Kardeş Daima Vergi (KDV)

KDV oranları arttı. Hatırladığım kadarıyla KDV’nin ilk oranı %10’du. Daha sonra %12, %16, %18 derken “Büyüyen, kıskanılan Türkiye’de” şimdi de %20’ye ulaştı. Aklıma ilk gelen, bir Özal karikatüründe KDV’nin “Kardeş Daima Vergi” olarak tanımlanması.

‘’Ekonomide ilk ders kıtlıktır. Buna göre, insan ihtiyaçlarını karşılamakta kullanılan her şey kıttır. Siyasetteki ilk ders ise, ekonomideki ilk dersin dikkate alınmamasıdır.’’

Thomas Sowell

Geçen hafta Ermenistan gezimden sonra yazdığım Barışın Penceresi Ararat’’ başlıklı makalem ile ilgili çok güzel geri dönüşler aldım. İlgiyle takip eden dostlar var olun. Yazımı okuduktan sonra Ermenistan’ı merak eden birçok kişi, nasıl gidebiliriz diyerek destek istedi. Cevap veremediğim okurlarım varsa affola. Gezim ve yazım sonrasında net bir gerçek ortaya çıktı: Her iki ülke halkları birbirini fazlasıyla merak ediyor ve tanımak istiyor. Umarım biraz olsun bundan sonra imkân oluşur ve bu konuda katkıda bulunabilirim.

Bu haftaki yazım, gezimden sonra döndüğüm kürkçü dükkanımızın ekonomisi üzerine olacak.

Ermenistan seyahatine çıkmadan yaklaşık 45 gün önce dostum Şavaş’la konuştum. “Murad, Ermenistan’da daha çok dolar kabul görüyor” demişti. Şavaş’a hani Türk lirası Turgut Özal döneminde konvertibl olmuştu diye soracak oldum ama dalga geçer diye sormadım. Eh zaten seçim öncesi de beklenti dövizin artacağı yönündeydi. Şavaş’ın sözünü tuttum ve elimdeki imkanlarla gezimde kullanacağım kadar dolar aldım. O günlerde, doların Türk lirası karşısında değeri 19.250 civarındaydı. Acaba pahalıya mı alıyorum diye düşünerek bir adım ileri, iki adım geri atarak döviz bürosuna gitmiştim. Ermenistan’a gittiğim gün, 1 doların Türk lirası karşılığı 26.000 TL oldu. İlk başta alışveriş esnasında doları Ermenistan dramına çevirirken, ardından Türk lirası karşılığını hesaplarken kafam iyice karıştı. Birkaç gün sonra hesap yapmanın dramatik bir hal olduğunu fark ederek yapmamaya karar verdim.

Kıssadan hisse tatil planlarınızı erken yapın cümlesi, ülkemizdeki her türlü planlama gibi hayata geçirilmesi zor bir durum haline geldi. Şimdi gitmeye kalksam, yurtdışı harç parasından bilmem neye kadar ek vergilerle karşılaşacaktım. Özellikle yurt dışına çıktığınızda, ülkenizin ekonomik açıdan ne kadar kötü bir durumda olduğunu daha net hissediyorsunuz. Şaşırtıcı bir şekilde, savaş ülkesi Ermenistan’da bile son 10 yılda enflasyon neredeyse hiç yükselmemiş. Para birimleri dolar karşısında değer kazanmış ve kazanmaya devam ediyor. Bu bile, bizim kürkçü dükkânının ekonomik vaziyetini gözler önüne seren büyük bir gösterge.

EYT’li olarak (Bu arada epeyce insanın emekli maaşı aylardır bağlanmamış), artık İhtiyar maaşı kavramına alışmak zorunda olduğum gerçeğiyle yüzleştim ve Sayın Erdoğan’ın “Emekliyi ezdirmeyeceğiz” sözü sonrası maaş zammını bekler oldum. Bree bir de ne göreyim, bizim maaşa zam yapılmadan her şeye bir anda zam yapıldı. Kabul edelim, seçim öncesi fiyatlar artıyordu ama bu seferki zam ve vergi artışları fevkaladenin fevkinde. Muhalefet seçim öncesi bu durumu dillendirmişti ama ülkenin geneli bu duruma razı demek ki.

Bizim emekli maaşı da anlamakta zorlandığım “kök maaş”, “seyyanen artış” gibi dolambaçlı ve janjanlı sözlerle artmadan arada kaynayacak gibi. Karaköy piyasasında müşteriye perakende satış yaparken söylediğimiz %25 +%15 iskonto yapığımızı söyleyerek aslında %40 iskonto yaptığımızı sanması için kullanılan pazarlama tekniğini bile aşan boyutta taktikler söz konusu.

Neyse, bir sabah kalktık ki KDV oranı da değişmiş. Yaklaşık 39 yıl önce dönemin Başbakanı Turgut Özal, KDV adı verilen vergi sistemini getirmişti. O dönemler çeşitli skeçlerle bu vergiyi topluma şirin göstermişlerdi. Hatırladığım kadarıyla KDV’nin ilk oranı %10’du. Bu vergiyi daha sonra gelen iktidarlar da sevdi. %12, %16, %18 derken “Büyüyen, kıskanılan Türkiye’de” şimdi de %20’ye ulaştı. Özal, bu vergi sistemini getirdiğinde, karikatür dergileri başta olmak üzere toplumdan ciddi tepkiler gelmişti. Aklıma ilk gelen, bir Özal karikatüründe KDV’nin “Kardeş Daima Vergi” olarak tanımlanması. Eskiden KDV’yi geri alabilmek için fişler biriktirilirdi. Artık ekonominin kurmayları bu tarz yumuşatmalara bile ihtiyaç duymuyor. Eh haklılar nasılsa seçimi kazanıyorlar.

Bugün ise KDV, başlangıç oranından iki kat yüksek olduğu halde toplumda neredeyse hiç ses çıkmıyor. Muhalefet de seçimleri kaybettikten sonra kendi derdine düşmüş ve cılız bir ses bile veremez halde. 10/07/2023 tarihi itibariyle artık her ürün, normal vergilerin yanı sıra yine %2’lik ek KDV ile daha da pahalı. Nihai tüketici için durumlar artık çok daha zor.

Anlayacağınız, yaşadığımız ekonomik süreç ne yazık ki demans hastalığı gibi. Demans hastası olan bir kişi her gün bir önceki günden daha kötüdür, her geçen gün bir önceki günü aratır. Bizim ülkenin ekonomik durumu da maalesef demans hastalığının ekonomiye yansıması gibi. Bakalım bu yazıyı okuduğunuz gün nelere zam gelmiş olacak.

Vergilere ve ürünlere zamların yolda olduğu havasının estiği günlerde (bayram sonrası) bu ara markete gittiğimde (hangi iki market olduğunu sanırım tahmin edersiniz) neredeyse dişe dokunur hiçbir ürün yok. Hani zamanında eleştirilen karaborsacılık sanki hortlamış gibi. (Bana göre karaborsa, serbest piyasa ve kapitalist düzen gerçeğidir.) Ürünü satmak yerine saklamanın kârlı olduğu bir zamandan geçiyoruz. Depoda kalan ürünü ertesi gün daha karlı satabilme hali sanırım gelecek dönem için en vahim durum olacak.

Son market alışverişimden sonra Sayın Emine Erdoğan’ın sözleri aklıma geldi. 2021 yılı haziran ayında ‘’Gıdanı Koru, Sofrana Sahip Çık” konferansında önemli bir çağrıda bulunmuştu. “Porsiyonlarımızı küçültelim” diyerek önemli bir mesaj vermişti. Bu çağrıyı yaptığı gün, yani 30 Haziran 2021’de dolar kuru Merkez Bankası’na göre 8.700 TL civarındaydı. Bugün ise 1 dolar 26,100 TL civarında. Bu çağrıyı bugüne adapte edersek, porsiyonlarımızı en az üç kat daha küçültmemiz gerekiyor.

Şimdi düşünüyorum da kilo alarak zamanında en iyi yatırımı ben yapmışım. Artık porsiyonlarımı küçültüp rejim yapma zamanı geldi.

YERLİ ÜRETİCİ

Ak Parti döneminde özellikle az bırakılan yerli üreticiler için dövizin artışı belli açılardan olumlu görülebilir. Fakat bu süreçte üretici firmaların üretim planlaması yapması ve fiyat belirlemesi ne yazık ki çok zor. Ülkede döviz fiyatları neredeyse üç farklı şekilde belirleniyor. Serbest piyasada farklı, bankalarda daha farklı ve Merkez Bankası’nda ise daha düşük bir şekilde. Satış yapan ve satın alan arasındaki bu tartışma bakalım daha ne kadar sürer bilinmez. Üretimde sürekli değişen ham madde fiyatlarının değişmesi uzun süreli bir planlama yapmayı da olanaksız kılıyor.

BİRAZ DAHA SABIR

Ülkenin ekonomisini düzeltmek için nazlanarak gelen Mehmet Şimşek, yine janjanlı sözlerle açıklamalarda bulundu. ‘’Rasyonel zemine dönmek’ ’ve “biraz daha sabır’’ çağrısında bulundu. Peki irrasyonel olarak batan ekonominin sorumlusu kim? Neyse çok girmeyeyim bu konulara. Başıma iş alırım falan. Gazetecilerin durumu zaten iyice sıkıntılı bir süreçte. Neyse sustum.

Faizlerin ve dövizin arttığı bir ülkede zenginlerle fakirlerin arasındaki makas açılır. Orta direk kayboluyor. Fakirleşen bir halkın uyutulması zor olmaz. Üzgünüm iktidar algılarla bunu iyi beceriyor.

Ancak bilinmelidir ki uyumayı kabul etmeyen güçlü bir irade halen değişim istiyor. Değişmeyen tek şek değişimdir.

***

SELAM OLSUN, HEVAL ALİ EDEBALİ’YE

Yazımın sonunda kaybettiğim bir dostu selamlamak istiyorum. ALİ EDEBALİ’nin ölümünü sosyal medyadan duydum. Ali Arkadaşı çok eskiden tanırım. Kürt hareketiyle ilk çalıştığım yıllardan beri tanıdığım bir emekçiydi. Sessiz sedasız çalışan, kendini inandığı değerlere adamış bir dosttu. Özellikle doğduğu toprakların kültürüne önem veren Kayy-Der’de yöneticilik yapmış olan mütevazi dostumuz, Almanya’da hayatını kaybetmiş. Onun bu toprakları bırakıp ruhunu Almanya’da teslim etmesi beni derinden üzdü. Ali abi gibi birçok dostun var olduğu toprakları bırakıp yurtdışına gitmek zorunda kaldığını fark etmiyoruz bile. Acısı yüreğimde yaşayacak. Kendisiyle Gagant, coğrafyanın kültürü ve siyaset üzerine yaptığımız sohbetleri hiç unutmayacağım. Yoldaş/Heval Ali, iyi ki seni tanıma onuruna erişmişim. Başta ailesi olmak üzere, hepimizin başı sağolsun. Alanlarda hiç geri atmadın, bu da senin yakınlarına bıraktığın en büyük miras…


Murad Mıhçı: Ermeni yazar, siyasetçi, aktivist. 1975’te İstanbul'da doğdu. 2010’da Eşitlik ve Demokrasi Partisi Parti Meclis üyesi oldu. 2014’te İstanbul Halkların Demokratik Partisi İl yönetiminde görev alıp basın sözcüsü görevini yürüttü. 2015 yılında yapılan 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde HDP İstanbul 1. Bölge Vekil adayı oldu. 2016 ve 2017 'de Halkların Demokratik Partisi 2 Kongresi’nde Parti Meclis ve Merkez Yürütme Kurul üyesi görevlerini üstlendi. Halklar İnançlar ve Genişleme Komisyonlarında çalışma yürüttü. Turnusol, Agos Gazetesi (misafir yazar), Demokrat Haber'de yazarlık yaptı. ''Yeniden İnşa Et '' kitap yazarlarından.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Murad Mıhçı Arşivi