Arkeolojik veriler yemek pişirmenin tarihini 610 bin yıl geriye götürüyor

Arkeolojik veriler yemek pişirmenin tarihini 610 bin yıl geriye götürüyor
Tel Aviv Üniversitesi'nin gerçekleştirmiş olduğu yeni bir araştırma, insanların 780 bin yıl önce ateş kullanarak pişmiş besin tüketmeye başlamış olabileceğine işaret ediyor. Yemek pişirmenin bilinen en eski kesin kanıtı 170 bin yıl önceye dayanıyordu.

Artı Gerçek - Tel Aviv Üniversitesi Steinhardt Doğa Tarihi Müzesi’nden arkeolog Irit Zohar ve ekibinin imzasını taşıyan yeni bir araştırmaya göre, insanların 780 bin yıl önce ateş kullanarak pişmiş besin tüketmeye başlamış olabileceğine işaret ediyor.

35076.jpg

Halbuki bugüne kadar yemek pişirmenin bilinen en eski kesin kanıtı 170 bin yıl önceye dayanıyordu. Yayınlanan yeni araştırmaya göre, pişirerek besin tüketmenin tarihi 610 bin yıl geriye çekilmiş oldu.

Demek ki pişirme, çeşitli biyolojik ve sosyal yönleri etkileyen insan türünün evrimsel başarısında kilit bir unsur olarak görülse de, kasıtlı pişirmenin ilk ne zaman başladığına dair veriler tam olarak bilinmiyordu.

Ancak durumun tam olarak böyle olmadığının tartışılmasına neden olabilecek yeni verilerin ortaya çıktığı araştırmaların yaygınlaştığı anlaşılıyor. Pişirerek besin tüketmenin tarihine ilişkin veriler sunan ve bu habere de konu olan çalışmanın sonuçları, İsrail'deki Gesher Benot Ya'aqov'un erken Orta Pleistosen bölgesi (deniz izotop aşamaları 18–20; ~0.78 milyon yıl önce), ocakla ilgili hominid (İnsansı tür) aktivitelerine ve çok sayıda tatlı su balığı kalıntısına (>40.000) dair kanıtları koruyan bir alandaki arkeolojik araştırmalar çerçevesinde ulaşılmış bilgilere dayanıyor.

75431-64532719-11426447-by-looking-closely-at-the-teeth-they-were-able-to-work-out-that-a-37-1668442574055.jpg

"Nature, Ecology and Evolution" adlı bilimsel dergide yayımlanan bir makaleye göre, İsrail'deki Tel Aviv Üniversitesi'nden Arkeolog Dr. Irit Zohar liderliğindeki İsrailli, İngiliz ve Alman araştırmacılardan oluşan bir ekip, ülkenin kuzeyinde sazan balığına benzeyen 780 bin yıllık kalıntı keşfetti.

Keşfedilen kalıntıdaki diş minesi kristalleri üzerinde yapılan çalışmada, diş minesi kristallerinin genleştiğinin keşfedildiği belirtiliyor. Bundan hareketle balığın doğrudan ateşe maruz kalmadığı ancak düşük sıcaklıkta pişirildiği paylaşılan bilimsel analizler ve kimyasal veriler ışığında ortaya konuyor.

41559-2022-1910-fig1-html.jpg
https://www.nature.com/articles/s41559-022-01910-z

Yaklaşık 2 metre uzunluğundaki balık kalıntısının, Ürdün Nehri civarında Hebrew Üniversitesi'nden Prof. Dr. Naama Goren-Inbar tarafından yürütülen kazı alanında keşfedildiği belirtiliyor.

Keşfedilen kalıntı üzerinde yapılan çalışmalardan hareketle Prof. Goren-Inbar, pişirmenin sadece balıkla sınırlı kalmayabileceğine, çeşitli hayvan ve bitkileri de içerebileceğine dikkati çekiyor.

On binlerce yıldır avcı ve toplayıcı grupların söz konusu bölgede yaşadığına atıf yapan araştırmada, temiz su kaynaklarına sahip bölgelerin, ilk insanların Afrika'dan Levant ve diğer bölgelere göçünün rotasına dair ipucu sunabileceğine de dikkati çekiyor.

PİŞİREREK BESİN TÜKETMEK BİYOLOJİK EVRİMİ EN HIZLI ETKİLEYEN SÜREÇLERDEN BİRİ

Bilim insanları, çiğ besin tüketiminden pişirmeye geçişin, insanın gelişimi ve davranışında kritik etkilerinin olduğunu düşünüyor. Öyle ki bir çok antropolog, pişirerek besin tüketmenin biyolojik evrimi en çok ve en hızlı etkileyen süreçlerden birine zemin hazırladığını ileri sürüyor.

Öte taraftan bu araştırmaya göre değerlendirildiğinde pişirerek yeme alışkanlığı edinilmesinin tarihi yaklaşık 780 bin yıl öncesine dayanıyor. Bu da insanın ateşi kontrol etmeyi başardığı tarihin de daha eskiye götürülmesi gerektiğini düşündürüyor.

Oysa geçmişteki çalışmalar pişirilmiş gıda kalıntılarının MÖ 170 bine ait olduğunu ortaya koyuyordu. Dr. Irit Zohar ve ekibinin araştırmasından sonra biyolojik evrim ve ateşin kontrol altına alınması hususundaki tartışmaların da hararetleneceği anlaşılıyor.


Nature Ecology and Evolution (Doğa Ekolojisi ve Evrim) dergisi moleküler biyoloji, organizma, insan ve canlı popülasyonu, topluluklar ve ekosistem düzeylerindeki yaklaşımları ve sosyal bilimlerin ilgili bölümlerininin çalışmalarını kapsayan ekolojik ve biyolojik evrimin tüm yönleriyle ilgilenen hakemli, bilimsel, online bir dergidir. Nature Ecology and Evolution, yaşam çeşitliliğinin tüm yelpazesiyle ilgilenen bütün araştırmacıların ve politika yapıcıların, alandaki en başarılı ve önemli ilerlemeleri öğrenmek ve güncel konuları tartışmak için bir araya gelebilecekleri bir mecra sağlamayı hedefliyor.

Öne Çıkanlar