Borcu olan isyan etmez

Daha makul olmak, daha çok çalışmak ve en azından kredi kartı borcunun ‘asgari oranını’ yatırmak için, hayatımızdan, her geçen daha koca bir parça koparıp, bankaların önüne atmak zorundayızdır. Biz makullerden isyan mı çıkar?

Kapitalizmin en güçlü yanlarından biri, sizi de kendisine uygun, onun oyununun kurallarına göre düşünmenizi sağlar. Bunların arasında en masumları, verim, refah, kârlılık, asgari ücret filan gibi şeylerdir. Benden size önerin, bunları ve benzeri şeyleri aklınıza gelince, hiç üstüne düşünmeden dışarı atın. Burjuva yavşaklığı içinde yapıştırılmışlardır, köşeye bucağa. Bunlar üzerinden, en aykırı bir şeylerden faydalanmakta bile, en fazla bir 'makul radikal'den başka bir şey yapılmamaktadır. Okeye dördüncü olaraksınızdır zaten. Siz masadan kalkarsanız, oyun bozulabilir ama bu pek makul bir boyuta gelmemektedir.

Bu 'makul radikal' tuzaklardan biri, eğer ekonomi daha fazla değişirse, örneğin insanların karakterleri artarsa, sistem içinde de olsa bazı şeylerin değişebileceğidir. Bu o kadar yer edinmiştir ki kafanıza, böyle olmadığında, gözlerinizin şekli çok esnek, makul bir oranda ama, şaşkınlık etrafa bakarsınız. Herkes bu kadar, onun günün da kötü durumu düşerken, daha farklı bir talep görünmüyordur? Mesela Japon kağıt katlama sanatı Origamiye katılıp, ancak 4-5 yılda bir, sandıkları dolduğunda, bunun doğrudan sorumlularına hala oy atmaya devam ediyor. İşte tıh'tır. Gariptir, Oy anam oy'dur…

Herkesin borcu daha da artıyor. Kapitalizmin son peygamberleri Visa, Mastercard ya da Amerikan Express karşısında, bütün uğraştığımız günler, ayı kurban etmekle gözden geçirmekp, çalıştığımız günler, gelecek ayları da yani hayatımızı bütünüyle önceden yatırmaktan başka bakımımız yoktur. Daha makul olmak, daha çok çalışmak ve en az kredi kartı borcunun 'asgari kiralamak' yatırmak için, hayatımızdan, her geçen daha koca bir parça koparıp, bankaların önüne atmak zorundaydık.

Bizden makul olanlardan isyan mı çıkar?

Barselona'nın anarşist-Komünist işçi mahallesi 'El Poblenou'da ki isyan tohumlarını, Faşist Franco rejimi bir şekilde bastıramıyordu. İşkenceler, cezaevleri, yargısız infazlar, açık ve gizli polis, ne yapılmasın, yine de bir şeyler bu mahallede yeşeriyordu. Hatta apartmanın girişine, bir telefon kulübesi gibi kondurulmuş, 'Apartman Yöneticisi' makamında, bütün gün bir 'Apartman Yöneticisi' oturuyor, kim apartmana giriyor, kim kimle buluşuyor, birçok tespit ediyordu ama ne fayda sağlıyor. İsyan kapıdan olmasa, bacadan çıkışlara taşınıyor, sokaklarda dolaşıyordu.

Sonra 'Demokrasi' geldi. Çoğunluğun mülkiyetinin devlete olduğu bu evleri, içinde oturanlara, işçilere satalım dedi yeniler. Herkesin evinin gücü ne kadardır. İşçilerin hiç parası yoktu ama sorun değil dedi. Onlarda çok vardı ve seve seve kredi veriyorlardı. İyiydiler. Bütün işçiler, dolayısıyla devlete, kamuya yani kendilerine ait evleri satın almak için borçlandı. Yani aslında fiili olarak, evlerin mülkiyeti değişmeye başladı. İşçiler 10 yıl, 20 yıl borçlandılar. El Poblenou'da isyan filan kalmadı!

İşkenceler, cezaevleri, yargısız infazlar, açık ve gizli polisin borçlarını ödeyemediğini yaptı. Herkes çok fazla makul radikaller olarak, faiz oranlarına itirazlar buldular…

Haldun abi anlatmıştı; 12 Eylül döneminde aranıyorlardı. Aynı yerde bulundukları, bir sendika başkanı arkadaş, 2 ay kadar sonra, gidip teslim olduklarını söyledi. Niye diye sordu Haldun abi. Bir halı almışlardı. Onun borçları için evdekileri sıkıştırıyorlardı. Taksit 2 ay gecikmişti. Gidip sıkıyönetime teslim oldu.

Soma'da yapılan faciasından sonra, yine aynı partiye oy çıkmakca çok şaşırdı herkes ama madencilerin kredi kartı borçları vardı ve onu ödemeleri gerekiyordu…

Yine Haldun abi anlatıyordu; Yunanlılar, dünyada bize en çok benzeyen halktı. Dağ köylerinde kan davaları da vardı. O köylerden eski solcu bir arkadaşına, 'Sizde kan davaları devam ediyor mu' diye sordu. 'Yok ya' dedi arkadaşının kredi kartı çıktı, kimse kimseyi vurmuyor. Borççu kim ödesin diye…

Yani ekonominin daha fazla değişmesinden, herkes daha çok borçlanmasından bir hayır bekliyorsanız, boşuna beklemeyin.

Ve son zamanlarda, kredi kartı limitinizin artmasından başka sevindiğiniz bir şey oldu mu hiç?