Çağımızın Feodalleri

ABD’de karantina karşıtları, burada bilim düşmanlarıyla kullanışlı umutzedeler, bırakın geleceği, çağdaş dünyanın trajedisini sergileyen üç vahim kesim…

ABD’de karantina karşıtlarının gösterilerinde dikkat çeken sloganlar var: "Komünistler Çin’e defolsun!", "Benim ilacım Hazreti İsa!", "Ya Özgürlüğümü Ver ya da COVID-19", "Karantina=Komünizm’." Bilmeyen de Marx’ın hayaleti ABD’nin orta-batısında geziniyor sanıyor.

İlginçtir, bu ülkede Trump’u destekleyen ve bu gösterilere katılan kesimler arasında 4 grup dikkat çekiyor: Göçmen ve yabancı karşıtları, kürtaja karşı çıkanlar, Kiliselerin Pazar günü açılmasını isteyenler ve silah satışlarına kısıtlama getirilmemesini talep edenler. Sağcı, milliyetçi, dinci, tutucu bir kitle. Deaf, dumb and blind ya da akrep gibisin

Maske takmadan, kimileri silahını da yanına alıp, kitlesel bir şekilde sokaklara döküldüler. Virüs kapabileceklerini, hayatlarını kaybedebileceklerini düşünmeden.

Bu akıl dışı tutumu, özgürlük aşkı, vatan-millet sevgisi, Trump hayranlığı ile filan açıklamak mümkün değil. Pardon ama dangalaklıktan başka bir kavram var mı?

Türkiye’de parlak ve cesur bilim insanları çalışıyor. Salgın döneminde, kendi uzmanlık alanı olduğu için, sosyal medyada yurttaşları uyaran, bizi bilgilendiren mesajlar yazıyorlar. Virologie gibi teknik bir konuyu, sadeleştirerek yurttaşlara haber ve değerlendirmeler sunuyor bu akademisyenler.

Benim de izlediğim bu uzmanlar, Ankara’nın salgın krizi yönetimini eleştiriyor, somut örneklerle, dış tecrübeler ile mesleki literatürü de hatırlatarak yapılması gerekenleri, alınması şart olan önlemleri yazıyor. Bilime, akla, mantığa ve vicdana dayanarak.

Bu değerli mesajların altına yazılan yorumlara hiç baktınız mı? İğrenç ve korkunç! Hükümetin uygulamalarının yanlışlığını gösterip kanıtladıkları için bu parlak insanlar "Vatan hainliği", "Batı uşaklığı" dahil her türlü kötülükle suçlanıyor. Adı belli değil, uzmanlığı olmadığı kesin bir sürü kalem, sosyal medyada neredeyse linç edecekler bu akademisyenleri. Üstelik anlaşıldığı kadar sadece AKtrollerle sınırlı değil bu ahmak sürüsü. Kendisinin de hayatını kurtarmak için çaba gösteren bilim insanlarına nefret, tavan yapmış durumda. Tersine bir Stockholm Sendromu.

Beni rahatsız eden üçüncü grup insan da, iktidar yanlısı olmadıkları halde, ilk başlarda Sağlık Bakanını son zamanlarda da Saray’ın kriz yönetimini öven insanlar. Sanki konu oymuş gibi, efendim Türk doktorları çok başarılıymış (Evet doğru, ama kriz yönetiminin strateji ve ilkelerini onlar belirleyemiyor ki), çok fazla yoğun bakım yatağımız varmış, test sayısı her gün artıyormuş, tedavi olan insan sayısı da habire yükseliyormuş, Fransa bizden daha kötüymüş filan…

Bu yanılsamada bir kaç faktör etkili olsa gerek:

  • Eleştirel perspektiften yeteri kadar nasiplenememiş insanlar, Türkiye’deki egemen medyanın propagandasının etkisinde
  • Salgına karşı mücadele resmi ve milli bir görev olarak algılandığı için iktidarın politikasına karşı çıkmak, insanı saldırı hedefi haline getirir, tecrit eder korkusu
  • Olağanüstü olumsuz durumun farkında olmalarına rağmen, bir kaçış yolu olarak, böyle sahte bir umut kapısı açmak
  • Farklı nüfus, kültür, ekonomi ve sağlık altyapısı olan ülkeleri, üstelik farklı kriterlerle test ve tedavi yapan ülkeleri kıyaslamak çok anlamlı değil. Ülkeler arasında ölüm ligi cetveli kurmak ne işe yarar ki? İnsan hayatı rakamlardan ibaret değil. İlle karşılaştırma yapılacaksa, aynı ülkenin 2 ay, 1 ay, 1 hafta önceki durumuyla bugünkü durumu kıyaslansın ki, salgın eğrisinin nereye doğru gittiği belli olsun.

Başta iktidar medyası olmak üzere, çeşitli kesimlerde, başka ülkelerin başına gelen felaketler, neredeyse sevinç kaynağı oluşturuyor. Böylece akıllarınca kendi olumsuzluklarını gizlemiş oluyorlar. İnsanlıkdışı!

Türkiye’de resmi makamların ölü sayılarını tahrif ettiğini artık cümle âlem biliyor. (Yalnız unutmayın ki Çin bile yalanı ancak 2 ay saklayabildi) Ekonomi çarkı dönsün diye yine milyonlarca insan virüse kurban veriliyor. Sağlık altyapısının propaganda edildiği kadar sağlam olmadığı ortaya çıktı. (Neden mega hastane yapıyorsunuz?) 4 gün sokağa çıkma yasağı ilan etmek, daha önceki 2 günün yetersiz olduğunun itirafı değil mi? Virüs parakende çalışmıyor, toptan öldürüyor. Saray da peyder pey önlem alarak salgını denetim altına alabileceğini sanıyor.

Trump’ın, Erdoğan’ın, Xi Ping’in , Bolsorano’nun, Türkmenbaşı’nın foyası iyice ortaya çıktı: Bunların hepsi insan hayatı uğruna kendi iktidarlarını korumaya çalışıyor. Hepsi de siyaseti, bilimin önüne koyuyor.

İktidarlar bir yana, yukarıda betimlediğim toplum kesimleri de insana umut vermiyor.

Umberto Eco, geleceğe ilişkin tahminlerinde, kapitalizmin ulus-devletlerle kavgası sonunda ikisinin de yenileceğini, ondan sonra, tıpkı Antik Çağda olduğu gibi, şehir devletlerinin kurulacağını yazmıştı. Başa saracağız yani. Usta galiba es geçmiş. İnsanların bir kısmı, daha şimdiden feodal çağın insanları gibi davranıyor. Akılsızca ve feodal beylerin safında…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ragıp Duran Arşivi