Asla yalnız yürümememiz için…

Kadınları korumak esas olarak devletin görevi. Devletin bu görevi yerine getirmesi ve şiddet kültürünün ortadan kaldırılmasını sağlayacak adımların atılması için mücadele etmek elzem.

Üç yıl önce boşandığı kişinin şiddetine ve tehditlerine sistematik olarak maruz kalan ve 45 defa, hayır yanlış okumadınız, tam olarak 45 defa adam hakkında şikayette bulunduğu halde korunamayan bir kadının var olabildiği bir ülkede bir kadın olarak ihtiyaç duyulduğunda korunacağını düşünerek yaşamak çok zor. Bir erkeğin, otobüste karşısında oturan bir kadına "Karşımda oturma kalk, gözüm sana kayıyor" deme cüretine sahip olduğu bir toplumda güvenle dışarı çıkmak, yürümek kolay değil. Bir hâkimin karşısındaki avukatın eteğinin boyuyla açıkça uğraşabildiği bir adliyede, "Ben burada oturuyorum. Ben de kadınım sen de kadınsın. Ben neden tecavüze uğramıyorum da sen uğruyorsun?" diye soru soran, daha doğrusu karşısındaki mağdur kadını yargılayan bir ‘kadın’ savcının bulunduğu bir ülkede kadınlar için adalet bulmak uzak bir ihtimal. Dünyanın dört bir yanında kadınların maruz kaldığı şiddeti protesto etmek için düzenlenen Las Tesis isimli danslı protesto eyleminin engellendiği, protestocuların saldırıya uğradığı tek ülke olan Türkiye’de devlet aygıtlarının kadınları etkili bir şekilde korumasını beklemek hayal.

Eski eşi ya da boşanmaya çalıştığı eşi ya da birlikte yaşadığı ve bir şekilde ‘kızdırdığı’, mesela ‘bakımsız’ olduğu gerekçesiyle ‘kızdırdığı’ eşi tarafından öldürülen kadınlar. Nasıl giyindiği, saat kaçta dışarı çıktığı, nasıl yaşadığı gerekçesiyle maruz kaldığı cinsel saldırı mazur görülen kadınlar. Münferit olmayan cinayetler, tecavüzler, şiddet… Ve münferit olmayan etkisiz koruma mekanizmaları, bol indirimli mahkeme kararları…

Ve bütün bunların karşısında asla yalnız yürümeyen kadınlar…

Kadınları korumak elbette ki esas olarak devletin görevi. Devletin bu görevi yerine getirmesi ve şiddet kültürünün ortadan kaldırılmasını sağlayacak adımların atılması için mücadele etmek elzem. Ancak tehlikede olan kadınların korunmasında etkili olabilecek bazı koruma tedbirlerinin yaygın olarak kullanmasını sağlamak için mücadele etmek de gerekli. Bu tedbirlerden birisi elektronik kelepçe. İçişleri, Adalet ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler bakanlıklarının iş birliğinde başlayan pilot uygulama çerçevesinde öncelikle Ankara, Antalya, Bursa, İstanbul, İzmir ve Gaziantep’te kullanılan elektronik kelepçe ile kadınları koruma programı, 2019 yılında Adana, Aydın, Eskişehir, Denizli, Malatya, Mersin, Samsun, Sakarya ve Trabzon'u da kapsayacak şekilde genişletildi. Şiddet uygulama ihtimali olan kişiye takılan bir elektronik kelepçe sayesinde kişinin hedefindeki kadına belirli bir mesafe sınırını aşarak yaklaşması halinde Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi’ne bilgi gidiyor. Sınırları ihlal eden kişi önce uyarılıyor; bu işe yaramazsa en yakın yerdeki kolluk birimi bilgilendiriliyor. Eş zamanlı olarak tehlikede olan kadına bilgi veriliyor ve kadının güvenli bir yere alınması sağlanıyor. En azından teoride böyle. Henüz çok yeni olan bu uygulama ne kadar etkili olarak uygulanıyor bilinmiyor ancak kadınlara yönelik şiddetin bu kadar yaygın olduğu ve koruma kararına rağmen kadınlara mütemadiyen şiddet uygulayan erkeklerin yaşadığı bir ülkede, bu uygulamanın yalnızca pilot illerde değil memleketin her köşesinde hayata geçirilmesi ve etkili bir şekilde kullanılması için mücadele etmek gerekiyor.

Ben kadınların telefonlarına yükleyecekleri ve şiddet görme tehlikesi ortaya çıktığında basacakları bir panik butonu olan bir uygulamanın geliştirilmesinin hayalini kurarken, 2018 yılında İçişleri ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler bakanlıklarının ortaklaşa geliştirdikleri bir uygulama olan KADES’in kullanılmasına başlandığını öğrendim. KADES’i telefonuna yükleyen kadınlar şiddet tehlikesiyle karşılaştıklarında panik butonuna basıp en yakınlarında bulunan kolluk biriminin bulundukları yere gelmesini sağlayabiliyorlar. Tabii en azından teoride böyle. İçişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre Mart 2018'de hizmete giren bu uygulama 21 ayda 353 bin 334 kişi tarafından cep telefonlarına yüklenmiş ve panik butonu bugüne kadar 16 bin 442 kadın tarafından kullanılmış.

Bu koruma tedbirleri ne kadar etkili bilmiyorum ama ülkenin her köşesinde tüm kadınlar tarafından kullanılmalarını sağlamak mücadelenin bir parçası olmalı.

Ancak beri yandan şiddet gittikçe yayılıyor. Tehlike artıyor. ‘Basit’ cinayetlerin bile yerini canavarca hislerle işlenen cinayetler alıyor. Bir takım koruma mekanizmaları daha etkili hale gelene kadar kadınların kendi korunma yöntemlerini bulup kullanmaları da kaçınılmaz hale geliyor.

Son dönemde yaşananlardan sonra kadınların kendilerini korumaları için silahlanmaları yönünde önerilerde bulunanlar oldu. Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi üyesi Avukat Aslı Pasinli de öz savunma hakkı üzerine bir yazı kaleme aldı. Bu yazıda kadınların kendilerini korumaları için bir takım somut önerilerde bulundu. Bu tespit ve önerilere katılırsınız, katılmazsınız, o ayrı bir konu. Şahsen bireysel silahlanmanın hiçbir güvenlik meselesine çare olmadığına inanan biriyim. Ancak ortada olan gerçek şu ki, kadınların korunmaları konusunda iş biraz da başa düşüyor ve birtakım çareler bulmak gerekiyor.

Kadınların, kendilerini şiddet eylemlerine karşı savunmaları konusunda eğitim almalarını örgütleyecek sivil toplum örgütlerine, siyasi partilere, oluşumlara ihtiyaç var. Kendini en azından bazı türlerdeki saldırılardan koruyabilecek kadar savunma tekniğini bilmek çok işe yaramaz belki, ama biraz yarayabilir. O ‘biraz’, belki de onlarca, yüzlerce kurtarılan hayat demek olacak birkaç yıl içinde.

Sistematik ve ağır şiddet tehdidi altındaki, hele hayatı tehlikede olan kadınların başka şehirlere taşınıp yeni bir kimlikle yeni bir hayat kurmalarına yardım edecek bir gönüllüler ağı kurulmasında fayda olabilir.

Kadınların kullandıkları telefonlara yüklenebilecek uygulamalar geliştirecek gönüllülere ya da böyle bir çalışmayı ve cihazların ihtiyaç duyan kişilere dağıtılmasını finanse edecek iş insanlarına, bağışçılara ihtiyaç var. KADES’in etkisiz olduğu ya da kadınlar tarafından kullanılmak istenmediği hallerde kullanılabilecek bir uygulama sayesinde tehlikede olan bir kadından yakınlarında bulunan başka kadınlar hemen haberdar edilebilirler.

Kadınların özellikte sokaklarda maruz kaldıkları şiddete ve tacize karşı kendilerini koruyacakları birtakım araçların, mesela taciz düdüklerinin, göz yaşartıcı spreylerin yaygın olarak kullanılmasını sağlamak faydalı olabilir.

Daha pek çok şey düşünülebilir. Bunlar elbette ki sorunun kökenine ilişkin şeyler değil. Erkek şiddeti de bunlarla son bulacak değil. Ben hayatı tehlikede olan ve şiddete maruz kalma ihtimali olan kadınları korumak için, asla yalnız yürümememiz için birtakım tedbirleri tartışalım; yararlı olabilecek olanları seçip yaygınlaştırmaya çalışalım diyorum sadece. Büyük resmi değiştiremeyiz belki ama bir can, bir can işte…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi