Damat özel bankalara kızıyor ama…

Damat Beyin özel bankalara haksızlık etmemesi lazım. Daha doğrusu, bankalar arasında ayırım yapmaması lazım.

Zor günlerden geçiyoruz.

Bu süreçte herkes, özellikle de siyasetçiler çok iyi bir sınav vermek ve, burası çok önemli derdi Sayın Maliye Bakanı, yalan söylememek zorundalar.

Covid-19 krizinin ürettiği ekonomik kriz ortamında KOBİ’lerin de, daha büyük sanayicilerin de, ziraatçıların da krediye, ucuz krediye ihtiyacı var.

KOBİ’lere, daha büyüklerine verilecek ucuz kredide piyasa faiz oranı ile düşük faiz oranı arasındaki fark bu ortamda, belirli koşulların, mesela istihdam, yerine getirilmesi halinde, bir kamusal yükümlülük olarak addedilebilir ve kamusal kaynaklardan karşılanabilir.

Kamu bankaları da çok rahatlıkla ucuz kredi verecekler muhtemelen bu ortamda ama sene sonunda da görev zararları kamu kaynaklarından kapatılacak.

Başka bir ifade ile de, ilk aklıma gelen formülü yazamam buraya, kamu bankaları vergi mükellefinin gayretleri üzerinden bonkörlük yapmış olacaklar ve alkışlanacaklar. 

Seneler önce, enflasyon yüzde elli dolayında iken, sosyal güvenlik sisteminin tüm parasını yüzde beş faizle tutan bir kamu bankasının genel müdürü de yılın bankacısı seçilmiş idi, manzara pek değişmiyor.

Hazine ve Maliye Bakanı bu konjonktürde özel bankalara "bu son uyarımdır" diyor ve KOBİ’lere, sanayiciye destek, yani ucuz kaynak temini için özel bankaların da ellerinden geleni yapmalarını istiyor.

Türkiye’de özel bankaların sütten çıkmış ak kaşık olmadıklarını herkes bilir, yüz yıllık müşterilerinden bile her işlemde çok yüksek komisyonlar isteyen, toplam kârları içinde basit bankacılık işlemlerinden elde edilen komisyonların önemli paylar tuttuğu yine bu özel bankalardır, ülkemizdeki bu bankaların tüm aktiflerini toplasanız bir büyük Fransız özel bankasının aktif büyüklüğü ancak eder, vs.. 

Ancak, yine de Damat Beyin özel bankalara haksızlık etmemesi lazım.

Daha doğrusu, bankalar arasında ayırım yapmaması lazım.

Zarar edecek kamu bankalarının "görev zararları" yani piyasa faiz oranı ile ucuz kredi oranı arasındaki fark sene sonunda kamu bankalarına bütçeden ödenecek.

Peki, ucuz kredi vermeleri istenen özel bankaların zararları nasıl karşılanacak?

Onların KİT statüsü olmadığı için görev zararları ödenemeyecek.

Bu durumda Damat Beyin serzenişlerinin ya da daha gerçek bir tabirle "son uyarılarının" ne anlamı olacak?

Bizim ak sütten çıkmamış özel bankalara da haksızlık yapıldığında bu da söylenmeli.

Meslek gereği sadece eleştiri getirmemek, çözüm önerileri de üretmek lazım.

Kamu bankası, özel banka ayırımı yapmadan bir kredi fonu oluşturulabilir, zaten bir karikatürü var, geliştirilebilir ve tüm bankaların bu olağanüstü kriz ortamında verecekleri düşük faizli kredilerin mali kurumlara yükü bu fondan karşılanır. 

Damat Beyin yapmak istediği ise, göründüğü kadarıyla, üzüm yemek değil bağcı dövmek.

Özel bankaların dayandıkları sermaye yapılarının kendilerini siyaseten çok desteklemediklerini düşünüyor ve bu ortamda, bu sayede onların itibar kaybetmeleri siyaseten işine gelebiliyor.

Ha, bir de, İş Bankası konusu var, bu suçlamaların altında (B.A.: onlara bu son uyarımdır!) İş Bankasının CHP hisselerinin Hazineye aktarılması da yatabilir.

Ama, bu işler doğru işler değil.

Hele, bu ortamda. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eser Karakaş Arşivi