Rock müzikte 27 yaşın gizemi

Jim Morrison, Janis Joplin, Brian Jones, Kurt Cobain, Jimi Hendrix ve Amy Winehouse. Bu isimlerin ortak özelliği 27 yaşında benzer şekilde bizleri yalnız bırakmaları. Göklerde nota olan bu müzisyenlerin artık daha huzurlu olduklarını söylemek yanlış olmaz

‘’İnsanlar yüzeysel olana odaklanmasalar gerçek anlamı ve mutluluğu bulacaklar. Dünya bu yüzden bu halde, çünkü insanlar her şeyi duygularının üstüne kuracaklarına fazlasıyla gördüklerinin üstüne kuruyorlar.’’

Jimi Hendrix

Bu hafta, sayfa editörümüzün önerisiyle en sevdiğim konulardan biri olan müzik üzerine yazmak istedim. Yüksek perdeden politik yazıların arasında biraz sanatın iyi geleceğini umuyorum. Gerçi yine ister istemez bu alanında politik boyutu var, politikadan azade değil.

Müzik evrensel bir sanat olsa da çok çabuk tüketilme sorunu burada da var. Bu yazımda biraz bunu hatırlatmaya çalışacağım. Hadi biraz gerilere gidelim ama çok fazla değil, merak etmeyin. Toz ve gaz bulutuna girmeyeceğim

SİSTEME GENÇ YAŞTA YENİK DÜŞENLER

Jim Morrison, Janis Joplin, Brian Jones, Kurt Cobain, Jimi Hendrix ve Amy Winehouse; Bu isimleri eminim özellikle bu makaleye ilgi gösteren tüm okurlar iyi bilir. Her isim, eserleriyle günümüze kadar yaşadı ve yaşamaya da devam edecek. Fakat tüm bu isimlerin ortak özelliği 27 yaşında benzer şekilde bizleri yalnız bırakmaları. Göklerde nota olan bu sanatçıların hayatlarını kaybetmesinin aslında bizlerin kaybetmesi anlamına geldiğini ve yaşamlarına bakınca artık daha huzurlu olduklarını söylemek yanlış olmayacaktır. Son cümle iddialı bir yorum gibi gelebilir ancak hayat hikâyelerinden bu hissiyatı alıyorum.

Bu efsaneler, genç yaşta yaptıkları kalıcı eserlerle birçok insanın kalbinde taht kurmuşlardı. Bu kadar ünlü, hatta zengin olmalarına rağmen mutlu olamamalarına ve uyuşturucuya bağımlı olmalarına belki de birçoğumuz anlam verememekteyiz. İlk etapta bu bir yoldan çıkma gibi görünse de isimlere baktığınızda aslında sistemin bu sonucu nasıl doğurduğunu, adım adım hazırladığını görebiliriz.

KURT COBAİN: “BEN TUHAF VE KARAMSAR BİR BEBEĞİM”

Ölümlerinin nedenini anlamak için Punk Rock’ın en önemli temsilcilerinden Nirvana grubunun solisti Cobain'in intihar mektubundaki sözlerini hatırlamak ve belki de bu sözleri hepsinin ortak hissi olarak görmek gerekebilir.

Ben Tuhaf ve Karamsar Bir Bebeğim başlıklı intihar mektubunda, en çok vurguladığı şey heyecanını yitirmiş olmasıdır. Bu durumu herkese ihanet olarak görür. Kurt, eşinin aldığı İtalyan koltuğunda oturmaktan ve onu görmekten rahatsızlık duymak gibi detayları defalarca dile getirmiştir. Sevdiği insanların ihanetini, müzik piyasasındaki yaşananları kaldıramaması, kendisini intihara iten önemli sebeplerden biri olarak görülebilir. Hayata hassas bir ruhla yaklaştığı için yaşamın ağırlığını taşıyamamıştır.

Yeni doğan çocuğuna uyuşturucuya bağımlısı gibi görünmeyi bir zayıflık olarak algılar. Konser öncesi Freddie Mercury'nin hissettiği heyecanı hissedememesini bir ihanet olarak algılaması, aslında onun yalnızlaştığı ve bulunduğu zirveyi zihnen kabullenemediğinin belirgin göstergesidir. Yakın çevresi ve onu meta gibi gören çarkın içindeki müzik yapımcıları Cobain’in ruh halini hiç dikkate almamıştır.

THE DOORS’UN ASİ ÇOCUĞU JİM MORRİSON

Bir efsane olarak kabul edilen Jim Morrison'nın ölüm nedeni hakkında Cobain’in sözlerini baz alarak tespitte bulunmak zor değil aslında. Şöhretten bıkmak ve en önemlisi, The Doors'un asi çocuğunun yazdığı şarkılardan anlayacağımız gibi hayatı sorgulaması, ölüm sebebini açıklıyor. Dönemin özgürlükçü anlayışına büyük etkisi olan efsane Morrison, bunları yaparken yıpranmış ve yalnızlaşmıştır. Sistemle sürekli mücadele ettiren bu ruh hali, bir yandan onun yok olmasına sebep olur.

MAGAZİNİN BRİAN JONES ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Brian Jones’un ölümü bazı farklılıklar gösterse de benzer yanlar taşıyor. Rolling Stones’un en üretken olduğu dönemde grupla yollarını ayırır. Hayatının en rahat olduğu düşünülen günlerde yaşamına son verir. Zorluklarla dolu hayatı boyunca üretken yapısı sayesinde ayakta kaldı. Ancak üretkenliği magazinleşme boyutuna geldiğinde bunu kabullenemeyerek yalnızlaşması bu ağır sonucu getirdi.

DAYATILAN İNANÇ SİSTEMİNE İSYANDI JİMİ HENDRİx

Sadece şarkıcı değil, gitar virtüözü olarak da bilinen Jimi Hendrix yaşamı boyunca hayatı sorgulamıştı. Daha küçük yaşta okuduğu okul ve bağlı olduğu kilisenin tutucu yaklaşımlarına başkaldırısı, her iki yerden uzaklaştırılmasına sebep oldu. Dayatılan düzeni kabullenememesi ve hayatın ritmine ayak uyduramaması, onu bağımlılığa sürükleyen en önemli etkenlerdendi. O dönemde milyonları peşinden sürükleyen eşsiz müziğinin yanı sıra ırkçılık karşıtı olmasıyla, barış ve kardeşliği benimseyip benimsetmesiyle evrensel değerlerin elçisi olduğunu gösteren bir dehanın hayata yenik düşmesi, yine benzerdir.

JANİS JOPLİN’İN IRKÇILIK KARŞITLIĞI

1960’ların en önemli solistlerinden olan Janis Joplin’in duruşu çok değerlidir. Müzik dışında da önemli bir duruş sergiler. Siyahilere karşı ayrımcılığa tepki gösterir ve ırkçılıkla mücadeleye destek verir. Kısa ömründeki başarıları ve özgürlükçü duruşuyla unutulmazlar arasında yerini alır. O da artık hayallerinin kalmadığını söylemiştir ölmeden önce. Üretkenliğini yitirmesi ve kullanıldığını hissetmesidir belki de bu yola iten sebep...

AMY WİNEHOUSE’U ÖLÜME GÖTÜREN SİSTEMİN DİŞLİLERİ

2011 yılında 27 yaşında kaybettiğimiz Amy Winehouse’un adeta yok oluşuna neredeyse hepimiz şahitlik ettik. Yine 2011 yılında Belgrad konserinde iflas etmiş bir halde sahne almıştı. Ayakta duracak hali olmamasına rağmen çıktığı bu konseri, Amy’i takip edenler hatırlayacaktır. Amy’nin arkasında bulunan vokalistlerin konseri kurtarmanın da ötesinde ayakta durabilmesi için Amy’e sahip çıkmaları ise unutulmaz dramatik anlardan biridir. Onu bu halde turneye götüren anlayışın sorgulanması gerekirken, bu halde sahne almasına vesile olan neydi sorusunu sormak, durumu basite indirgemek olur. Amy de diğer üstatlar gibi kalabalıkların içinde yalnızdı. Sistemin dişlileri onu da eziyor ve yalnızlaştırıyordu. Ölüme giderken tek değildi, etrafında birçok insan vardı. Ama belli ki aslında yapayalnızdı. Halini fark edip ona yardımcı olacak ailesi dahil kimsesinin olmayışının ve şov malzemesi haline dönüştürülme çabalarının ciddi bir şekilde sorgulanması gerekiyor.

Tüm bu üstatlar için müzik, zevk aldıkları bir tutkuydu. Meslek olamayacak kadar değerli bir durumdu. Fakat sistem onları yarış atı gibi koşturdu. Onların yaşadığı zayıflıklar ve bağımlılıklar bir yönüyle dünyaya isyanlarının bir ifadesiydi.

Günümüzde bu sistem ve düzen, ünlü veya ünsüz birçok kişiyi yok etmeye çanak tutmuyor mu? Televizyonlarda anlık başarılarla bir anda ünlenen ama aslında o ünün çok gerisinde bir alt yapısı olan insanlar medya kuklalarına dönüştürülmüyor mu? Bu renkli hayatın belki de en karanlık halini anlamamıza büyük bir vesile yaşananlar...

Bir dönemlerin unutulmaz pop kralı Michael Jackson’ı hatırlayalım. Jackson, başarılı müzik kariyerine rağmen çok sorunlu bir hayat yaşadı. Hakkında açılan davalar hepimizin hafızasında. İddialar gerçekti veya yalandı bilinmez. Fakat rock grubu Genesis'in davulcusu ve solisti Phil Collins’in, Michael Jackson hakkındaki şu sözü hâlâ aklımdadır: “O hiç çocuk olmadı.” Bu cümle, aslında medyada çocuk yaşta parlatılan birçok sanatçının akıbetini de anlatan bir ifade.

Bu yazımda, 27 yaşında gökyüzünde nota olan solistlerin bazılarına yer verebildim. Fakat 27 yaşında daha az ünlü veya daha ileri yaşlarda olup sisteme karşı hep mücadele vermiş ve bu duruma dayanamamış birçok sanatçı olduğunu biliyoruz.

Bizler için büyük kayıp olan bu değerler umarım gittikleri yerde daha özgürdürler. Sanatın, sistem tarafından magazinleştirilmesinin, rant alanı haline getirilmesinin en somut fotoğrafı olarak Amy Winehouse’ın Belgrad’daki son konserini paylaşarak yazımın bu bölümünü sonlandırmak istiyorum.

xxxxxxxx

METİN GÖKTEPE’Yİ SAYGIYLA ANIYORUM

28 yıl önce Evrensel Gazetesi muhabiri Metin Göktepe, "Mutlaka ben izlemeliyim arkadaşlar" diyerek haber yapmak için gittiği yerde ‘Sarı Basın Kartı’ olmadığı için kolluk kuvvetleri tarafından göz altına alınmıştı. Daha sonra darp edilerek öldürülen basın emekçisi Göktepe’nin akıbeti gizlenmeye çalışıldı. Katledilmesi sonrasında dava süreci trajik bir şekilde ilerledi ve suçlular olması gerektiği gibi yargılanmadı. Metin Göktepe’nin şahsında özgür basın için mücadele eden ve katledilen tüm basın emekçilerini saygıyla anıyorum.


Murad Mıhçı: Ermeni yazar, siyasetçi, aktivist. 1975’te İstanbul'da doğdu. 2010’da Eşitlik ve Demokrasi Partisi Parti Meclis üyesi oldu. 2014’te İstanbul Halkların Demokratik Partisi İl yönetiminde görev alıp basın sözcüsü görevini yürüttü. 2015 yılında yapılan 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde HDP İstanbul 1. Bölge Vekil adayı oldu. 2016 ve 2017 'de Halkların Demokratik Partisi 2 Kongresi’nde Parti Meclis ve Merkez Yürütme Kurul üyesi görevlerini üstlendi. Halklar İnançlar ve Genişleme Komisyonlarında çalışma yürüttü. Turnusol, Agos Gazetesi (misafir yazar), Demokrat Haber'de yazarlık yaptı. ''Yeniden İnşa Et '' kitap yazarlarından.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Murad Mıhçı Arşivi