da, Cumhuriyet rejimiyle hesaplaşmada mekanlar ön sırada yer alıyor. Stadyumlar da bundan payını aldı. Önce Ankara'nın iki büyük stadyumu olan 19 Mayıs ve Cebeci Stadyumu hedef haline getirildi. 19 Mayıs Stadyumu, Ankara Tenis Kulübü yıkıldı, Cebeci Stadyumu'nun yıkımına da şu an başlanıyor ve aslında Cumhuriyetin o spor alanlarını, toplumsal buluşmanın, sosyal buluşmanın, sağlam kafanın sağlam vücutta buluşmasının mekanları bir bir hedef alınarak ortadan kaldırılıyor ve yerine Millet Bahçesi yapılıyor. 

Atatürk Kültür Merkezi alanlarında önce Millet Bahçesi yaptılar, tabii hipodromu betona boğdular. Hipodromun altının tamamen otopark yapıldığı, kocaman bir cami yapıldığı ve ticari işletmelerin, dükkanların olduğu betonlaşmış bir yeşil alan yaklaşımını Millet Bahçesi diye aslında halka anlatmaya çalışıyorlar. Ama bu gerçekçi bir yeşil alan değil. Bugüne kadar kullandığımız, yüzyıllardır kullandığımız yeşil alanlar, spor alanları Millet Bahçesi adı altında betonlaşmış ve ideolojik olarak da caminin odağa koyulduğu ve caminin etrafında onu besleyen ticari işletmelerle birlikte betonlaştığı kamusal alanlarımızdaki özgürlüklerin yok edileceği bir Millet Bahçesi'yle toplumun karşısına çıkarak toplumu ikna etmeye çalışıyorlar. 

Aslında bu alanları önce konut ve ticarete açmak istediler. Bursa'da, Diyarbakır'da, Adana'da, Ankara'da, İstanbul'da önce konut ve ticaret yapmak istediler bu büyük spor alanlarını, stadyumları. Fakat büyük bir toplumsal tepkiyle karşılaştıkları için şimdi bir Millet Bahçesi furyasıyla bu toplumsal tepkiyi 'yeşil alan yapıyoruz' yaklaşımıyla ikna etmeye çalışıyorlar.

Cebeci Stadyumu da bugün o yaklaşımlardan birisiyle yok edilmeye başlandı. Cebeci Stadyumu'nu da önce konut ve ticaret alanı yapmak istediler. Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve Şehir Plancılar Odası Ankara Şubesi'nin açtığı davalarla bu süreç iptal edildi. Konut ve ticaret alanı yapamayınca bu kez Millet Bahçesi yapmaya karar verdiler ve kocaman bir camiyi oraya kondurup ticari dükkanlar, idare binaları ve altına otoparkla birlikte bir yeşil alan yutturmacasıyla aslında toplumu teslim almaya çalışıyorlar. 

Çünkü spor alanları ve stadyumlar, Cumhuriyetin o ilk yıllarında özgürleşme yerleri, insanların toplumsal buluşma ortamları ve kendilerini ifade edebildikleri ortamlar olarak şekillenmiş durumda. Cebeci Stadyumu aslında Cebeci Çayırı, nam-ı diğer 'Hamit'in Tarlası' olarak bilinmekte ve orada kumpanyalar, tiyatro gösterileri, bisiklete binmeler, hatta mitingler düzenlenmişti. 1963 yılında, 19 Mayıs Stadyumu Ankara'ya yeterli gelmeyince Cebeci İnönü Stadyumu yapılmıştı. 

Şimdi, bir taraftan kentin bellek mekanı, hafıza mekanı; bir taraftan da aslında son yıllarda baktığımızda stadyumlar, özellikle de kent merkezlerindeki stadyumlar, kentle kurdukları ilişkileri, binleri bir araya toplayan o toplumsal buluşma ortamı ve aslında toplumsal sorunlara dair tribünlerin duyarlılığının sahaya inmesi otoriter rejimleri korkuttu. Dünyanın her yerinde böyle. Stadyumlarda, tribünlerde taraftarlar bir politik süreci gündeme taşıdıkları andan itibaren sahalar ya ortadan kaldırılıyor ya denetim altına alınmaya çalışılıyor.

Türkiye'de de biliyorsunuz Gezi sürecinde taraftarların bu sürece dahil olması, tribünlerde protestoların gündeme gelmiş olmasıyla birlikte bir e-bilet furyasıyla aslında taraftarları bu kez fişleme yaklaşımıyla karşı karşıya kalındı. Bugün Cebeci Stadyumu'nun ortadan kaldırılması, Ankara kent merkezindeki çok önemli bir toplumsal buluşma ve taraftarların mücadelesinin sahaya aksetmesini engelleme, aynı zamanda da kentsel hafızamızı, yüz yıldır Cebeci Çayırı olarak bilinen, Hamit'in Tarlası olarak bilinen kentsel hafızamızı yok etme girişimidir. 

Bu yok etme girişimine karşı durmak ve 'sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur' yaklaşımıyla sporun özgürleştiriciliğini, kamusal alanların özgürleştiriciliğini savunmak hepimizin sorumluluğunda.

Öne Çıkanlar