Tarih nedir ki? Belki de meydan okuma!

12 Eylül'den sonra kapanmamış, kendi kendini kapatmamış 2 yayınevi kalmıştı. Belge ve Birikim yayınları.
Kapaktaki kitap: İlk baskı 1980 darbesinden den kısa bir süre  sonra çıktı

Stockholm. Ayşe Nur ile 12 Eylül sonrası temel çabalarımızdan biri, alternatif tarih, karşı tarih anlayışını yükseltecek kitaplar yayınlamak olmuştu.

Bir yandan da 12 Eylül'ün uyguladığı ekonomi politikalarını çözümlemeye yardımcı olacak kitaplar iletmeye çalışıyorduk.

12 Eylülden sonra kapanmamış, kendi kendini kapatmamış 2 yayınevi kalmıştı. Belge ve Birikim yayınları.

Birikim yayınları 12 Eylül sonrası sadece bir Af Örgütü kitabı yayınlayacaktı. İletişim Yayınları kurulacaktı daha sonra onun temelleri üzerinde

Belge Yayınları, Tüm İktisatçılar Birliğinden ODTÜ’lü arkadaşımız Mustafa Sönmez’den 12 Eylül’den hemen sonra, darbenin önünü açan 24 Ocak Kararlarına ilişkin bir kitap hazırlamasını isteyecekti. Daha sonra da peş peşe yeni ekonomi modelinin dünyadaki uygulamalarına ilişki kitaplar yayınlayacaktık.

Belge Yayınları bir yandan da, yöneticileri tutuklanan ya da kaçma durumunda kalan Cem-May Dağıtımın sorumluluğunu üstlenecekti.

Orası da sol kültürün yaşamasına katkı sunacaktı. Ender soluk alma yerlerinden biriydi. Ankara’daki Dost Kitabevi gibi.

Metis gibi 12 Eylül sonrası kurulan yayınevlerinin kitaplarının dağıtımına, İstanbul’daki YAZKO gibi Ankara’da kurulan AYKO’ya da destek sunulacaktı.

Süreli Yayın yasağın karşı, "hiç olmazsa yıllık yayınlayalım" diyerek, BASSAN bünyesinde kurduğumuz Alternatif Yayıncılık ile Maspero’nun "L’etat du Monde" yıllıklarını yayınlamaya başlayacaktık. O sıralarda ülkeye yeni dönmüş olan Osman Kavala’dan da ilan vermesini isteyecektik yıllığa.

Belge Yayınları ve daha sonra kurulan kardeş Alan yayınları, 1402’likler diye anılan Üniversiteden atılan akademisyenler ile de dayanışma içinde olacak, onların kitaplarını ve tercümelerini yayınlayacaktı.

Yıllar sonra Korkut Boratav hoca ile buluştuğumuzda, o yıllarda kendileri ile dayanışmamız için teşekkür etme nezaketinde bulunacaktı.

Demokrat gazetesinin  kurumsal kurucularından olan bir başka arkadaş gibi.

Belge’nin en meydan okuyucu kitaplarından biri Poulantzas’ın "Diktatörlüklerin Bunalımı" adlı kitabı olacaktı. İspanya, Portekiz ve Yunanistan’daki demokrasiye geçiş sürecini konu alan bu kitabı, "Geçiş Süreci" başlığı altında yayınlayacaktık.

Çok iyimserdik. 12 Mart gibi 12 Eylül sayfasının da kısa zamanda kapanacağını düşünüyorduk. Oysa kitaba dikkat etsek Franco ve Salazar diktatörlüklerinin on yıllar sürdüğünü görecektik.  Yunanistan 7 bile 7 yıl sürmüştü. 12 Marttan birkaç yıl sonra solun meydan okuması başlamıştı. CHP nin de kendine "sol" kimlik seçtiğini düşünecek olursak.

Kitabı, Lukacs üzerine bir doktora tezi hazırlamak üzere Londra’ya gitmeden önce sevgili Nilüfer Kuyaş tercüme edecekti.

Alan yayınlarının bilim dizisini ilk, Mete Tunçay’ın Gordon Childe’dan yaptığı "Tarih Nedir?"  adlı, tarih metodolojisine ilişkin kitabı ile başlatacaktık. Dizinin ikinci kitabı ise bilim metodolojisine ilişkin Thomas Kuhn’un, "Bilimsel Devrimlerin Yapısı" olacaktı.

Nilüfer Kuyaş’ın eşi sevgili Tayfun Ertan ise bizim için, Marksist düşüncesin en önemli klasiklerinden "Sermaye Birikimi" ni tercüme edecekti.

Bir başka meydan okuyucu/challenging kitap ise, o sıralarda İspanya’da sürgünde olan Galeano’nun "Latin Amerika’nın Kesik Damarları" olacaktı.

Hani,  Venezuela’nın efsanevi lideri Chavez’in, ABD başkanı  Obama ile buluştuğunda hediye ettiği kitap, "oku da gel" dercesine.

Güncel Sorunlar dizisini ise, Arslan Başer Kafaoğlu’nun ve Alpaslan Işıklı’nın  kitapları ile başlatacaktık.

Rowolt Yayınlarının görsel malzemeli biyografi dizisini yayınlamaya başlayacaktık. Enis Batur, "Hayalimdeki dizi" diyecekti bunları gördüğümde. 

Ayşe Nur ile resmi tarihe karşı bir başka meydan okuma, Mete Tunçay’ın "Eski Sol Üzerine Yeni Bilgiler" adlı kitabı olacaktı.

Alan Yayınlarında Düşünce dizisinin ilk kitabı olarak Murat Belge’den Demokrat gazetesinde çıkan yazılarını derlemesini isteyecektik. "Artık bir kitabın olmalı" diye şakalaşarak.  "Tarihten Güncelliğe" olacaktı kitabın başlığı.

Bu yazıyı da zaten Mete Hocanın misyonunu devam ettiren sevgili Erden Akbulut’un "Eski Sol Üzerine Yeni Bilgiler" adlı tebliği oldu.

Ama bu meydan okumaya yanıt verecekti cunta yönetimi. Kitap yasaklanacak, Ayşe Nur Metris zindanına  konulacaktı.

Ama o koşullarda bile hukuka bağlı olan yargıçlar tarafından beraat ve el konan kitapların iadesi kararı verilecekti.  Sultanahmet Adliyesi deposundan alacaktık kitapları

Öfkelenen cunta yönetimi kitabı yine yasaklayacaktı.

Ayşe tutuklandığında, komiser ona, "biz bir kuşağı mahvettik, siz neyi hortlatmak istiyordunuz!?" diye bağırıyordu.

Mahvedilen 1978 kuşağı idi.

Bunu izleyen resmi tarihe ve edebiyata karşı  meydan okuma ise, Alan Yayınlarının ilk kitabı olarak, sevgili Attila Tokatlı’nın tercüme ettiği Dido Sotiriyu’nun "Benden Selam Söyle Anadolu’ya" adlı kitabı olacaktı.

Ama bu davada da beraat koparmayı başaracaktık. Üstelik kitapları geri almayı da.  Abdi İpekçi Türk-Yunan Barış ve Dostluk Ödülü alması sayesinde.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi