Ceren Gündoğan

Ceren Gündoğan

Aşk, Ateş ve Anarşi Günleri

Önder Esmer belgesel filmi Aşk, Ateş ve Anarşi Günleri: Türk Sinemateki ve Onat Kutlar'la, o ateşli günleri akıcı bir kurguyla bugüne başarıyla yansıtmış.

Onat Kutlar’ın yazdığı hikâyeleri ev arkadaşım Gülse’nin elinde görüp o eprimiş baskıyı okuduğumda günlerce İshak’ı, kedileri, Kutlar’ın kurduğu büyüleyici atmosferi konuşup durmuştuk. 2010 yılının yaz aylarıydı, asistanlığını yaptığım Tomris Giritlioğlu ve senaryo ekibi, Sabahattin Ali’nin Kuyucaklı Yusuf’unu aylar süren yoğun bir emekle senaryolaştırmıştı.

Kuyucaklı Yusuf’un dizi olması için yazarın kızı ve varisi Filiz Ali ile gereken izni alabilmek için irtibattaydık. Aynı zamanda ONK Ajans’la da. Ajansın temsilcisi Nimet Tuna’yla, senaryoyu göndermek için bir telefon konuşması yaptık. Nimet hanımla evlerimizin birkaç bina aralıkla yan yana olduğunu görünce senaryoyu iş çıkışı evine bırakmamı kararlaştırdık. Moda Dr. Esat Işık Caddesi’nin bitişik apartmanlarından birine girdim, tıpkı kendi oturduğum ev gibi, bir kat aşağıya indim. Kapıyı sarışın, minyon, ne günler ne anılar biriktirdiği derinlikli bakışıyla Nimet hanım açtı.

Abajurlardan yansıyan sarı sıcak, bazen kararan ışıkla girişte bir masa, kitaplar, vestiyer ve dolaşan kediler şöyle bir görünüyordu ardındaki antrede. Tanıştık, ayaküstü bir iki cümleden sonra senaryo çıktısını kendisine verdim. Dönüp gideceğim sırada aniden, “eviniz, kediler, Onat Kutlar’ı çağrıştırdı bana” dedim, Nimet hanımın gözleri büyüdü, bileğimden tuttuğu gibi antreye çekti beni ve duvarda asılı, Onat Kutlar’ın çerçevelenmiş resmini gösterdi. İkimiz de çok şaşkındık. Nimet hanım içeri buyur etti beni ve biz Kutlar’ın zekâ dolu, yaşamın rastlantısallığına ermişçe bir kabulü simgeleyen derin bakışları üstümüzde, salonda uzun uzun, Kuyucaklı’yı falan unutup (senaryoları alan Filiz Ali, kendisi yapmak istediği gerekçesiyle izin vermedi, Asis Yapım olarak projeyi gerçekleştiremedik) Nimet hanımın eski dostu Onat Kutlar’ı konuşmaya başladık. Nimet hanımla dostluğumuz o akşam başladı ve Kınalıada’ya taşınmamızla e-mail aracılığıyla birkaç yıl daha sürdü.

Önder Esmer’in belgesel filmi Aşk, Ateş ve Anarşi Günleri: Türk Sinemateki ve Onat Kutlar 2023 baharında seyirciyle buluştu. Sinemanın şenliğine, 1961 yılında felsefe okumak için gittiği Paris’te, Fransız Sinematek’inde kapılan Onat Kutlar, o enfes edebiyat duyusunu, toplumsal meseleleri dert edinen duyarlılığını, şiirsel bir estetikle dışa vurmanın yolunu beyaz perdede bulur.

İstanbul’da, 1960’lı yılların kültür evi işlevi gören Sinematek Derneği, (1967’de Türk Sinematek Derneği adını alır) 25 Ağustos 1965’te kurulur.

SİNEMATEK’İN ÖNEMİ

Belgeselde tanıklar, Sinematek’in önemini, dönemin tartışmalarını ve kutuplaşmalarını anlatıyor. Sinematek’in önemine dair dikkatimi çeken bir unsur da şu oldu: 1960’lar Fransız Yeni Dalga’sı Hollywood sinemasına karşıt bir yerden harekete geçerken Doğu Avrupa sineması da resmî rejimin, SSCB’nin ajitprop sinemasına karşıt filmlerle kendi akımını yaratıyor. Bu iki dalga da aslında 1968’in habercisi… Sinematek de kendi sanatsal yolunu resmi rejimlerin ötesinde, başka bir bakış, başka bir ses içeren bu iki akımla örüyor. Türkiye’de 1968’in ilk kuşağı (early 68’s) için varoluşçulukla sosyalizmin iç içe geçtiğini, 1966’dan sonraysa Stalinizme sapmayla, sanatsal içeriklerin yerini toplumsal gerçekçilikte ajitatif üsluba bıraktığını, Sinematek’in ise derdinin bu üsluba karşı olduğunu söyleyebiliriz.

1960’lar, evrendeki patlama gibi büyük bir patlamadır, her şeyde, her yerde... Sinematek de patlamanın sanattaki devrimci parçası.

Önder Esmer, 75 dakikalık filmde akıcı bir kurguyla Sinematek’i, o ateşli günleri bugüne başarıyla yansıtmış. Bugünlerde “konuşan kafalar” denerek dudak bükülen klasik, tanıkları konuşturma belgeselciliğinin hiç de önemini ve ilgi çekiciliğini yitirmediğini, tıpkı Onat Kutlar’ın zarafetini taşıyan bir belgesel filmle başarıyla gösteriyor.

Kadıköy’deki Sinematek Sinemaevi’nde Onat Kutlar’ın yaşgünü olan 25 Ocak akşamı gösterilen film, MUBI Türkiye’de de izlenebilir.

Sinematek karanfili elden ele… Sinematek Sinemaevi Genel Koordinatörü, Yönetmen Elif Ergezen’le Ocak-Nisan 2024 gösterimlerine, Sinematek’in işleyişine dair Artı Sahne’de söyleştik. Buradan izlenebilir.

Nimet hanımla mektuplaşmalarımız seyrekleşti önce. Onu bir türlü evinden çıkarıp Kınalıada’da ağırlayamasam da her mektubunda söz verdi geleceğine. Mektuplarım cevapsız kaldı sonra. Ajansı arayıp onu sorduğumda almıştım ölüm haberini. Beni içeri çeken enerjisiyle o büyülü ev de yok artık, bina yıkılıp yeniden yapılmış. Onat Kutlar denince aklıma düşer Nimet hanım. Kentsel dönüşüm anılarımızı da buldozerle yıkıp geçemez ya…


Ceren Gündoğan: 1983 İstanbul doğumlu. İBBŞT TAL'de ve Akademi İstanbul Tiyatro bölümlerinde oyunculuk, Kocaeli Üniversitesi GSF/ Sahne Sanatları Dramatik Yazarlık bölümlerinde öğrenim gördü. İstanbul Devlet Tiyatroları’nda oyuncu ve reji asistanlığı, Asis Yapım'da proje tasarım asistanlığı ile dizi ve belgesel senaristliği yaptı. İlk romanı Yaralı Rüzgâr, 2022 Mayıs ayında Eksik Parça Yayınları etiketiyle yayınlandı. Artı TV'de Artı Sahne programı sürdürüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ceren Gündoğan Arşivi