ABD’ye, Putin’e ve mafyaya sesini çıkaramayan bir iktidar!

Biden’e biat için S-400’lerden kurtulmayı amaçlıyor ama Rusya’dan korkuyor. Karanlık ilişkileri nedeniyle de mafya şefleri konuşurken susmayı tercih ediyor.

Kendisini, bölgesinde oyun kurucu, dünyada sözü dinlenir global bir aktör olarak tanıtan şu iktidarın haline bir bakın!

AB, NATO, BM, Arap Birliği vb. uluslararası kuruluşlardaki itibarı ve saygınlığı konusunu şimdilik bir kenara bırakalım.

Çevresindeki ülkelerle ilişkisine göz atalım:

Yunanistan’la kavgalı, Irak’la tartışmalı, İran’la çekişmeli, Suriye ile kanlı bıçaklı, Bulgaristan’la limoni, Ermenistan’la düşmanca ilişkiler... Bir tek Gürcistan’la şimdilik sorun yokmuş gibi görünüyor. Yarın iktidarın kafası neye bozulur bilinmez. Bakarsınız onlarla da ilişkiler ters yüz olur!

Bölgeye ve Arap dünyasına baktığımızda ise Katar dışında, ilişkilerin iyi olduğu ülke yok. Çoğunda büyükelçi de yok!

İçte ve dışta neredeyse her adımını ABD’nin Başkanı Biden ve ekibinin yaklaşımlarına ayak uydurabilmek amacıyla atıyor.

AB’nin Doğu Akdeniz konusundaki yaptırım tehditleri üzerine araştırma ve sondaj gemilerini itirazsız limanlara çekti. Yunanistan’la ‘ istikşafi’ görüşmelere başladı. Ne kadar barışçı ve diyalogdan yana bir iktidar olduğunu Washington’a gösterme çabasında.

Mısır ve Suudi Arabistan’la bozuk olan ilişkilerini düzeltmeye ve yeniden ilişki kurmaya çalışıyor. İlişkileri bozan taraf olarak çeşitli ödünler veriyor. Daha da vermeye hazır bir görünüm sergiliyor.

ERMENİ SOYKIRIMININ TANINMASI, S-400’LER YAPTIRIMLARI

Biden’ın ve ekibinin iş başına geldiği günden bu yana dile getirdiği özellikle S-400’ler konusundaki eleştirilere ve yaptırım tehditlerine karşı sürekli alttan alan bir politika izliyor. Sesini fazla çıkaramıyor.

Saray iktidarı, Biden’ın Ermeni soykırımını resmen tanımasına bile fazla bir tepki gösteremedi. Şimdi dört gözle Biden’ın haziran ayındaki NATO toplantısı sırasında verdiği randevuyu bekliyor.

Saray’ın dışişleri bakanlarından biri olan İbrahim Kalın, geçenlerde, S-400’ler konusunu görüşmeler yoluyla çözmeye çalışacaklarını açıkladı.

Adeta Biden yönetiminin, bu füzelerden tamamen vazgeçilmez hatta elden çıkarılmazsa yeni yaptırımların uygulanacağına ilişkin uyarıları hiç yapılmamış gibi davrandı.

F-35 savaş uçakları meselesini de görüşerek dışlandıkları projeye yeniden dönmenin yollarını arayacaklarını da ifade etti.

Ama bunları gayet alttan alan bir yaklaşımla, adeta, "adet yerini bulsun, bakın biz yine de itiraz ediyoruz" diyebilmek amacıyla söyler gibi bir hali vardı.

Yine bir kaç gün önce Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, S-400'lerle ilgili olarak "Taarruzi bir yönü yok. Durduğu yerde herhangi bir şekilde kimseyi tehdit etmesi söz konusu değildir. Kimse için risk, tehdit veya tehlike değildir" açıklaması yaparken, "Biz meseleyi çözmeye hazırız ama sizden anlayış bekliyoruz" havasındaydı.

"Biz S-400’leri kullanmayacağız, söz veriyoruz, bırakın bir depoda dursunlar" der gibiydi...

PUTİN’İN UÇUŞLARI DURDURMA KARARINA KARŞI SESSİZLİK

İktidarın son dönemde Rusya’yla olan ilişkilerinde de aynı anlayış hakim.

Rusya ve Ukrayna arasındaki gerginlikte Kiev yönetiminden yana taraf olarak ABD’ye ve NATO’ya yaranmaya çalışırken Putin’in katı politikasına tosladı.

Putin’in bu nedenle kestiği, Türkiye’ye yönelik tüm uçuşların durdurulması cezasına karşı Saray iktidarı ağzını bile açamadı. Turizm sezonu beklentilerinin başlamadan bitmesine yol açan bu karara karşı öylece bakakaldı!

Bir Rus uçağının 24 Kasım 2015’te Suriye sınırında düşürülmesi olayından sonra, Erdoğan’ın özür dilemesi üzerine yeni bir anlayışla başlayan Putin’le ilişkiler, bugüne dek hep bu yaklaşım içinde devam ediyor.

S-400 macerası da bu olaydan sonra ortaya çıktı. Erdoğan, Putin’i memnun edebilmek amacıyla, hiç ihtiyaç olmadığı halde bu hava savunma sistemini 2.5 milyar dolar ödeyerek satın aldı.

ABD ve NATO yetkilileri başından beri bu alışverişe itiraz etti. Bir NATO ülkesinin bu silahı alamayacağını söylediler. Ama Erdoğan asla vazgeçmedi.

Putin’ı kızdırmayı göze alamadı.

Şimdi iktidarının devamını sağlayabilmenin sigortası olarak yeniden ABD’ye biat politikası uyguladığı için bu füzelerden kurtulmanın yolunu arıyor.

Bu nedenle S-400’ler meselesini çözerek, bizzat kendisine de yönelme ihtimali olan yaptırımlardan kurtulmanın ve aynı zamanda F-35 projesine de dönebilmenin hesaplarını yapıyor.

Uygulanan savaş politikaları nedeniyle iyice eskiyen F-16’ları süratle bu son model F-35’lerle değiştirmek istiyor.

Bunun için gayet yumuşak bir politika izliyor. Eskisi gibi "Eeeyy ABD" falan diyecek hali yok. Dese de şimdi onu dinleyecek bir ABD yönetimi yok!

İÇERDE MAFYA ŞEFLERİ KONUŞUYOR, CEVAP VEREN YOK

İçeride ise son günlerde durum pek parlak değil.

Suç örgütü liderleri, yani mafya şefleri, ekonomi, salgın ve hızla düşen seçmen desteği nedeniyle bunalan iktidarın iyice zorlandığı bu günlerde konuşmaya, iktidarın kirli ilişkilerini faş (gizli olanı açığa vurmak) etmeye başladılar.

Bir süre önce iktidarın bir militanı gibi hareket eden, AKP-MHP koalisyonunu desteklemek amacıyla mitingler düzenleyen, iktidara karşı çıkanlara katliam tehditleri savurarak halkı muhalefete karşı silahlanmaya çağıran bir mafya şefi bir nedenle iktidar tarafından dışlanınca iktidarı suçlamaya başladı.

Sedat Peker yayınladığı videolarda hükümetle ilgili pek çok iddia ortaya attı. Şimdiye kadar 4 video yayınladı ve daha da yayınlayacağını söylüyor.

Bir süre önce yurt dışına giden ve oradan açıklamalar yapan Peker’in anlattığı olayların, dile getirdiği iddiaların aslında çoğu biliniyor.

İktidar ise bu meseleler hakkında harekete geçmediği ve yargıyı da harekete geçirmediği için şimdiye kadar kamuoyu gerçekleri öğrenemedi.

Peker, anlattıkça anlatıyor, iktidara sorular yöneltiyor, verdiği bilgilerin, anlattığı olayların gerçek olduğunu iddia ediyor.

Ama iktidar cenahından hiç ses çıkmıyor. İçişleri Bakanı Soylu, ancak üçüncü videodan sonra konuştu, Peker’in gündeme getirdiği vahim sorulara cevap vermek yerine onu ve siyasi parti liderlerini suçlayıcı bir açıklama yapmakla yetindi.

Mesela, İçişleri Bakanı, bir suç örgütü lideri olarak aranan Sedat Peker’e İstanbul Valiliği’nce neden koruma verildiği sorusuna bir türlü cevap veremedi.

9 Haziran 2020 yılında Kolombiya’da yakalanan ve "son varış yeri Türkiye" olarak açıklanan yaklaşık 265 milyon dolar değerindeki 4,9 ton kokain hakkında soruşturma yapılıp yapılmadığını da cevaplandıramadı.

İktidarın bazı sözcüleri de yine konuyla doğrudan ilgili olmayan açıklamalarla meseleyi geçiştirmeye çalıştılar.

25 sene öncesinin Susurluk suç örgütünün elebaşılarının yeniden ortaya çıkarak iktidarın yanında saf tutmalarına ilişkin soruları da duymazdan geldiler.

Başka vahim iddiaları da... Ayrıntıları Artı Gerçek’in birçok haber ve yorumunda bulabilirsiniz.

Bir yandan da Devlet Bahçeli’nin iktidara çıkarttığı özel aftan yararlanarak hapisten kurtardığı bir başka suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı’nın açıklamaları var.

Görüntü şu:

ABD’ye, Putin’e ve mafya şeflerine karşı sesini çıkartmayan, çıkartamayan bir iktidar var.

Neden sesini çıkartamıyor dersiniz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi