Yazlık saraydaki 170 metrelik limana kimin yatı yanaşacak?

Yazlık saraydaki 170 metrelik limana kimin yatı yanaşacak?
TMMOB Ankara Şubesi Başkanı Candan, 'Dünyada 170 metre boyutunda bir ya da iki tane yat var. Kimin buraya yanaşacağı ya da yüzen bir saray mı yaptırılacağı tartışma konusu' dedi.

Tezcan KARAKUŞ CANDAN


ARTI GERÇEK- Bugün TÜİK işsizlik rakamları açıklandı. Genç işsizlik yüzde 27,2. Bu aslında üniversite mezunu gençlerin iş bulamaması, bir tarafta ekonomik kriz ve işsizliğin dayanılmaz bir hal aldığı süreçte, Mimarlar Odası'nda da yeni mezun meslektaşlarımızın, genç mimarların iş bulamadığını, kamuda kadro açılmadığını, özel sektörde ise güvencesiz şekilde asgari ücretle çalıştırıldıklarının altını çizerek başlamak gerekiyor. 

Bir taraftan genç işsizliğin yüzde 27'lerde olduğu ama diğer taraftan da Cumhurbaşkanının Okluk Koyu'ndaki yazlık sarayının tartışmalara konu olduğu bir ülke halindeyiz. Bir taraftan halk ve gençler yoğun derecede ekonomik sıkıntı ve bir işsizlik altında ezilirken Cumhurbaşkanı, Ahlat'taki kaçak saraydan sonra yazlık saray da kamuoyunun gündemine düştü. Hem maliyetiyle, hem büyüklüğüyle, hem şatafatıyla, hem de devasa harcamalarıyla.

Bugün gerçekten ülkenin ihtiyacı olan şey adil bir ortamın yaratılması ve yönetenlerin bir üstünlük derecesinde kamu kaynaklarını kullanmama gerekliliğidir. Bunu hem kaçak sarayda, hem de yazlık sarayda gördük. Adil bir ekonomik paylaşım ve kamu kaynaklarının adil kullanımı diye bir şey olmadığını da bu son saraylar süreciyle görüyoruz. 

Yine Okluk Koyu'ndaki yazlık sarayda tartışılması gereken bir durum, kumların nereden geldiğine dair idi. Salda Gölü'nden mi, başka bir gölden mi taşındığına dair. Bu da aslında Cumhurbaşkanının ya da devleti yöneten en üst düzeydeki kişinin yine bir şatafat ve lüks harcaması ve aslında doğayı tahrip etmesi. Önce derin deşarjla kum çıkarılması planlanıyordu, sonra Mısır'dan kum getirilmesi planlanıyordu derken Salda ya da diğer kıyılardan kum getirilmesi bu ülke açısından ve hepimiz açısından üzüntü verici. Bunun altını çizebiliriz. 

Yine yazlık saraydaki yat limanları, iki tane yat limanı bulunuyor. Bir tanesinin boyu 170 metre. Dünyada 170 metre boyutunda bir ya da iki tane yat var. Kimin buraya yanaşacağı ya da yüzen bir saray mı yaptırılacağı da tartışma konusu. Tabii iktidar ve iktidar temsilcileri halkın dertlerinden, gençlerin işsizliğinden dem vurmadan kendi harcamaları için, bunu da "itibardan kaçınılmaz" diye sürekli bir israf politikasıyla karşımıza çıkıyorlar. Bunu da kabul etmek mümkün değil. 

Bir yandan da hem yerelde hem de ülkede demokrasi artık sadece yönetenlerin kontrolünde bir yaklaşımla icra edilmeye çalışılıyor. TBMM'de milletvekillerinin sözlerinin kısa tutulması için önerge veriliyor.

Yine haftasonu yaşadığımız Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin (ABB) Ankara Kent Konseyi Genel Kurulu'nda, ki bu Kent Konseyi Mimarlar Odası Ankara Şubesi'nin dava açmasıyla birlikte yenilenen bir Kent Konseyi'ydi ve katılımcılık açısından da tartışmalı bir süreç vardı, orada yaşadığımız da aslında bir kent demokrasisi değil, parmak kaldırıp indirmek ve sayıya endekslenmiş, herhangi bir açıklama yapılmadan açık oylamanın yapıldığı, Divan'ın taraflı tavırla meslek odalarının mücadelesini imalı bir şekilde sürekli hedef gösterdiği ve başkanların da yaptığı konuşmalarda daha birleştirici bir konuşma beklenirken aynı hedef göstermenin yine yaşandığı bir süreç oldu.   

Burada belki muhalefet partisinin genel başkanının bugün de açıkladığı sözlere değinmek gerekebilir. ABB, katılımda verdiği adil olma sözünü tutmalı.

Öne Çıkanlar