'Kexit' ve 'Kaxit': Ülkelerin yaprak dökümü mevsimi

Dünya politikasına 'ayrılık rüzgârı' geliyor. Katalan Meclisi, önceki gün 'baskın referandum' yapmaya karar verdi; bölge, üç hafta içinde, 1 Ekim'de bağımsızlık referandumuna gidiyor.

İspanya Anayasa Mahkemesi de, referanduma "baskın iptal" yaptı ama Katalan milletvekilleri sandığa gitmekte ısrarcı. 25 Eylül'de de, Irak'ta Kürtlerin bağımsızlık referandumu var.


Balkonda ilk kurumuş yapraklar...

Yaşadığım farklı ülkelerdeki sonbaharı hayal ediyorum; Japonya'da gingko ağaçlarının baş aşağı bakan, Macaristan'daysa açılmış bir avuç gibi duran at kestanelerinin sararmış yapraklarının başımın üzerine yağmur gibi yağdığı, sokaklarda sapsarı bir halı oluşturduğu görüntüler aklımda...

Ülkelerin de sonbaharı var ve "kurumuş yapraklar" dökülüveriyor. Ülkeler içinde zayıflayan, hayat damarları kalmayan yapraklar kopuveriyor.

Ve bu sonbahar, ülkelerin de yaprak dökümü yaşadığı bir sonbahar olacağa benziyor...

25 Eylül'de Irak Kürtleri, bağımsızlık referandumu için sandık başına gidiyor. "Kürdistan Bağımsızlık Referandumu"na, bazıları şakayla karışık, "Kexit"adını takıyor. 

Kexit'e bir de kardeş geldi; "Kaxit" diye anabileceğimiz, "Katalonya Bağımsızlık Referandumu". Katalonya Parlamentosu ise, 6 Eylül 2017 Çarşamba gecesi, alelacele bir referandum kararı aldı. Alelacele diyorum çünkü, oylama yaklaşık üç hafta sonra, 1 Ekim'de gerçekleştirilecek (mi acaba)? "Acaba" diyorum çünkü, İspanya Anayasa Mahkemesi de,  "baskın referanduma" karşı, 24 saat geçmeden "baskın iptal" kararı aldı.

İspanya Başbakanı Mariano Rajoy, 7 Eylül sabahı Katalan Parlamentosu'nun kararını Anayasa Mahkemesi'ne götüreceğini söylemişti. Anayasa Mahkemesi de, iptal kararını 7 Eylül akşamı alıverdi. Dahası, İspanya Başsavcılığı da, eşzamanlı olarak, Katalan hükümeti ve parlamentoda referandumu destekleyen tüm Katalan milletvekilleri aleyhine soruşturma açılacağını açıkladı.

Bu tarz bir "bastırma", aslında referandumu destekleyen Katalan hükümeti lideri, "Katalonya Başkanı"  Carles Puigdemon'un işine gelecek bir durum. Zira, aslında Katalan bağımsızlığına olan destek bölge genelinde düşüşte. 2013'te yüzde 50 civarına yükselerek "zirve yapan", bağımsızlığa desteğin en yeni verilere göre (Temmuz 2017'de yapılan bir araştırmaya göre), yüzde 41'e gerilediği gözlenmişti. Şimdi, Madrid'den gelen bağımsızlığı engellemeye yönelik bir tavrın ters tepmesi ve bağımsızlığa olan desteği yükseltmesi muhtemel. Üstelik, referanduma katılım oranında katılım eşiği yok; yani yüzde 50'den az katılım olmasının bir önemi yok. Oylamadaki sorunun, "Katalonya'nın bağımsız bir Cumhuriyet olmasını kabul ediyor musunuz" olacağı ve oy pusulalarının hazır olduğu belirtiliyor. Referandumda "Evet" oylarının bir tek oy dahi çoğunlukta olması halinde de Katalan Parlamentosu, 48 saat içinde bağımsızlığı ilân edecek.

Peki oylama gerçekleşecek mi?

Puigdemon'un Anayasa Mahkemesi'nin kararına ilk tepkisi, "Demokrasinin önü kesilemez, referandum gerçekleşecek" şeklinde oldu. Buna karşılık, İspanya Anayasa Mahkemesi, bağımsızlığı desteklemeye devam eden Katalan politikacıların yargılanacağına işaret ediyor. Peki, yargılansalar ne olacak? Avrupa Birliği üyesi bir İspanya, Katalan milletvekillerini hapse atmayı göze alabilecek mi? Üstelik, Bask bölgesi ve ETA örneğinde olduğu gibi, ortada bir silahlı örgütün varlığı da söz konusu değil. Hatta, ETA da, Katalonya'yı da imâ eden biçimde, "bağımsızlık için silahlı mücadeleye artık gerek yok" diyerek silahlarını teslim etme yoluna gitmişti.

KEXİT: MÂLUMUN İLÂNI SADECE

Irak Kürtleri'nin, "Irak Kürdü" olmaktan çıkmalarını resmîleştirecek bu oylamada, yüzde 90'lı oranlarla bağımsızlığı desteklemeleri bekleniyor. Bu oran da şaşırtıcı değil. Sonuçta, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi sınırları içinde bir sürü farklı siyasi grup ve güç odağı olabilir ama aralarındaki çelişkiler ve çekişmeler de, "bağımsızlık ülküsünü" gölgeleyecek kadar da derin değil.  Diğer bir deyişle, Irak Kürdistanı'nda "bağımsız ülküsü" o kadar güçlü ki,  siyasi ayrı gayrılıklar, bu ülküyü bastırabilecek kadar da ayrışma yaratamıyor. Kaldı ki, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi lideri Mesud Barzani de, bağımsızlık referandumunu, politik bakımdan "olmazsa olmazı" yapmış vaziyette. ABD, Türkiye, İran; şu aşamada kim ne derse desin ve yaparsa yapsın, bu saatten sonra Barzani'nin geri adım atması demek, iktidar olarak kendinin altını oyması demek...

BİR DE "İS-KEXİT" Mİ?

Irak ve İspanya'da, "yaprak dökümü tansiyonu" yaşanırken, İskoçya'da da, bağımsızlık referandumu konusu yeniden gündeme gelmeye başladı. Bilindiği gibi, İskoçya'da 2014'te bir bağımsızlık referandumu yapılmış ve yüzde 55 oranında, "Hayır" oyu çıkmıştı. Başka bir referandum, 2016'daki Britanya'nın Avrupa Birliği'nden çıkışı referandumu, İskoçya'da yeni bir bağımsızlık oylaması gerektiği tartışmalarını alevlendirmişti. Bunun başlıca sebebi de, ilk bağımsızlık referandumunda "Hayır"ı destekleyenlerin, AB üyeliğinin tehlikeye gireceği endişesini yaşadığı kanaati idi. Brexit oylamasında ise, İskoçya'nın yüzde 62'si AB'de kalmayı desteklemişti. O dönemde, İskoçya Başbakanı Nicola Sturgeon da, bağımsız oldukları takdirde, kendilerinin tek başına AB üyesi olabileceğini savunmuştu. Mart 2017'de de, İskoçya hükümeti, Londra'ya "ikinci bir bağımsızlık referandumu gerçekleştirme" teklifini götürdü. Britanya Başbakanı Theresa May de, bu teklifi "Şimdi zamanı değil" diyerek geçiştirmişti. 8 Haziran 2017'de gerçekleşen Britanya seçimlerinde İskoçya'da, referandum teklifini götüren İskoç Ulusal Partisi'nin (SNP) destek kaybetmesi, teklifin "rafa kalkmasına" neden olmuştu. Ancak, şimdilerde referandum konusu gene gündeme geliyor. Tarih olarak daha önce ortaya atılan "2018" yılı yerine, 2021 telaffuz ediliyor.

Ancak, Irak ve İspanya, bu sonbahar, "dönülmez akşamın ufkunda" bir hazan mevsimine mi yelken açarsa; bana kalırsa, İskoçya'da da bağımsızlık referandumu arzusunun güçleneceğini öngörebiliriz. Neticede uluslararası ilişkilerde, bir "akım", bir fikrin rüzgârı esmeye başlayınca, farklı coğrafyalarda etkileşim de doğuyor.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Sezin Öney Arşivi