Beyaz AK Partililer ve onların yoksulları

İnsanların kazanılmış hak ve özgürlüklerinin elinden alınacağı propagandası gerçek olmayan bir manipülasyondur.

Bir önceki yazıma bazı AK Partililerden (partili ve seçmen) bazı tepkiler geldi. Bazıları yazdıklarıma hak verirken bazıları Türkiye’nin içinde olduğu kuşatılmışlık halini AK Parti’yi desteklemek için gerekçe gösteriyor.

Bu tepkilerden şunu anlıyorum ki, yazımdaki çağrının muhatabı olan sıradan AK Partililer ile parti içi ve çeperindeki AK Partililer arasında büyük bir makas farkı var.

Hem yaşam hem de anlayış bakımından.

Nasıl mı?

Çok kabaca kategoriye ayırdığımızda AK Parti seçmenini ideolojik yakınlık nedeniyle oy verenler dışında, maddi ve yardımlar nedeniyle oy verenler ve bir de AK Parti döneminde elde ettikleri temel hak ve özgürlükleri kaybetme endişesi duyan seçmenler olarak sınıflandırabiliriz. Bunun dışında bir de parti içinde ve parti çeperinde olup iktidar olmanın maddi manevi tüm nimetlerinden fazlasıyla yararlananlar var. Bunlar AK Parti’nin Beyaz Türkleri.

Bu iki toplumsal kesim arasında her açıdan yaşam tarzından gündelik pratiklere kadar büyük fark var.

BEYAZ AK PARTİLİLER

AK Parti’de siyaset yapanlar dışında, parti çeperinde ciddi bir toplumsal sınıf ortaya çıktı. İş adamlarından sivil toplum kuruluşu temsilcilerine, akademisyenlerden medya temsilcilerine kadar farklı alanlarda görev yapanlar, AK Parti’nin iktidar olma gücünü maddi ve manevi olarak sonuna kadar kullanıyor. Bunların her biri iktidarın "organik" temsilcisi ve ideolojik taşıyıcısı.

İşte bu kesim AK Parti’nin iktidarını kaybetmemek için her şeyi  yapıyor. Çünkü sahip oldukları pek çok şeyi kendi güçleriyle değil iktidar gücüyle elde ettiklerinin farkındalar.

Örneğin AK Parti’nin medyası. Gerçek olmayan bir Türkiye’yi her gün yeniden üretip, sahip oldukları yüzde 95’lik kontrol sayesinde topluma her gün yeniden sürüyorlardır. Bu güç azalsa da toplumda karşılığı ne yazık ki var. Ama gün geçtikçe bu etkinin azaldığı da başka gerçek.

Aynı şekilde akademisi,Türkiye’nin gerçekleri ile ilgili hiçbir söz üreteyen organik aydınlar topluluğuna dönüşmüş durumda.

Sivil toplum kurumları aynı şekilde. İktidar imkânlarının ihtiyaç sahiplerinden çok kendilerine yakın toplumsal kesimlere transferinden başka işe yaramayan apolitik kurumlardan başka bir şey değiller.

SADAKA TOPLUMUNA HAYIR

Bu kesim dışında kalanların bir kısmı ideolojik olarak AK Parti ile kurdukları bağ nedeniyle kendi kozalarından, gettolarından çıkmaya çok razı değiller.

Ama kozadan, gettodan esas çıkması gereken bir toplumsal kesim var ki, onları bu kozaya mahkûm eden şey büyük ölçüde devletten aldıkları ekonomik yardımlar.

Hane geliri belli bir rakamın altında olanlara, çocuk sahibi olanlara, çocuğu okula gidenlere vs. yapılan doğrudan ekonomik yardımları iktidar, sosyal devlet kapsamında "sosyal yardım" değil, "iktidarın lütfu" gibi sunulmakta böylece bir sadaka toplumu üretilmektedir. Bu yardımların sadece devlet tarafından değil, bizatihi parti örgütleri üzerinden yapılanları da vardır.

Öyle ki, bu yardımların kesilmemesi için yardım yapılan ailelerde çalışabilecek durumda olanlar, ne iş arıyor ne de bulduğu işe başlıyor. Başlasa bile kayıt dışı olmayı tercih ediyor.

Bu siyasi iktidarın bilinçli bir tercihidir. Bu ilişki bu toplumsal kesimde yoksulluğu kalıcı hale getirdiği ölçüde seçmeni kendine bağımlı kılmaktadır. Bu oran AK Parti seçmeni arasında önemli yer tutmaktadır.

KAZANILMIŞ HAKLARI KORUMA KAYGISI

Bir grup AK Partili seçmenin kaygı ve endişesi de bu dönem elde edilen temel hak ve özgürlükler konusunda, iktidar değişikliğiyle geriye gidiştir. Yani kazanılmış hak ve özgürlüklerin kaybedilmesi. Başörtülü çalışma hakkı, eğitim hakkı gibi hakların kaybedilmesi.

Oysa Türkiye’nin geldiği noktada iktidara gelecek hiçbir siyasi anlayış, bu hak ve özgürlüklerde geri adım atma, kazanılmış hakları ortadan kaldırma gibi bir siyasi tasarrufta bulunmaz.

Ancak siyasi iktidar başta başörtüsü olmak üzere bu endişeleri sürekli propaganda malzemesi yapmakta, manipüle etmektedir.

MUHALEFETE DÜŞEN

Evet bu tabloda AK Parti içinde ve çeperinde olan Beyaz AK Partililerin bulundukları koza ve gettodan çıkmalarını beklemek hayalcilik olur. Ama AK Parti’nin ekonomik ve siyasal manipülasyonları kendilerine bağladığı sıradan seçmeni kazanma konusunda yapılacak çok şey var. Özellikle de muhalafet partilerinin.

AK Parti’nin devlet kurumları ve parti örgütleri üzerinden yaptığı yardımlar bu insanlara balık tutmayı öğreten değil onlara imkân oldukça her gün balık veren bir sistem. Bu sistem, hem yoksulluğu kalıcılaştırmakta hem de sürekli hale getirmekten başka bir işe yaramıyor. 

Bu sistem, kendileri gibi çocukların da gelecek hayallerini yok edip, onları da kalıcı yoksulluğun parçası haline getirmektedir.

Yine insanların kazanılmış hak ve özgürlüklerinin elinden alınacağı propagandası gerçek olmayan bir manipülasyondur.

Burada muhalefet partilerine ve eleştirel medyaya düşen bu gerçeği bu insanlara her fırsatta sunmak ve onları ikna etmeye çalışmaktır.

Belki bu yolda ilk adımı biz atmalı ve o kozalara, o gettolara gidip ellerimizi onlara uzatmakla başlamalıyız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi