Erdoğan ile Avrupa Birliği’ne girmek

Türkiye medeni dünyanın, demokratik ülkeler liginin yüz karasıdır. Kötü örneğidir. Dünyanın gözünde çete devlet, haydut devlet kategorisindedir. Vizesiz Avrupa’nın bir parçası olmayı bırakın, vize için randevu alanların şanslı olduğu günlerdeyiz.

Erdoğan, İsveç’in NATO üyeliğine onay vermek için muhataplarıyla el sıkıştı.

İktidara yakın medya bu uzlaşmayı Türkiye adına bir zafer olarak manşetlere taşıdı. Tartışılan başlıklar içinde en ilginç konu Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesi mevzusu oldu. İsveç tam üyelik için Türkiye’yi destekleyecekmiş. En kötü ihtimalle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları Avrupa’ya vizesiz olarak seyahat edebileceklermiş.

Bu mümkün olabilir mi?

Bugünün Türkiye'si Avrupa Birliği’ne üye ülkeler ile aynı kategoride görülebilir mi?

Batı dünyasının algısında Erdoğan rejimi ve Türkiye tam olarak nereye oturuyor?

Avrupa İnsan Hakları Mahkeme kararlarını uygulamaya koymadığı için, muhalifleri siyasi kararlarla zindanlarda çürüttüğü için Avrupa Parlamentosu’ndan atılma riskiyle karşı karşıya olan Türkiye’nin küresel itibarı ne durumda?

Bu sorulara sakince cevap verebilmek hepimiz için zor olmalı. Artık bizlerle dalga mı geçiyorlar, kendileri mi gerçeklik duygularını yitirdi belli değil.

2022 yılında açıklanan, uluslararası bağımsız kuruluşların evrensel değerleri baz alarak hazırladıkları raporlarda Türkiye her konuda dibe vurmuş durumda. 2023 raporlarında ne halde olacağımızı ve muhtemel fecaati zaten fiilen yaşıyoruz.

Mesela Avrupa Birliği ülkelerine en çok iltica edenler listesinde Türk vatandaşları üçüncü sıraya kadar çıktı. 2022 yılında 58 000 Türk vatandaşı AB ülkelerine ilk kez iltica başvurusu yaptı. Türk vatandaşları 2021 listesinde beşinci sırada yer almıştı. 2022'de 2021 yılına göre AB'ye ilk iltica sayısı yüzde 64 yükseldi. Son 6 yılda sadece Almanya'ya 81 bin 388 Türk iltica etti. Diğer AB üyesi ülkelerle bu rakam, 200 bine yaklaştı. 2023'ün ilk 5 ayında ise 15 bin 634 Türk vatandaşı Almanya'dan iltica istedi. Üstelik bu rakamlara iş bularak, evlenerek ya da başka şekilde yasal giden Türkler dahil değil.

Her kesimden insanın başı belada. Millet ülkesinden kaçıyor…

Türkiye, Avrupa’da polis sayısının en fazla olduğu ülke. 100 bin kişi başına düşen polis sayısı 568. Kişi başına düşen polis sayısında ise Karadağ ve Sırbistan’ın ardından üçüncü sırada. Polis her gün sokaklarda hak arayanlara saldırıyor. Anayasa Mahkemesi kararına rağmen Cumartesi Anneleri her hafta gözaltına alınıyor. Memleket bir polis devleti oldu.

İngiltere merkezli Economist dergisinin araştırma ve analiz birimi "Economist Intelligence Unit" 2022 yılının en demokratik ve antidemokratik ülkelerini sıraladı. Her yıl yayınlanan rapordaki listede 167 ülke yer alırken Türkiye 103''üncü sırada yer aldı ve 10 üzerinden 4.35 puan alarak "hibrit rejim" olarak tanımlandı. Batı Afrika ülkesi Gambiya 4.47 puanla Türkiye'nin bir basamak üzerinde 102''nci sırada yer aldı. Raporun Türkiye ile ilgili kısmında şu ifadeler kullanıldı: Türkiye'nin demokratik değerleri aşınmaya devam ediyor. Türkiye bölgedeki tek hibrit rejim". Yani demokrasi ciddi şekilde sınırlanmış durumda. Seçimler genellikle özgür ve adil değil, medya sansüre tabi, hukukun üstünlüğü zayıf ve yolsuzluk yaygın.

Uluslararası Af Örgütü bölgesel ve ülke değerlendirmelerinin yer aldığı 2022 yıllık raporuna göre Türkiye’de hükümetin yargı üzerindeki kontrolü, birkaç yıl içinde yargı bağımsızlığının içini boşalttı ve insan hakları savunucuları, aktivistler ve siyasi muhalifler temelsiz soruşturmalarla karşı karşıya kaldı. Onlarca gazeteci, aktivist ve muhalif siyasetçi terörle ilgili asılsız suçlamalarla gözaltına alındı ve kovuşturulmaya devam ediliyor.

Af Örgütü 2022 raporuna göre, hükümet yetkilileri dahil bazı siyasetçiler devamlı olarak LGBTİ+’lara karşı nefret söylemine ve karalama kampanyalarına başvurdu ve bunlar medya tarafından körüklendi. Ayrımcılık, korkutma ve şiddetin, polisin barışçıl yürüyüşleri şiddet kullanarak dağıtmaya çalıştığı ve katılımcıları gözaltına aldığı Onur Haftası’nda gözle görülür hale geldiği belirtildi.

Yolsuzluklar, kara para aklama, siyaset-mafya ilişkisi gibi konularda ise durum yüz kızartıcı. Türkiye 21 Kasım 2021’de, kara para aklama ve terörün finansmanıyla mücadele önlemlerinin yetersiz olduğu sonucuna varıldığı için Mali ve Ürdün ile birlikte küresel kara para aklama ve terör finansmanı gözlemcisi FATF tarafından “gri listeye” alındı. Böylece, Türkiye’yi bugüne kadar bu unvanı alan en büyük ekonomi olarak da tarihe geçti. Türkiye, 2023 yılını da bu listede geçirecek.

Türkiye medeni dünyanın, demokratik ülkeler liginin yüz karasıdır. Kötü örneğidir. Dünyanın gözünde çete devlet, haydut devlet kategorisindedir.

Şimdi bu ve benzeri raporlarda pazarlık edilen İsveç’in, Norveç’in, Almanya’nın durumundan bahsederek, kıyaslamalar yaparak vaktinizi almayayım.

Vizesiz Avrupa’nın bir parçası olmayı bırakın, vize için randevu alanların şanslı olduğu günlerdeyiz.

Avrupa Birliği hayali, Erdoğan sonrasının işidir.

İsveç bu sözünü unutmasın.


Hayko Bağdat: 1976 yılında Rum bir anne ve Ermeni bir babanın dördüncü çocuğu olarak İstanbul’da doğdu. 1994’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü‘ne başladı. Babasının beklenmedik vefatı sebebiyle eğitimini tamamlayamadı. 2002'de Yaşam Radyo’da Türkiye’de ilk azınlık sorunlarını gündeme taşıyan “Sözde Kalanlar” programı ile gazeteciliğe başlayan Bağdat, Türkiye’nin önemli basın organlarından gazetecilik, köşe yazarlığı ve yorumculuk yaptı. 2007'de katledilen Hrant Dink’in ardından kurulan ve adalet arayışını sürdüren “Hrant’ın Arkadaşları” ekibinin kurucuları arasında yer alan Bağdat’ın “Türkiye’de Ermeni ve öteki olmayı” anlatan ilk kitabı ‘Salyangoz’ 2014’te, ikinci kitabı ‘Gollik’ 2015 yılında, üçüncü kitabı ‘Kurtuluş Ҫok Bozuldu’ ise 2016 yılında okurlarıyla buluştu. Kitabından esinlenerek kurguladığı tek kişilik gösterisi Salyangoz, 2016’da seyirci ile buluştu. 2017’de Almanya’ya taşınan Bağdat, Berlin’de gazeteciliğe ve üretmeye devam ediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hayko Bağdat Arşivi