Kürtler siyasi tatilde!

Herkes elini taşın altına sokmalı. Tabii ki, Kürtler de… Ama ellerini sokacakları taştan bir hayli uzaktalar.

Yıllar önce "Doğu Bloku" diye anılan Sosyalist ülkelerin dağıtılma süreci başlamıştı. 1989’da Berlin Duvarı yıkılmış; Doğu Almanya, Polonya, Çekoslovakya, Romanya, Macaristan, Bulgaristan için Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanı Eduard Shevardnadze "Frank Sinatra doktrini" uygulayacaklarını söylemişti. Her ülke, ünlü şarkıcının unutulmaz parçası "My Way" (Benim Yolum) üzerinden devam edecekti. 

Darmadağın oldular. 

İşte o günlerde ben de Bulgaristan’daydım. Kuzeyde Osmanlı İmparatorluğu'nun Deli Orman kentinde Bulgaristan Türkleriyle röportaj yapıyordum. Kendi sorunlarını anlattıktan sonra soru sırası ev sahiplerine geçmişti:

-Bu Kürtler ne istiyorlar?

-Çocuklarına Kürtçe isim vermek, bir de Kürtçe köy isimlerinin değiştirilmemesini!..

-Bunda bir şey yok ki… Biz de burada aynı şeyi istiyoruz. 

Bulgaristan Türkleri, Türkiye’deki "Kürt Sorunu"nu anlamışlardı!

Bizim devlet o zaman bunu anlayamamıştı. Şimdi de anladığı pek söylenemez. Zaman zaman anlıyor. Ama o da yanlış anlıyor!

Kürtler demokrasiden "istifade" ettiriliyor. Temsilcilerini seçebiliyorlar. Fakat devletimiz seçilenleri beğenmiyor. Eskiden Kürt partilerini kapatıyordu. Şimdi açık bırakıyor. Sadece seçilenleri topluca hapse atıyor.

Mesela Selahattin Demirtaş, sadece Kürtlerin değil Türklerin de umudu olan bir politikacı… 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri'nden önce önemli bir siyaset adamı benim de bulunduğum küçük sofrada "Selahattin çok değerli bir çocuk" demişti:

-Bizim partinin yüzde 3-5 fazla oy almasının hiçbir önemi yok. Ama Selahattin’in yüzde 10’u geçmesi ülkeyi düzlüğe çıkartacak kadar önemlidir. Ona destek olmalıyız. 

Atatürk dışında CHP’nin bütün genel başkanlarıyla çalışmış olan bu kurt politikacı geleceği okuma yeteneğini konuşturuyordu. 

CHP ile HDP o seçimlerde açık olmayan bir ittifak yaptılar. HDP barajı aştı. İktidarın lideri ana muhalefetin manevi kaptanına koştu. Hem de muhatabının istediği yere gitti. Bayrakları indirmişti!

Bu başarıyı sağlayan HDP’nin gerçek lideri şimdi nerede?

Edirne cezaevinde. AİHM’in uzun tutukluluk konusunda "hak ihlali var" demesinden 5 dakika sonra 4 yıl 8 ay hapis cezasına mahkûm edildi. Daha devam eden onlarca davası bulunuyor. 

Türkiye’nin derdine derman olacak bir politikacı olarak demir parmaklıklar arkasına tutuluyor.

HDP’nin ve TBMM’nin en renkli milletvekili Sırrı Süreyya Önder siyasete yeniden nükteyi getirmişti. Meclis’teki bütün grupların sempatisini kazanmıştı. Uzlaşma kanallarının gerçek bir operatörüydü. Özel dili ve güzel aksanıyla ikna edemeyeceği hiç kimse bulunmuyordu. Sırrı Süreyya’ya da 3 yıl 6 ay hapis cezası verildi. 3 Haziran 2022’de tahliye olacak. 

Bir başka önemli Kürt siyasetçi İdris Baluken’in 7 yıl 6 ay hapisliği onaylandı. 

Diyarbakır Belediye Başkanı ve HDP’nin eski Eş Başkanı Gültan Kışanak 14 yıl 3 ay hapis cezasıyla Kandıra Cezaevinde… Demokratik Bölgeler Partisi Eş Başkanı Sebahat Tuncel’e 15 yıl verildi. 

HDP eski Eş Başkanı Figen Yüksekdağ 4 Kasım 2016’da tutuklandı. 2015’te Alman Deutsche Welle’ye verdiği bir demeç nedeniyle Kandıra’da… 

Türkiye’nin bunca sorunu var. Herkes elini taşın altına sokmalı. Tabii ki, Kürtler de… Ama ellerini sokacakları taştan bir hayli uzaktalar. 

Ülke gerçekleriyle iplerini koparmış olanlar "Nerede bu Kürtler?" diye sorabilirler. Sonra hiç kimseyi beklemeden cevabı da yapıştırırlar:

-Kürtler siyasi tatildeler!           

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Nazım Alpman Arşivi