Bu abluka dağıtılacak

Bundan sonra Türkiye’nin sanat gündemini ve kültürel etkinliklerini bu mecrada değerlendireceğiz. Özel olarak sahnelerde olup biteni birlikte takip ederek eleştirel bir prizma tutacağız…

Ülkemiz alacakaranlık kuşağından geçiyor…

Demokrasi, hukuk, adalet, laik yaşam, bilimsel düşünce, örgütlenme özgürlüğü, seküler sanat ve entelektüel üretim toplumsal yaşamdan tamamen uzaklaştırılmak isteniyor…

 Siyasi iktidar kendisine karşı kurulan her cümleyi terör propagandası saymaya devam ediyor…

Hayatın her alanı, siyaset, eğitim, sanat, kültür, spor ve dahi kamusal alanın bütünü, tavizsiz denetim altında…

Toplum bir cenderenin içine alınmış gergin, kurtarıcısını bekliyor… İşçiler öz gücünün farkında değil… İnsanlar tedirgin, herkes çevresinden, arkadaşlarından umut devşirme peşinde, cesaretli kurtarıcı arayışında… Gençler hayallerinden koparılmış…  Ütopyasız…

Bir kâbus adeta yaşadığımız günler…  

İktidara yerleşen yabanıl ve bencil güruh, kendi ahlakını ve hayat anlayışını pervasızca dayatmakta beis görmüyor…

Oligarşik eğilime yönelen gerici iktidar odakları trajik bir hırs ve intikam duygusuyla kara bulutlarla kararttıkları ülkemizi hukuksuz ve de keyfi bir biçimde idare etmeyi arzulamışken, topluma da çağdışı katı kurallar dayatıyor…

Halkı tümden hoyrat uygulamalar ve merhametsiz yaklaşımlarla sindirerek kendine müptela yapmayı hedefliyor.

Hayatın her düzleminde yaşadığımız korkunç her şeyle birlikte, çözüme dair bir çarenin -şimdilik- olmaması da nefesimizi daraltıyor… 

Ancak umudumuzu ve yaşama sevincimizi yitirdiğimizde yenilmiş sayılacağız. Ruhen onların esiri olmayacağız.

Karamsarlığa yer yok, hayat devam ediyor, hiçbir kötülük ilelebet kendini var edemedi yeryüzünde. İktidarın kötülüğüne maruz kalmış kalbi temiz, samimi, özgürlükçü, demokrat düşünen, dayanışma duygusu güçlü, eşit ve adil bir dünya için mücadele eden herkes sesini birleştirdiğinde bu zulüm kalesinin yıkıldığı görülecektir. İnanıyorum buna…

Bugünden sonra, alanında uzman ve konpetan isimlerin yazı ve yorumlarıyla destek vererek dayanışma içinde ayakta tuttukları artıgerçek’te haftada iki gün birlikte olacağız. Faşizme karşı cephe alınırken sanat-estetik mücadele düzleminin eksik ve kadük bırakılarak ihmal edildiği konusu hala güncelliğini koruyor kanısındayım. Bütünlüklü bir mücadele için artıgerçek’te yazmaya karar vererek bir misyon üstlendim.

Bundan sonra Türkiye’nin sanat gündemini ve kültürel etkinliklerini bu mecrada değerlendireceğiz. Özel olarak sahnelerde olup biteni birlikte takip ederek gösterilen tiyatro metinlerine eleştirel bir prizma tutacağız… Yanı sıra sanat alanında üslup ve söylemiyle üretimlerde bulunmuş şahısların portrelerini, sizlere gerek röportajlarla gerek öznel değerlendirmelerle sunacağım. Belki birilerine umut olur yazdıklarım, belki de bir başkasının ütopyasını besler  ve ya düşünce dünyasını derinleştirir ya da mücadele azmini körükler… Umutla aydınlansın yüzlerimiz… Bu abluka dağıtılacak…

Ne demişti üstad Nazım;  "Yeter ki kararmasın sol memenin ucundaki cevahir"

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi