Pezevenklik bir beka sorunudur

Lafı açılmışken bahsedeyim dedim. Cumhuriyet tarihinde ilk defa “pezevenkler” memleket için bir beka sorunu oluşturuyor. Türkiye, Walk Free adlı uluslararası insan hakları kuruluşunun Küresel Modern Kölelik Endeksi’ne göre dünyada beşinciliğe yükselmiş.

Konuyu biliyorsunuzdur ama ben iki satır ile özetleyeyim.

MHP’li Meclis Başkan Vekili Celal Adan yönettiği bir oturum esnasında HEDEP’li vekil Sırrı Sakık konuşurken HEDEP grubunu kastederek “pezevenkler” dedi. Mikrofon açık unutulmuş, hepimiz duyduk.

HEDEP’liler kızdı haliyle. Koca Meclis’i yöneten Başkan’ın milyonların önünde yaptığı bu kabalık sebebiyle bir daha meclisi yönetmemesini, istifa etmesini falan istediler. Bunun üzerine Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında öfkeden kendini kaybetmiş bir sesle “Celal Adan doğru diyor, bunlar pezevenk, sözün arkasındayız” mealinde konuştu.

Eh HEDEP tabanı, Kürtler rahat durur mu? Sosyal medyada “asıl pezevenk sizsiniz” diye ortalığı ayağa kaldırdılar.

TDK sözlüğüne göre Pezevenk kelimesinin kökeni Ermenice dilidir. Anlamı şu şekildedir: kaba konuşmada gizli ve yasal olmayan cinsel ilişki öncesinde aracılık eden kimse, dümbük, godoş, muhabbet tellalı, kavat, astik, dasnik”

Siyasette bu düzeyde bir “Pezevenk” polemiği daha önce yaşanmış mıydı hatırlamıyorum. Herkesin birbirine Pezevenk dediği garip bir durum yaşıyoruz. Oysa memlekette gerçekten bir “pezevenk” sorunumuz var bizim. Üstelik uluslararası çapta bir sorun bu.

Türkiye, Walk Free adlı uluslararası insan hakları kuruluşunun Küresel Modern Kölelik Endeksi’ne göre dünyada beşinciliğe yükselmiş.

Ne demek modern kölelik?

BBC Türkçe şöyle tarif ediliyor: "Modern kölelik" ile kastedilen kişinin tehdit, şiddet, zorlama, aldatma ve/veya gücün kötüye kullanılması nedeniyle reddedemeyeceği veya terk edemeyeceği istismar vakaları. Bu yıl Walk Free'nin endeksinde Türkiye’nin üzerinde yer alan ülkeler yalnızca Kuzey Kore, Eritre, Moritanya ve Suudi Arabistan oldu. Rapora göre Türkiye’de 1,3 milyon modern köle var. Kişi başına düşen modern köle açısından dünyada 5. sırada yer alan Türkiye, toplam modern köle sayısında da ilk 10’da yer alıyor.”

Demek ki bu ülke beton gibi bir otokrasi ile yönetildiği halde dünyada en çok pezevengin olduğu, kadınların fuhuşa zorlandığı, insanların köle olarak çalıştıran pezevenklerin cirit attığı, devlet kurumlarının, kolluk kuvvetlerinin içinde suça karışan, bu düzene yol veren suç ortağı pezevenklerin de olduğu ülkelerden biriymiş.

Madem konu istatistiklerden açıldı Türkiye aynı zamanda FATF’ın Gri listesinde yer alan bir ülke. Yani dünya liginde ekonomimizin itibarı İran, Kuzey Kore, Myanmar’dan hallice.

Ne diyor FATF Başkanı Marcus Pleyer, Gri Liste’den çıkmaya çalışan Türkiye için?

“Türkiye, kara para aklama vakalarını, El Kaide ve IŞİD gibi BM tarafından terörist olarak tanınan gruplarla bağlantılı para transferlerini takibe almalı. Türkiye'nin; kara para aklamayı önlemede, terörün finansmanını engellemede, suç şebekeleri ve yolsuzluklarla mücadelede adımlar attığını göstermesi hayati önem taşımaktadır.”

Yani Türk askerini yakarak katleden ve bunu videoya çekip yayınlayan IŞİD terör örgütüne para akışı bizim ülkeden yapılıyor. Gri listede olmamıza sebep olan başlıklar içinde terör örgütlerine finansman sağlanması, silah kaçakçılığı, insan kaçakçılığı, narkotik sevkiyat, kumar gibi işlerin yanında kadın ticaretinin payı devasa bir yer tutuyor.

Dünyadaki kumarın, eroinin, fuhuşun parasını bizim ülkede yıkanıyor. Yerli yabancı suç çeteleriyle bürokrasideki çürükler iç içe geçmiş.

Gerçi deprem zamanı deprem ihtiyaçlarını koli koli satan, depremden çocuk kaçıran, göçmen kadınların çocukların peşine düşen pezevenkleri enselememişiz daha. Fuhuş parası getiren pezevenkleri mi dert edeceğiz?

Üstelik yerli yabancı suç prenslerinin devlet bürokrasisini satın almak için nasıl bonkör davrandığını, otellerde kadınlar, pudralar, dolarlar, altınlar, pırlantalar dağıttığını anlatan Sedat Peker, Muhammed Yakut gibi itirafçılar bu işleri organize eden çok pezevengin adını vermişti ama yazmayayım şimdi. Yolsuzluklarda, hırsızlıklarda mutlaka pezevenkler de yer alıyor. Sonra ellerindeki kasetlerle yargıyı, emniyeti, siyaseti esir alıyor.

Yurtlardaki kız çocuklarını pazarlayan pezevenkler, yurtlardaki çocuklara el uzatan pezevenkler, yurt yangınlarında, yurt asansörlerinde çocuklarımızın can vermesine önlem almayan pezevenkler varken otelde eğlenen siyasetçilere bürokratlara sıra gelmez daha.

Açlık sınırında yaşayan milyonların olduğu, pazar yeri çöplerinde yemek arayan yaşlıların gezindiği, çocukların okulda ağzı kokarken onlara bir öğün yemek vermenin tasarruf tedbirlerine takıldığı zamanlardayız. Çocuklara süt yok ama gerçek pezevenklere her türlü imkan var bizim ülkemizde.

Memlekette çeteler sokak ortasında infazlar gerçekleştiriyor. Kadın ticareti, uyuşturucu, emlak rantı paylaşımları büyük şehirleri Teksas’a çevirmiş durumda.

Akademisyen bir siyasetçiyi, Doç. Dr. Sinan Ateş’i narkotik işine çomak soktu diye hapçı, torbacı bir tetikçi katletti daha yeni.

Siyasetçilerin birbirlerine küfretmesine alışkınız. Fakat dünyanın en büyük fuhuş ve narkotik ülkesi olmak, pezevenkler için çekim merkezi haline gelmek yeni bir durum olsa gerek.

Cumhuriyet tarihinde ilk defa “pezevenkler” memleket için bir beka sorunu oluşturuyor.

Lafı açılmışken bahsedeyim dedim.


Hayko Bağdat: 1976 yılında Rum bir anne ve Ermeni bir babanın dördüncü çocuğu olarak İstanbul’da doğdu. 1994’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü‘ne başladı. Babasının beklenmedik vefatı sebebiyle eğitimini tamamlayamadı. 2002'de Yaşam Radyo’da Türkiye’de ilk azınlık sorunlarını gündeme taşıyan “Sözde Kalanlar” programı ile gazeteciliğe başlayan Bağdat, Türkiye’nin önemli basın organlarından gazetecilik, köşe yazarlığı ve yorumculuk yaptı. 2007'de katledilen Hrant Dink’in ardından kurulan ve adalet arayışını sürdüren “Hrant’ın Arkadaşları” ekibinin kurucuları arasında yer alan Bağdat’ın “Türkiye’de Ermeni ve öteki olmayı” anlatan ilk kitabı ‘Salyangoz’ 2014’te, ikinci kitabı ‘Gollik’ 2015 yılında, üçüncü kitabı ‘Kurtuluş Ҫok Bozuldu’ ise 2016 yılında okurlarıyla buluştu. Kitabından esinlenerek kurguladığı tek kişilik gösterisi Salyangoz, 2016’da seyirci ile buluştu. 2017’de Almanya’ya taşınan Bağdat, Berlin’de gazeteci

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hayko Bağdat Arşivi