“Şeytanın Gör Dediği”*

“Şeytanın Gör Dediği”*
Özgür Özel’le Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmesi sonrasında neden resmi bir sessizlik yaşandı, insan merak ediyor doğrusu. Görüşülen konular içinde Irak için düşünülen “askerî harekât” bulunuyor muydu? diye de sormadan geçemiyoruz.

Ali BİLGE


Erdoğan- Özel görüşmesinin ardından taraflarca resmiyet içeren açıklama yapılmadı. İkramları, verilen hediyeleri, mesir macunu bal takasını, boş koltuğun anlamını konuştuk. Özgür Özel’in görüşme öncesi kamuoyuna açıkladığı konulara nasıl tepki aldığını bilmiyoruz. Mutabakat sağlanan bir konu oldu mu? Bilmiyoruz. Doğru dürüst açıklama yok ama “yumuşama” olduğu söyleniyor.! Yumuşama nerelerde ve hangi konularda oldu? Bahar havası nerelerde esti? Hukuk devleti alanında mı? Nerede? Bilmiyoruz.

Böyle durumlarda aklıma hep, 2007 ‘de TSK‘nın e- muhtırası sonrasında Başbakan Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt görüşmesi gelir. Her ikisi de görüştüklerinin sır olduğunu “eşlerine bile “ anlatmayacaklarını söylemişlerdi. Özel Erdoğan görüşmesi sonrasında neden bu resmi sessizlik ve kısıtlık? İnsan merak ediyor doğrusu..

Sonuçta gazeteciyiz, gazetecilik “merak etmekle“ başlar, araştırmayla devam eder sonuçta yazı/ haber ortaya çıkar..

Açık Radyo’da 2 haftadır ekonomi politikte Özel-Erdoğan buluşmasını irdelemeye çalıştım. Görüşmenin öncesi ve sonrasını, sonuçlarını sorgulamaya gayret ettim. Bilhassa bir konuyu dile getirdim, görüşülüp görüşülmediğini sordum. Hemen dikkat çektiğim bu soruya giriş yapacağım ama başka bir kapıdan, Irak kapısından giriş yaparak konuya geleceğim.

Malumunuz üzre, aylardır Irak’la üst düzey görüşmeler nihayete erdi. İki ülke arasında güvenlik, ekonomi ve enerji alanlarındaki stratejik çerçeve anlaşmasını da kapsayan 26 başlıkta mutabakata ulaşıldı.

Geçtiğimiz hafta gerçekleşen Erdoğan'ın Irak ziyareti ile imzalanan/ uzlaşılan konuların başında “Kalkınma Yolu Projesi “geliyor. Kalkınma Yolu Projesi; Körfez üzerinden denizden Basra’ya, oradan da karayolu ve demiryollarıyla Türkiye’ye ve Avrupa’ya kadar uzanan, Irak ve Türkiye’yi birbirine bağlayan, bölgesel ve küresel anlamda da önemli bir ticari koridor oluşturmayı amaçlıyor.

Görüşmelerde Irak'ın önceliklerinden biri Fırat ve Dicle sularına ilişkindi. Kerkük-Yumurtalık Boru Hattının yeniden açılması da önemli başlıklardandı. Ancak Türkiye için en önemli konu PKK’ya ilişkin Irak hükümetinin tavrıydı.

PKK YASAKLI ÖRGÜT İLAN EDİLDİ

Türkiye ve Irak, Aralık 2023’ten yapılan görüşmeler sonucunda Irak topraklarında varlığını sürdüren PKK’ya karşı beraber hareket etmek için uzlaştıklarını beyan ettiler.

Bağdat hükümeti, mart ayında yapılan Türkiye-Irak 2. Güvenlik Zirvesi sonrasında yapılan ortak açıklamayla ilk defa PKK’yı yasaklı örgüt olarak ilan ettiğini dünyaya duyurdu.

Savunma Bakanı Güler, “Iraklı dostlarımız PKK ile ilgili ‘PKK terör örgütü’ demese de ona yakın bir ifadeyi ilk defa kabul ettiler,” diye gelinen aşamanın önemini ortaya koydu. Türkiye’nin asıl beklentisi PKK’nın, Irak hükümeti tarafından "terör örgütü" olarak tanımlanmasıydı.

Güvenlik iş birliği kapsamında mutabakata varılan en önemli husus; Türkiye ve Irak silahlı kuvvetlerinin Ortak Harekât Merkezi kurmaları ve bu merkezin PKK’nın Irak topraklarındaki faaliyetlerinin sonlandırılması için yapılacak operasyonlardır.

İktidar ; yapılacak operasyonlarla Türkiye-Irak sınırında 30-40 kilometrelik güvenli bir hat oluşturmayı , güvenlik koridorunu Irak’ın daha fazla güneyine taşımayı amaçlıyor. PKK’nın Kuzey Irak’ta varlığının ve etkisinin tamamen kırılması hedefleniyor.

NAZARI DİKKAT 1 : Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz aylarda pek çok kez 2024 yazında Kuzey Irak’taki PKK varlığına ilişkin kapsamlı askeri adımların atılacağını, 2019’da başlayan Pençe-Kilit Operasyonu’nun tamamlanacağını açıklamıştı. Yaz ayları yaklaştı, Pençe Kilit operasyonlarını tamamlamak üzere “harekât”” başlamak üzere mi? diye sormadan geçemiyoruz. !

NAZARI DİKKAT 2 : Erdoğan-Özel buluşmasında görüşülen konular içinde Irak için düşünülen “askerî harekât” bulunuyor muydu? diye de sormadan geçemiyoruz.!

NAZARI DİKKAT 3 : CHP Genel Başkanı görüşme öncesi yaptığı açıklamalarda şunu vurgulamıştı. “Şu anda Türkiye’nin uluslararası alanda yaşadığı sıkıntıların farkındayız. 'Türkiye’de muhalefet görevimizi yaparız ama yurtdışına gittiğimizde de Türkiye partisiyiz' TSK’nın yurt dışında operasyon yapması da sanırım buna dahildi.

İki soru daha ekleyelim: Erdoğan-Özel sonrası resmi açıklama yapılmamasına karşın pompalanan bahar havası, bahar harekatı nedeniyle mi? Irak’a yapılacak harekatlar üzerine sağlanan “mutabakat” nedeniyle mi?

HER YERDE SAVAŞ VAR, ONCA SAVAŞ VARKEN…

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve diğer yetkililerin açıklamalarına göre bu yaz kapsamlı bir harekât-savaşın ülkeyi beklediği anlaşılıyor. Güneyimizde 40 km derinliğinde bir alanının kontrol edilmesi çok ciddi bir alanda harekat yürütülmesi demek.

Irak sınırımız 378 km olduğuna göre, kabaca 15,120 km2’lik bir alanı kontrol etmek, yönetmek durumunda kalınacak demektir. KKTC 3.355 km2 (adanın toplamı 9251 km’2, Girit 8261 km2, ) olduğunu düşünürsek savaşın/ harekatın büyüklüğünü anlamış, “millî birlik ve beraberlik ruhuna CHP’nin de katılması gerektiğini kavramış” oluruz. Özel’in “Şu anda Türkiye’nin uluslararası alanda yaşadığı sıkıntıların farkındayız. 'Türkiye’de muhalefet görevimizi yaparız ama yurtdışına gittiğimizde de Türkiye partisiyiz' sözleri yerine oturmaktadır.

Kuzeyde Ukrayna -Rusya savaşıyor. Buna Batı -Doğu savaşı da diyebiliriz. Orta Doğu’da İsrail Gazze savaşı soykırımı devam ediyor. İran- İsrail , Suriye -İsrail çatışması , Suriye İç savaşı devam ediyor. İsrail’in Lübnan’a her an savaş ilan edebileceği konuşuluyor. Azerbaycan-Ermenistan, Basra Körfezi , Güney Yemen, Sudan-Somali çatışmaları devam ederken, Türkiye Suriye ve Irak içinde önemli bir bölgeyi kontrol altında tutmaya devam ederken ve bu alanı genişletmek için yeni bir harekata hazırlanıyor.

ASKERİ HAREKAT NE DEMEK?

Savaş ve harekat demek, kamu harcaması yapmak demek, bütçe dahil toplam kamu açıklarının “arşı alaya” ulaştığı bir dönemi yaşıyoruz. Yüksek enflasyonu yenmek için kamu tasarruf tedbirleri açıklamak üzere olduğunu ilan eden bir iktidar bulunuyor. İktidar aynı zamanda enflasyon karşısında açlık sınırına terk edilen “emeklilere” para bulamadığını söylüyor. Muhtemelen, kamu tasarruf tedbirleri kapsamında belediye gelirlerine el koyabileceğini, bu şekilde emeklilere “sadaka “ dağıtabileceğini düşünüyor. Kur korumalı mevduat hesaplarından trilyonlarca faiz geliri elde edenlere dokunulmuyor. Bütçe tasarrufu denilince akla hiçbir şekilde zenginden almak , silaha para harcamamak gelmiyor. Akla gelen yoksulların harekatlara gönderilmesi. Yoksullar mühimmat gibi görülüyor.

2024 yılının ilk çeyreğinde Merkezi Yönetim Bütçe açığı, 2023 yılının aynı dönemine göre yüzde 105,4 oranında artış göstererek, 513 milyar TL olarak gerçekleşti. Bütçe işte bu durumda. İnsan sormadan geçemiyor; bütçede tasarruf mu? Kimden tasarruf? Dalga geçiyorlar bizimle..

Belediye gelirlerinden merkezi hükümet lehine kısıntı yapmak , CHP’nin yerel yönetimlerde faaliyetlerini kısıtlamak demektir. Belediye gelirlerinden kısıntı yapmak suretiyle sağladıkları tasarrufu, yoksula-maaş kölelerine “sadaka” olarak dağıtmak, bu şekilde, CHP’li belediyelere oy veren yoksulları ana muhalefetle karşı karşıya getirmek! Az memnunla, az hizmeti karşı karşıya getirmek...

Eskilerin bir deyimi vardı? Dolaba koymak mıydı? Dolap çevirmek miydi? Neydi? Ne anlama gelirdi?


*Müteveffa gazeteci Çetin Altan’ın gazete köşesinin adıdır. Ustayı saygıyla anıyorum.

*Ali Bilge: Gazeteci-İktisatçı

Öne Çıkanlar