Kürt gazetecilerin gözaltına alınmasına tepkiler sürüyor: 'Özgür basına saldırı Kürt halkına saldırıdır'

Rojhat ABİ

DİYARBAKIR - Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Diyarbakır il örgütü, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ile Amed Emek ve Demokrasi Platformu Bileşenleri Kürt gazetecilere yönelik gelişen gözaltı ve saldırılara karşı Rojava Park'ında basın açıklaması düzenledi. Açıklama sırasında sık sık 'özgür basın susturulmaz' sloganı atıldı.

KÜRT GAZETECİLER HALEN GÖZALTINDA

İstanbul’da dün yapılan ev baskınlarında Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Esra Solin Dal, Yeni Yaşam Gazetesi çalışanları Enes Sezgin, Saliha Aras, Yeşim Alıcı, Beste Argat Balcı, Şirin Ermiş ve gazeteci Erdoğan Alayumat, Ankara’da yapılan ev baskınında MA muhabiri Mehmet Aslan, Urfa'da yapılan ev baskınında ise MA eski muhabiri Doğan Kaynak gözaltına alındı.

Açıklama DEM Parti Diyarbakır ile eşbaşkanları Pınar Sakık Tekin ile Abbas Şahin, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Diyarbakır il eşbaşkanları Sultan Yaray ile Şirin Gürbüz, Diyarbakır İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Mahsun Çiya Kormaz ile çok sayıda partili ve sivil toplum temsilcileri katıldı. Ortak açıklamayı Amed Emek ve Demokrasi Platformu adına açıklamayı Cansu Şahin okudu.

'ÖZGÜR BASINA YÖNELİK SALDIRILARI LANETLİYORUZ'

İstanbul, Ankara ve Belçika’da Özgür Basına yönelik eş zamanlı operasyonların gerçekleştirildiğini hatırlatan Şahin, "Ankara ve İstanbul’da Mezopotamya Ajansı ve Yeni Yaşam Gazetesi çalışanı 9 gazeteci gözaltına alındı. Belçika polisi de yine gerekçesiz bir şekilde Medya Haber ve Stêrk TV’ye baskın düzenledi. Saatler süren baskın esnasında tamamı resmi ve yasal olan belgelere el konuldu. Öncelikle Özgür Basına yönelik bu haksız, hukuksuz ve korsanca saldırıları lanetliyoruz' dedi.

'ÖZGÜR BASINA YÖNELİK SALDIRI, KÜRT HALKINA SALDIRIDIR'

Şahin, yıllardır Kürt basınına yönelik yapılan her saldırının Kürt halkına yönelik daha büyük saldırı hazırlıkların göstergesi olduğuna dikkat çekerek, şunları söyledi:

"Kürt halkının sesi olan basını susturma çabalarının, daha sonra yapılacak saldırıları görünmez kılma amacında olduğu defalarca kanıtlanmıştır. 21 Aralık 2011’de Kürt basınına yönelik yapılan tarihin en kapsamlı gözaltı ve tutuklama operasyonundan sadece 7 gün sonra savaş uçaklarıyla Roboski Katliamı gerçekleştirilmişti. AKP-MHP iktidarının Kürt halkına yönelik kapsamlı saldırı planları yaptığı, Erdoğan’ın yıllar sonra Irak hükümetiyle bunun pazarlığını yürüttüğü böylesi bir dönemde Kürt basınına içeride ve dışarıda bu operasyonların yapılmış olması da boşuna değildir. Ne yazık ki bölgesel ve uluslararası güçler bu saldırı planlarının bir parçası haline getirilmek isteniyor."

'KÜRT GAZETECİLER GÜNÜ'NDE GAZTECİLERE SALDIRDILAR'

Belçika'nın başkenti Brüksel'de düzenlenen saldırılara da değinen Şahin, şöyle konuştu: "Belçika’nın insan hakları, demokrasi ve basın özgürlüğünü Türkiye ile yürüttüğü pazarlıklara kurban etmesi utanç vericidir. Avrupa ülkeleri ne yazık ki çıkarları söz konusu olduğunda her türlü insani değeri pazarlık haline getirebileceğini, bu değerleri baskıcı otoriter yönetimlere peşkeş çekebileceğini ve bu yönetimlere payanda olabileceğini bir kez daha göstermiştir. Bu saldırının 22 Nisan Kürt Gazetecilik Günü’nde yapılmış olması aynı zamanda inkârcı ve düşmanca tutumun da bir göstergesidir."

'SALDIRI VE İMHA AKLINDAN VAZGEÇİN'

'İnkâr ve savaş politikalarını esas alan iktidarı uyarıyoruz' diyen Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye’nin kaynaklarını, Kürt düşmanlığı üzerinden bölgesel ve uluslararası güçlere peşkeş çekmeyin. Denediğiniz yol ve yöntemlerin tamamı iflas etmiştir, hiçbiri sonuç almamıştır, alamayacaktır da. Hazırlığını yaptığınız yeni saldırı ve katliam politikaları ve Kürt basınını susturma çabalarınız Türkiye’ye kaybettirmek dışında bir işe yaramayacaktır. Türkiye toplumunun ve Kürt halkının 31 Mart seçim sonuçlarıyla verdiği “normalleşme, çözüm, demokratikleşme” mesajlarını dikkate alarak bu saldırı ve imha aklından vazgeçin. Tarihte defalarca kez kanıtlandığı gibi çözümsüzlükte ısrar eden herkes aynı hüsranı ve akıbeti yaşamaktan kurtulamaz."

ÖZGÜR BASINLA DAYANIŞMA ÇAĞRISI

Türkiye’nin yeni bir maceraya, çözümsüzlüğe, krize ve kaosa sürüklenmesini istemeyen herkesi de bu saldırılara karşı duyarlı olmaya çağıran Şahin, "Yapılan saldırıların derhal durdurulması çağrısını yapıyor, özgür ve muhalif basınla dayanışma içinde olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz" dedi.

'BİZ GAZETECİYİZ, GÖREVİMİZ HABER YAPMAKTIR'

Açıklamanın ardından söz alan Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eş başkanı Selman Çiçek, katılımcıları selamlayarak dayanışmanın önemine vurgu yaptı. Çiçek, "Bşz gazetecilik yapıyoruz. Görevimiz haber yapmaktır. Gözaltına alınan arkadaşlarımız gerekçe olarak yaptıkları haberler gösterildi. Haber yapma hakkı uluslar arası anlaşmalarla güvence altına alınmıştır. Ancak 9 arkadaşımızın göz altına alınma sebepleri yaptıkları haberler. Bu faşizan bir anlayıştır. Biz bu filmi daha önce de gördük. Çözüm süreci bittiğinde ve hava saldırıları yapıldığında, cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi PEL prüdüksüyon olmak üzere yapılan baskınlarda 15 arkadaşımız tutuklandı. Şimdi de Metina’ya yönelik saldırı öncesi yine özgür basın susturulmaya çalışılıyor” diyerek konuştu.

‘ÖZGÜR BASIN HİÇBIR ZAMAN SUSMADI’

Çiçek konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Yapılan bütün saldırılara karşı özgür basın geleneği susmadı. Özgür basın hiçbir zaman susmadı çünkü özgür basın, özgür toplumun vicdanıdır. Ve bir kez daha söylüyoruz. Özgür basın susarsa özgür toplumda susar. Bizi susturamadıkları için bu operasyonlara devam ediyorlar. Susmadık susmayacağız. Biz yazdıkça iktidarın sonu daha da yaklaşıyor.” (ARTI GERÇEK)

Dokuz gazeteci gözaltında: 'Operasyonun hedefi Kürt halkının sesini kısmak'