Muharrem İnce pek de ince sayılmaz!..

Demokrat görünmek adına da bu eleştirileri yaparken cumhur ittifakında asla olmayacaklarını açıklayarak komik bir siyaset yaptı.

Türkiye türü siyaset üzerine yüksek lisans yada doktora tezi hazırlayan var mıdır bilmiyorum ama yapılsa dünyanın en ilginç tezi olur sanıyorum. Siyaset yapanlar için siyaset onlardan çok şey ister ama hepsinden önemli 2 olay vardır ki onlar da bizde pek bulunmuyor: birincisi siyaset etiği, diğeri de siyaset disiplini. Eğer siyasete maddi çıkarlar adına girmediyseniz, bunlardan ikisi de sizin sağ ve sol kolunuz gibi kopmaz birer parçanız olmalı.

Yaşamımda tanıdığım en disiplinli insan olan Aziz Nesin bir anlamda bu yüzden siyasi bir kişilik olmasına karşın partili olmamasını hep bir anlamda buna bağlardı. Belki de sempati duymasına karşın Türkiye İşçi Partisi’ne hiç üye olmamasının nedeni buydu. Bir aydının eleştirmesi gerektiği bişeyi eleştirememesini doğru bulmazdı, partiye üye olunduğunda da bunu yapamayacağını, parti disiplininin birinci kural olmasını söylerdi hep. Babamdan aydınlanma anlamında çok miras kaldı bana ama siyasette en önem verdiğim konulardan birisi bu. Sadece bir farkla, savunduğum parti iktidara gelirse istifa ederim ve sonrasında eleştiririm diye düşünüyorum. Ama yine de şu an üyesi olduğum HDP’yi eleştireceksem, bunu sadece parti içinde yaparım. Şimdiye kadar olmasa da çok eleştirel bir konuda dışarıya karşı sessizliğimi korurum.

Yukarıda yazdıklarım esasında genel bir tespit, o yüzden Türkiye’yi kapsamıyor. O yüzden televizyonlardaki parti muhalefeti tartışmaları ve siyasetçilerin yaptıkları bu yazdığım teze girmiyor. Ben Türkiye’de, daha doğrusu halkının İslamiyeti benimseyen ülkelerde bu yaşananları hep matbaanın 300 yıl geriden gelmesine bağlıyorum. Siyaset bilimini de 300 yıl geç okursanız, bu yaşadıklarımız kaçınılmaz oluyor. Bütün bu yazdıklarım kongrelerdeki çok adaylılık olayını kapsamıyor tabi ki ama bilhassa sağ partiler de parti yasasından dolayı o da pek yaşanmıyor.

Gelelim CHP’de yaşanan Muharrem İnce olayına. Muharrem İnce Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı adaylığını koydu ama kaybetti. Daha sonra tekrar denese de yeterli delege sayısını bulamadığı için adaylığını koyamadı. CHP’deki yanlış sanırım böyle başladı, Muharrem İnce cumhurbaşkanlığı seçiminde aday gösterildi. Neden yanlış, çünkü bir ittifak ile yapılan seçimde cumhurbaşkanlığına aday gösteriyorsanız, o kişinin parti başkanından daha fazla oy getirme şansına sahip olması gerekiyor bence, eğer o partinin başkanına karşı kongre kaybettiyseniz daha fazla oy getirmezsiniz. Kimse seçimlerde Muharrem İnce’nin CHP’den fazla oy aldığını söylemesin çünkü HDP ve İYİ Parti’nin cumhurbaşkanı adaylarıyla parti adayları arasındaki farkları çıkardığınızda İnce’nin esasında hiç de CHP’den fazla oy almadığını görürsünüz. Hatta ilginçtir, o seçimlerde Erdoğan’ın oylarından MHP ve BBP oylarını çıkardığınızda ilk kez Erdoğan’ın parti oylarının altında kaldığını da görürsünüz.

Muharrem İnce o seçimlerde Erdoğan’a karşı çok fazla siyaset üzerinden gitmedi esasında, çok ilkel bir yol izledi, o da Erdoğan gibi lümpen tavırlarla kazanmaya çalıştı, ben her izlediğimde sahnede bir siyasetçiden çok mahalle kabadayısı izledim.

İnce’nin önemli tezlerinden birisi cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kılıçdaroğlu’nun yani parti başkanının aday olması, yoksa da kendisinin olması üzerine kuruluydu. Hatta bir daha kongrede aday olmayacağını da açıkladı. Ama siyasetle mahalle delikanlılığı arasındaki fark bu, cumhurbaşkanı seçilemeyince tekrar parti başkanlığını denedi.

Gelelim son noktaya, İnce çok zaman olmasına karşın ve parti yetkilileri hiçbir açıklama yapmadan tekrar cumhurbaşkanı adayı olacağını açıkladı. Buradaki kritik nokta aday adaylığı değil adaylıktı ve buna hakkı olduğunu söylemesiydi.

Ve sonrasında bir grup kurdu, CHP’nin yanlış parti olduğunu söyledi, Atatürk’e özenip 4 Eylül’de (Sivas Kongresi) Sivas’tan bir yürüyüş başlattı ve CHP’yi AKP ve cumhur ittifakının işine yarayacak biçimde eleştirmeye başladı. Demokrat görünmek adına da bu eleştirileri yaparken cumhur ittifakında asla olmayacaklarını açıklayarak komik bir siyaset yaptı.

İnce dün Fatih Portakal’a youtube kanalında "CHP'de demokrasi kalmamıştır artık. Partiyi ele geçirdiniz, koltuklarınıza oturdunuz, tüzüğü değiştirdiniz, partide demokrasi yoksa Türkiye'ye demokrasi getirme şansınız yoktur. Onun için bunlara meydan okuyacağım. Asla susmayacağım. Memleket Hareketi'ne yakışır bir isim olacak. Tek başımıza 50+1 alacağız. CHP'den görüştüğüm isimler var gelecekler, inanıyorum. Cumhur İttifakı'nda olmayacağım kesin. Biz yola çıkarken 50+1'i alacağız diye çıkıyoruz, ittifakla yola çıkılmaz. Seçim dönemi yaklaşınca duruma bakacağız ama asla Cumhur İttifakı'nda olmayacağız. CHP ile neden ittifak yapmayalım? Memleketin geleceği için yaparız neden yapmayalım." dedi. Ayrıca cumhurbaşkanlığı seçimleri için de "Tekrar aday olmayı ben istiyorum tabi ki" diye açıklama yaptı.

Bunu ne zaman ve ne şekilde yaptı, tam da Kemal Kılıçdaroğlu’nun "Cumhurbaşkanı adayı olmayacağımı size kim söyledi" dediği ve CHP’den istifa etmeden söyledi. Ne diyeceğimi şaşırdım ama insanda biraz izan olur be Muharrem İnce, biraz da etik siyaset anlayışı, başka ne diyeyim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet Nesin Arşivi