LGS sonuçları ve sistem dediğimiz kaos

Bu ülke bu eğitim anlayışı ve düzeyi ile hiçbir yere gidemez. Okullar, üniversite binaları, kampüsler var, öğretmenler, öğretim üyeleri var, bütçeler var ama sonuç olarak ortada kaos var.

Geçtiğimiz günlerde Liselere Giriş Sınavının (LGS) sonuçları yayınlandı.

Durum kanımca çok can sıkıcı.

Önümüzdeki günlerde üniversitelere giriş sınavının da sonuçları açıklanacak, orada durum, yine kanımca, çok daha can sıkıcı olacak.

"Can sıkıcı" tabirinden ne demek istediğimi aşağıda sayısal olarak açıklayacağım.

Ancak, yazıya başlarken bence konunun en düzgün işleyen yanına da bir gönderme yapmak dürüstlük gereği, LGS sınavını yapan Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) çok kısa sürede sınav sonuçlarını açıkladı ve çok daha önemli olmak üzere sınav sonuçlarına yönelik çok düzgün de bir sonuç raporu yayınladı, kutlamak gerekiyor.

Bu başarı (artık basit şeylerden de mutlu oluyoruz) işin özünde bu çok can sıkıcı sonuçlardan temelde Milli Eğitim Bakanlığı'nın sorumlu olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

MEB otomatik olarak 1milyon 236 bin öğrencimizi sınava kaydetmiş ama sınava sadece 1 milyon 31 bin öğrenci katılmış, katılım oranı yüzde 83.46.

Başka bir ifade ile sınava girmesi beklenen yüzde 16.54 oranında çocuğumuz sınava girmemişler, bu çocuklar neden sınava girmemişler, raporda bu konuda bir analiz göremedim.

Daha da merak ettiğim konu sınava girmesi gereken ama girmeyen 204 bin 509 çocuğumuzun kız-erkek dağılımı; bu veri mutlaka MEB’in elinde vardır, açıklarlarsa sevinirim, bu sayı için kızların oranının belirgin bir biçimde yüksek olmasından çok endişe duyarım.

Sınav sözel ve sayısal diye ikiye ayrılıyor, sözel bölüm dört alt daldan oluşuyor, Türkçe 20 soru), TC İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük (10), Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi (10), Yabancı Dil(10).

Sayısal bölüm ise Matematik (20) ve Fen Bilimleri (20) alt dallarından oluşmuş, buna bir itirazım yok.

İtirazım sözel bölümde İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük ile Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi alt dallara.

İlginçtir, sözel bölümde tarih yok, sosyal bilimlerin başka dalları yok ama Atatürkçülük ve Din Kültürü var; küçük öğrenciler için çok iyi yazılmış bir felsefe dersi ve soruları olsa fena mı olur yani.

Bırakın LGS, YKGS gibi sınavları, ortaokul ve lise müfredatında bile İnkılap Tarihi ve Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi gibi derslerin genel tarih (mesela 20 yy Türkiye tarihi , sosyoloji(mesela din sosyolojisi) ve felsefe (mesela din felsefesi) derslerine yedirilse çok daha nitelikli olur kanısındayım.

Gelelim sınav sonuçlarına.

Önce Sözel:

Türkçede 20 soruda 9.21 ortalama doğru yanıt var, kanımca çok düşük bir oran.

Atatürkçülük dersinde 10 soruda ortalama doğru yanıt sayısı 5.54.

Din Kültürü bölümünde 10 soruda doğru yanıt sayısı 6.45.

Yabancı Dil bölümünde 10 soruda doğru yanıt sayısı 4.59.

Şimdi de Sayısal:

20 matematik sorusunda doğru yanıt sayısı 4.74 (eyvah ki ne eyvah).

20 fen sorusunda ise doğru yanıt ortalaması 9.50.

Bu sonuçlarda kanımca önemli sıkıntı var ama en can sıkıcı yan matematik.

Yukarıda raporun iyi hazırlandığını söylemiş idim, her soru grubu için doğru soruların dağılımı da var.

Bu dağılıma göre matematikte 20 soruda sıfır, bir, iki doğru yapanların oranı yüzde 36.89; hemen yukarıda boşuna, eyvah ki ne eyvah dememişim değil mi?

20 matematik sorusunda 18, 19, 20 doğru yanıt sahiplerinin toplam öğrenciler içindeki payı ise sadece yüzde 1.5.

Dağılım eğrisinin maksimum noktası da 4 ve 5 doğru yanıt sayısı altında.

Türkçede bile 20 soruda doğru yanıt sayısı yarının altında; keza yabancı dilde de.

İyi hazırlanmış MEB raporunda ortalama soru güçlüğü, ortalama soru ayırt ediciliği, güvenirlik katsayıları gibi kavramlar da var, bu konulara girmeyeceğim.

Keşke Milli Eğitim Bakanlığı bu raporu hazırlarken gösterdiği performansı çocuklarımıza nitelikli eğitim, öğretim verirken de gösterebilse idi.

Eğitim orta okula kadar kötü (bkz. LGS sonuçları), lisede daha da kötü (bkz. üniversitelere giriş sınavları sonuçları), üniversiteler lisans aşamalarında çok çok kötü, lisansüstü aşamalar zaten yok hükmünde

Bu ülke bu eğitim anlayışı ve düzeyi ile hiçbir yere gidemez.

Okullar var, üniversite binaları, kampüsler var, öğretmenler, öğretim üyeleri var, bütçeler var ama sonuç olarak ortada sadece bir kaos var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi